Translate.vc / Portuguese → Turkish / Emerge
Emerge translate Turkish
128 parallel translation
A nave equilibra-se e graças ao ar hermeticamente fechado no seu interior emerge lentamente até à superfície para espanto dos peixes.
Kapsül dengeye ulaşır ve içinde hapsolmuş hava sayesinde balıkların şaşkın bakışları arasında yüzeye çıkar.
"Fora do sonho nebuloso," os nosso trilho emerge por instantes "... "depois... encerra-se dentro dum sonho."
" Buğulu bir rüyanın içinden, yolumuz bir süreliğine ortaya çıkar ve sonra bu rüyanın içinde tekrar kaybolur.'"
Com os primeiros raios de sol da Primavera, o circo emerge da sua hibernação de Inverno... novo em folha, e pronto para oito meses de emoção e aventura.
Baharda güneş gökyüzünü alabildiğince ışıtırken, Sirk kış uykusundan uyanır, Yenilenmiştir,
O patriotismo não é bem visto pelos intelectuais, mas creio que a Grã-Bretanha emerge numa era na qual será mais grandiosa que nunca.
Vatanseverlik artık entelektüel çevrelerce pek tutulmuyor ama ben inanıyorum ki, İngiltere her zamankinden daha güçlü bir devre ayak basıyor... Dinle, dinle.
De dentro emerge uma estrela de beleza clássica tal como... Marlene Dietrich.
İçeriden dillere destan bir yıldız iner, şey, Marlene Dietrich gibi.
- Onde emerge a linha do Metro?
- Metro nerede yeryüzüne çıkıyor?
Portanto, tudo o que aparece no ecrã de televisão emerge como uma experiência em bruto para quem a vê.
Bu yüzden, televizyon ekranında beliren seyreden kişide ham bir deneyim olarak ortaya çıkıyor.
Direto da escuridão e rumo à luz... emerge seu horóscopo nessa noite tempestuosa.
Karanlıktan aydınlığa... Bu karanlık ve fırtınalı bir gecede fal hattın sana geliyor.
Direto da escuridão e rumo à luz... emerge seu horóscopo nessa noite tempestuosa.
Karanlıktan aydınlığa... Bu karanlık ve fırtınalı bir gecede fal hattı senin için var.
A mensagem que emerge claramente destes complexos encontros entre médico e paciente é que há não só um lugar na clínica, mas uma procura por uma filosofia.
Doktor ve hasta arasındaki karmaşık hesaplaşmalardan açıkça ortaya çıkan mesaj klinikte sadece bir yer değil felsefe için de talep vardır.
Era aquela coisa fluorescente que emerge quando passa um grande navio.
Büyük bir gemi geçince ortaya çıkan şu kendinden ışıldayan şeyler.
Emerge, negra vingança, de tua esquáIida ceIa.
Kara intikam, yüksel cehennemin dibinden.
- Tudo emerge e volta a morrer.
- Her şey doğar ve ölür.
Uma enorme catástrofe cósmica, de suas cinzas emerge um mundo novo. Este será o novo Éden.
Ama bu felaket, Adem'den hiçbir eksiği olmayan yeni bir dünya ortaya çıkaracak.
O lobisomem é uma potente, e extrema representação dos nossos traços animalescos latentes. Emerge durante três noites seguidas :
Gördüğünüz gibi, kurt adam içimizdeki hayvani özelliklerin öyle kuvvetli ve aşırı dışa vurumu ki peş peşe 3 gece boyunca ortaya çıkar.
"E enquanto os convidados chegam, e os aperitivos são servidos, o verdadeiro drama emerge, minutos antes da cerimónia."
Konuklar gelip de yiyecekler sunulmaya başladığında, düğüne birkaç dakika kala gerçek ortaya çıkar.
Então deve ser a força da locomotiva... que te dá a energia sexual que emerge da tua masculinidade.
O zaman lokomotifin gücüdür diye düşünüyorum. Büyük, güçlü bir seksüel enerji. Yani erkekliğin simgesi.
De acordo com a base de dados da Federação, viaja através do subespaço, ocasionalmente emerge sem aviso.
Federasyon veri tabanına göre, altuzayda yol alıp, hiç bir işaret vermeden, ortaya çıkıveriyor.
Há um fluido sob a crosta. De vez em quando, ele emerge, e sai para a superfície tal como a lava quente sai para a superfície da Terra.
Kabuğun altında bir sıvı var ve zaman zaman yüzeye çıkıp, lavların Dünya üzerinde akmasına benzer bir şekilde yüzeyde akıyor.
Emerge a saqueta de quatro a seis vezes, retira-a e espreme meio limão para dentro.
Poşeti dört beş kez daldır, çıkar ve yarım limon sık.
Assim, quando a bala emerge, as suas estrias boas são alteradas.
O zaman kurşunun ateş aldığında yaptığı sürtünme farklı olur.
Quando emerge, começa a reescrever o ADN da pessoa para se multiplicar.
Ortaya çıktığında, bireyin DNA'sını yeniden yazarak çoğalır.
De entre a escuridão emerge um gigante de 12 toneladas.
Karanlık gitmeden 12 tonluk bir dev gün yüzüne çıkar.
Um urso-negro emerge cautelosamente da floresta.
Bir ayı dikkatlice ormandan çıkar.
É fevereiro e, enquanto a Terra se inclina no seu eixo, os raios de sol deslizam lentamente para norte e o Ártico emerge do seu inverno rigoroso.
Şubat ayı ve dünyanın ekseni eğilirken güneş ışınları yavaş yavaş kuzeye doğru geliyor ve kuzey kutbu, sert kışın altından ortaya çıkıyor.
A rocha e o coral que ingerem emerge mais tarde como uma areia fina.
Kaya ve mercanlar daha sonra ince kum olarak su yüzüne çıkar.
Também mete bailarinas, porque no ballet, de cada vez que morre um soldado, do corpo dele emerge a sua alma, o seu fantasma, e isso é uma bailarina.
Kadın dansçılar da istiyorum, çünkü... balede bir asker öldüğünde, kalbi vücudundan uçup gidecek. ve onun hayaleti bir kadın dansçı olacak.
Seja específica. Todo um mundo emerge de pequenos pormenores.
Ufak detaylardan bütün bir dünya ortaya çıkar.
A partir destes feitiços, encantamentos e enigmas, emerge uma história, a história de uma viagem.
Burada anlatılan destan ve yazıtlara göre ortaya bir hikaye çıkıyor. Bir yolculuk hikayesi.
Após 17 anos adormecida no subsolo, a ninfa emerge e deixa a carapaça.
Yer altında 17 yıl yaşar, sonra ağustosböceği nimfası yüzeye çıkıp deri döker.
e a quarta personalidade que emerge desde que o trouxeram.
Buraya geri getirildikten beri ortaya çıkan dördüncü kişiliksin.
- Assim, o motivo emerge.
Mesele su yüzüne çıkıyor.
Em todos os grupos, um líder emerge rapidamente.
Her toplulukta, ortaya hemen bir lider çıkar.
"Uma criatura do Mal que emerge do seu covil escondido a cada cem anos para capturar e se alimentar do ser mágico mais poderoso que consegue detetar."
"Her yüz yıl onun gizli inine ortaya bir kötülük yaratık Güçlü büyülü bir varlık yakalamak ve en kapalı beslemek için algılayabilir"
Eu apenas sei que emerge, fala como uma entidade única.
Tek bildiğim tek bir varlıkçasına ortaya çıktığı ve konuştuğu.
O lado que emerge de noite quando a lua sobe aos céus.
Ve gece olup, ay çıktığında bu canavar da ortaya çıkar.
Um evento aleatório causa outro, e outro e no final o padrão emerge.
Rastgele bir olay, bir başka olaya neden olur bir başkasına ve sonunda model birleşir.
Um pássaro, como uma fênix, emerge das cinzas destas costas desoladas.
Ankaya benzer bir kuş küller içindeki sahilden havalanıyor.
A organização emerge sempre se não tomares atenção.
Dikkat etmezsen düzen kendini gösterir.
Vêem como a ponta do cagalhão emerge da água?
Tepesi nasıl da suyun üstüne çıkmış.
Mas a verdade, mesmo desagradável, sempre emerge e alguém com quem nos importamos acaba sempre por ficar magoada e outra pessoa vai deleitar-se com sua a dor, e essa é a verdade mais desagradável de todas.
Ama gerçek ne kadar çirkin olursa olsun mutlaka ortaya çıkar. Ve daima önem verdiğimiz biri zarar görür. Ve bir başkası onların acısından zevk alacaktır.
Uma mãe urso-pardo emerge da proteção da sua caverna depois de seis meses dormindo debaixo da terra.
Bu anne boz ayi, yeraltindaki alti aylik kis uykusundan uyanip disari cikiyor.
Um urso polar fêmea emerge após ter passado o Inverno inteiro no seu abrigo.
Bir kutup ayisi kafasini cikariyor. Kis boyunca inindeydi.
Então, seguindo a lógica da Coisa vinda do espaço interior, que emerge de dentro de nós,
Fakat içinizden, iç dünyanızdan çıkıp sizi saran bu düşüncenin ardından... kuşların ilahi sesini duyarız.
– Os elefantes matam mais pessoas por ano do que os tubarões, é certo que existe uma profunda repulsa psicológica sobre a um monstro de olhar frio que emerge das profundezas para nos desfazer em pedaços, mas esta percepção é um mito e não a realidade.
Her yıl filler, bir köpekbalığından daha fazla insan öldürmekte. Yani derinlerden gelen ve sizi parçalara ayırabilecek bu soğukkanlı canavar hakkında bilinçaltımızda yatan bir tiksinme var fakat bu gerçekle alakası olmayan bir efsaneden başka bir şey değil.
Este problema nas articulações é causado quando se mergulha muito fundo e se emerge depressa.
Vurgun, çok fazla derine dalıp çok hızlı bir şekilde yüzeye çıkmaktan kaynaklanır.
A nossa história emerge de tempos em tempos em tempos.
Geçmişimiz zaman zaman su yüzüne çıkar.
Agora, um padrão emerge do meu passado, é tudo muito familiar.
"Geçmişte karşılaştığım bir desen ısrarla karşıma çıkıyor." "Bu kadar benzerlik de fazla."
A tua melhor parte emerge depois de tu morreres.
İnsan ölünce, iyi tarafları ortaya çıkıyor.
Dependendo aonde e quando você emerge deste sistema... se você emergir.
... anlarsan.
E então uma voz, uma única voz frágil, emerge.
Ve sonra, bir ses ;