Translate.vc / Portuguese → Turkish / Elkins
Elkins translate Turkish
127 parallel translation
Isso é tudo muito interessante, mas agora temos mais em que pensar.
Elkins Kardeş, eminim senin golf sayın büyük ilgi çekmiştir. Fakat şu anda, ele alacağımız daha ciddi şeyler var.
Laura, estes são o Sr. Stone, Doutor Elkins e Sr. Brodsky.
Laura, bunlar Bay Stone, Dr. Elkins ve Bay Brodsky.
Chame o Brown e o Elkins.
Hemen Brown ve Elkins'i bulun.
Quando me telefonou, telefonei à Elkins e aos patrões dela.
- Beni aradığında, ben de Elkins'i ve patronlarını aradım.
Porque é que não o desvias para Elken?
Neden onu doğrudan Elkins'e göndermiyorsun?
- Estação de Elken.
- Elkins İstasyonu!
- Elken. Diz lá.
- Elkins, devam edin.
O Frank Elkins foi encontrado morto esta manhã.
Frank Elkins bu sabah ölü bulundu.
- E prende o sargento Dalbert Elkins.
- Ve Çavuş Dalbert Elkins'i tutukla.
- Cala a boca, Elkins.
- Kapa çeneni, Elkins.
Elkins.
Elkins.
O teu pai chamava-se Edward Elkins.
Babanın adı Edward Elkins'di.
Estou? Procuro a família de Edward Elkins.
Alo, Edward Elkins'in ailesini arıyorum.
Edward Elkins.
Edward Elkins.
- Procuro a família de Edward Elkins.
- Edward Elkins'in ailesini arıyorum.
Estou à procura da família de Edward Elkins.
Edward Elkins'in ailesini arıyorum.
Passei o dia a ligar para Elkins.
Bütün gün Elkins'leri aradım.
- James Elkins, o irmão do Edward.
- James Elkins, Edward'ın ağabeyi.
Em memória do meu pai, Edward Elkins... que nunca tive o prazer e a honra de conhecer.
Edward Elkins'in anısına tanıma zevki ve onuruna erişemediğim babamın.
Como solteiro sempre à procura de acção, tenho de viver com regras muito simples, o credo ou filosofia de Alfie Elkins, que certamente é bem sumariada no único conselho que o meu pai me deu.
Şimdi, şehvet arayan bir bekâr olarak, çok basit kurallarla yaşamak zorundayım. Alfie Elkins'in inancı ya da felsefesi, babamın şimdiye kadar bana verdiği... muhtemelen en iyi öğüttür.
Sr. Elkins?
Bay Elkins?
Tem sofrido alguma pressão emocional invulgar?
Peki son zamanlarda garip duygusal bir baskı altına girdiniz mi, Bay Elkins?
Não tem razões para se preocupar, Sr. Elkins.
Üzülecek hiçbir şey yok, Bay Elkins.
Se sabe o resultado da minha análise...
Bakın, eğer testlerimin sonuçlarını biliyorsanız ve size de- - - Bay Elkins.
Pela milionésima vez sente-se.
- Lütfen. Lütfen. Bay Elkins, milyon kere söyledim, oturun.
Chama-se Bridget Elkins.
İsmi Bridget Elkins.
Há um George Elkins no 567 Charleston Road. Pode ser o pai dela.
567 Charleston Yolunda, George Elkins var.
Olá, fala Bridget Elkins.
Selam, ben Bridget Elkins.
Parece que o Mr. Elkins está bem na vida.
Görünüşe göre, Bay Elkins kendine iyi bakıyor.
- Sim, procuro Bridget Elkins.
Bridget Elkins'i arıyordum.
Escorregou na banheira. O Mr. Elkins mandou-me chamá-la.
Küvette kaymış yine ve Bay Elkins, onu bulmamı istedi.
Uma advogada da Vinson Elkins,
Vinson Elkins ` den gelen,
A empresa de advogados Enron, Vinson Elkins recebia o mesmo.
Enron ` un hukuk firması Vinson Elkins da neredeyse bu kadar almaktaydı.
Que tal a Vinson Elkins, os advogados que nos representaram?
Ya Vincent and Elkins ` a bizi temsil eden avukatlara ne demeli?
Sr. Elkins?
Bay Elkins.
Sim, pobre Sr. Elkins vive sozinho no desfiladeiro.
- Evet, zavallı Bay Elkins. Kanyonda yalnız başına yaşıyor.
Quer mais alguma coisa, Sr. Elkins?
Size başka bir şey getirebilir miyim, Bay Elkins?
Um homem, no Colorado chamado Daniel Elkins, foi encontrado espancado na sua casa.
Manning, Colorado yöre halkından bir adam olan Daniel Elkins evinde küflenmiş olarak bulundu.
- Elkins.
- Elkins.
- Achas que é o mesmo Elkins?
- Sence aynı Elkins mi?
Acha que o Elkins era um caçador?
Sence bu Elkins denen adam bir oyuncu muydu?
Espera, então andaste isto tudo até aqui apenas por esse Elkins?
Bekle, yani bu kadar yolu Elkins denen adam için mi geldin?
Se o Elkins estava a dizer a verdade, precisamos de encontrar essa arma.
Eğer Elkins doğruyu söylüyorsa bu tabancayı bulmak zorundayız.
Eles são aquilo que o Danny Elkins melhor matava.
Daniel Elkins'in en iyi öldürdüğü şeylerdi.
Pensei que o Elkins e os outros os tivessem exterminado.
Elkins ve diğerlerinin onları yok ettiğini sanıyordum.
Elkins morreu com ela nas mãos.
- Elkins elinde bununla öldü daha iyi bilmeliydi.
Eu quero a arma do Elkins.
- Colt'u istiyorum. - Elkins öldü, takas.
Eu estava no Hospital Elkins Parks no domingo, quando falaram com ela.
Pazar günü Gloria'yla konuşurlarken Elkins Park hastanesindeydim.
Sou Ed Elkins e estou no comando.
Ed Elkins.
Aquilo que matou o Elkins?
- Yani Elkins'i öldüren şeylerin mi?
Daniel Elkins.
Daniel Elkins.