Translate.vc / Portuguese → Turkish / Elizabeth
Elizabeth translate Turkish
4,998 parallel translation
Reúne-te com o enviado da Isabel.
Elizabeth'in elçisi ile buluş.
Pelo que me disseram, não existe Rainha mais bonita, graciosa ou sábia do que a Isabel.
Bana söylendiği kadarıyla, Elizabeth'den daha güzel, zarif ya da bilge bir kraliçe yok.
Elizabeth! Senta-te.
Elizabeth, otursana.
E por causa disso, será a grande testemunha do julgamento por homicídio da Agente Keen.
- Evet. Ve bu yüzden, FBI Ajanı Elizabeth Keen'in cinayet davasında baş tanık olacaksın.
Elizabeth, uma das razões por que estou vivo é o gosto pela leitura. Quer sejam palavras numa página, que revelam pensamentos, emoções, imaginação, ou quer sejam pessoas a conversar, para ignorar o que dizem e, em vez disso, ler as suas expressões, a postura, os gestos.
Elizabeth, hala yaşıyor olmamı sağlayan şeylerden biri de okuma aşkım ister yazarın, düşüncelerini duygularını, hayal gücünü ortaya döken sayfadaki kelimeler olsun ister konuşan insanlar olsun söylediklerini görmezden gelir ve anlatımlarını, postürlerini jestlerini okurum.
Diga ao procurador exatamente o que me disse sobre o envolvimento da agente Elizabeth Keen no homicídio do capitão do porto de Washington, Eugene Ames.
Lütfen, ABD savcısına, Ajan Elizabeth Keen'in Liman Amiri Eugene Ames cinayetindeki ilgisini, bana söylediğin gibi söyle.
Diga olá para Victoria Elizabeth Palmer.
Victoria Elizabeth Palmer'a merhaba deyin.
Elizabeth Short, ela desapareceu a 9 de Janeiro.
Elizabeth Short. 9 Ocak'ta kaybolmuş.
Elizabeth Short.
Elizabeth Short.
Houveram conferências secretas entre Antoine e um dos agentes mais confiáveis de Elizabeth.
Antoine ile Elizabeth'in en güvendiği ajanları arasında gizli görüşmeler yapılmış.
Não pedi para Elizabeth me contatar, nem quero fazer acordo com ela.
Elizabeth'in bana yanaşmasını ben istemedim, ya da özellikle onunla anlaşma yapmayı.
Eu vim aqui negociar com vocês, ao invés Elizabeth.
Elizabeth yerine sizinle anlaşmaya, buraya geldim.
Se ela descobrir, minha cabeça estará em risco.
Elizabeth öğrenirse kellemi alır.
Mas Elizabeth ainda é nova no reinado, e deve se proteger dos que condenam uma monarca solitária.
Fakat Elizabeth yönetimde henüz yeni, ve yalnız, kadın bir hükümdar olduğu için kendini suçlayanların darbelerine karşı kendisini koruması gerek.
Por que não mostra o quanto é amigo da França, e nos diz por que ela quer fazer algo tão extremo agora.
Neden Fransa'nın ne kadar iyi bir dostu olduğunuzu gösterip Elizabeth'in neden şu anda böylesine aşırı bir hamle yaptığını söylemiyorsunuz?
O que podemos fazer ou dizer para convencer Elizabeth que não sou uma ameaça?
Benim bir tehdit olmadığıma Elizabeth'i inandırmak için ne yapabiliriz ki?
Irei me preocupar todos os dias da minha vida.
Elizabeth yüzünden hep arkamı kollamam gerekecek - Biliyorum, yaptığım hataları geri alamam, ama... inanıyorum ki bunlar geçmişte kalacak. - hayatımın her günü.
Elizabeth!
Elizabeth!
Estão a convencer a Elizabeth a testemunhar contra mim?
Bana karşı Elizabeth'in ifadesini almaya mı çalışıyorsunuz?
Quero organizar uma viagem para a Elizabeth ver a sua mãe uma última vez.
Elizabeth, annesini son bir kez görsün diye bir seyahat ayarlamak istiyorum.
Esta é a última oportunidade para ela ver a sua mãe, a única hipótese da Paige conhecer a sua avó.
Bu, Elizabeth'in annesini görmek için son şansı Paige'in de büyükannesiyle tanışması içinse tek şansı.
E quando a Elizabeth não vê tudo exactamente da maneira que tu vês, achas que há alguma coisa errada com ela.
Elizabeth de her şeyi seninle aynı görmeyince onunla ilgili de bir sıkıntı var diyorsun.
Quer dizer, está tudo bem com a Elizabeth.
Elizabeth'le aramızdaki her şey yolunda.
A Elizabeth.
- Elizabeth tanıyor.
Foi difícil, Elizabeth.
Zor geldi be Elizabeth.
" O corpo de Elizabeth Stride
Elizabeth Stride'ın cesedi gece 1 sularında...
Quero organizar uma viagem para a Elizabeth ver a mãe uma última vez.
Elizabeth, annesini son bir kez görsün diye bir seyahat ayarlamak istiyorum.
- Não, para o Philip e a Elizabeth.
- Hayır, Philip'le Elizabeth için.
Ouvi dizer que a rainha Elizabeth em pessoa não é assim tão divertida.
Hey, anlat hadi bana. Kraliçe Elizabeth'in o kadar da komik bir insan olmadığını duymuştum.
Matemático, astrónomo, conselheiro da Rainha Elizabeth I, e também confidente e contemporâneo de William Shakespeare.
Matematikçi, gök bilimci Kraliçe Elizabeth'in danışmanı ve aynı zamanda sırdaşı. Ayrıca Shakespeare'in hem çağdaşı hem arkadaşı.
Elizabeth Ronder, a rapariga do carro, e o Cooper.
Araba kazasındaki Elizabeth Ronder ve Cooper.
Não, tive uma crise de meia-idade durante o período isabelino.
Hayır, Elizabeth Dönemi boyunca bir ortayaş krizindeydim.
Elizabeth Bridges.
Elizabeth Bridges.
Onde está a Elizabeth Keen?
Elizabeth Keen nerede?
Rachel Elizabeth Zane... amo-te e vou amar-te sempre.
Rachel Elizabeth Zane... Seni seviyorum hep de seveceğim.
Elizabeth.
- Elizabeth.
A Elizabeth tem o Hotel coberto?
Elizabeth oteli ayarladı mı?
Fizeste um tratamento no spa enquanto vigio, aquela amazona golpista, da Elizabeth North?
Ben gözümü Darbeci Amazon Elizabeth North'tan ayırmazken sende SPA masajına gitip kendini mi ödüllendirdin?
- Elizabeth - Por favor.
Elizabeth lütfen.
Elizabeth North?
Elizabeth North?
Elizabeth alguma coisa. Elizabeth North.
Elizabeth... birşeydi.Elizabeth North.
Eu, Elizabeth Keen...
Ben, Elizabeth Keen...
Eu ouvi a Elizabeth Keen a falar do trabalho de sua equipa de intervenção, e tenho muitas perguntas. Mas posso dizer que apenas uma pergunta vai ser para ti, e a pergunta é : como seu chefe, podes dizer-me se a Agente Keen estava naquele barco, o Fénix, nas atribuições de Agente do FBI?
Görev gücünüzün yaptığı işi açıklarken Elizabeth Keen'i dinliyordum ve çok sorum var ve bu soruları sadece size sormam gerektiğin söylemek güvenli olur ve bu soru da, patronu olarak Ajan Keen'in o gemide, Phoenix'de resmi hüviyetli FBI ajanı olarak mı yoksa, bana öyle geldiği gibi, görev gücünüzün ve FBI'ın hiçbir ilgisi olmayan kişisel nedenler ötürü mü orada olduğunu söyleyebilir misiniz?
Prova que ela quer esconder a verdade, Meritíssimo, e a verdade é que Elizabeth Keen matou o Eugene Ames.
Bu, gerçeğin üstünü kapatmaya çalıştığının bir kanıtı, Sayın Yargıç. ... Elizabeth Keen'in, Eugene Ames'i öldürdüğü gerçeğinin.
O pai de Victoria Elizabeth Palmer é um herói.
Victoria Elizabeth Palmer'ın babası bir kahraman.
Recusaste a Isabel, a oportunidade de seres rei por mim.
Elizabeth'i kral olma ihtimalini, benim için reddettin.
A Isabel está a elaborar uma campanha Protestante para conquistar a Escócia. A França viria a seguir.
Elizabeth İskoçya'yı ele geçirmek için bir Protestant isyanı başlatıyor ;
A Elizabeth está com problemas.
Elizabeth'in başı belada.
Vais deixar que um crime que tu cometeste para a proteger - a mande para a prisão?
Elizabeth'i korumak için işlediğin bir suçun, hapse girmesine neden olmasına izin mi vereceksin?
Preciso que saiba que a Elizabeth Keen nunca iria fazer mal...
Tamam mı? Ve Elizabeth Keen'in o adamı incitmeyeceğini bilmenizi istiyorum...
Elizabeth Scott Keen.
Elizabeth Scott Keen.