English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Entender

Entender translate Turkish

12,177 parallel translation
Ah, agora estás a entender as coisas, Jeremy.
- Harikasın, Jeremy.
Está a entender o que digo?
Bana bir açıklama yapar mısın?
Ainda pode voltar para elas, a sua família iria entender.
Hala onların yanına, ailene dönebilirsin, seni anlarlar.
Vocês dão a entender que só o que faço é comer.
Bütün gün sadece oturup tıkınıyormuşum gibi yapıyorsun.
Deve entender que isto é muito embaraçoso para mim.
Bunun benim için çok utanç verici bir an olduğunu bilmelisin.
Estás a entender-me?
Anlatabiliyor muyum?
Precisas de entender isso, certo?
Bunu iyice aklına sok, tamam mı?
- Estás a entender?
- Anladın mı?
Não sabia muito bem o que ele quis dizer naquela altura, mas, desde que estamos aqui, comecei a entender.
O zaman bunun ne demek olduğunu tam anlayamamıştım. Ama buraya taşındığımızdan beri, bunu artık anlayabiliyorum.
- Não estou a entender.
- Polisler benim öldürdüğümü düşünüyor.
Não estou a entender...
Anlamıyorum.
Estou começando, a entender.
Anlamaya başlıyorum.
Nunca irá entender um homem como eu, idiota.
Benim gibi adamları asla anlayamazsın mankafa.
Desculpa, eu estava apenas a tentar entender a situação.
Üzgünüm sadece durumu anlamaya çalışıyordum.
Acho que o pessoal ia entender isso.
Oradakiler durumunu anlayabilir bence.
Quase legal. Eu não vou nem entrar em especificações técnicas com isso porque não deves entender.
Yerinde olsam kontrol edemeyeceğim için teknik özelliklerini karıştırmazdım.
Diante das circunstâncias, eles vão entender.
Bu şartlar altında bence anlayış gösterirlerdi.
Estás a entender-me?
Beni anlıyor musun?
É difícil de entender agora, mas um dia vais olhar para tudo isto e verás que está tudo bem.
Şu anda farklı bir açıdan bakmak çok güç ama bir gün tüm bunlara dönüp bakacaksın ve hepsinin iyi olduğunu göreceksin.
Para dar a entender aos jurados de que não se está a preocupar com eles.
Jüriye onlarla ilgilenmediğini anlatmak için.
Muito bem, ninguém retira nada do meu local de crime sem que este esteja limpo, faço-me entender?
Olay yeri temizlenene kadar bir daha hiç kimse bir şey almıyor, anlaşıldı mı?
Ainda queria entender exactamente...
Yine de tam olarak anlamayı isterdim...
Se a sua mãe achasse que você iria entender, ela teria dito :
Anneniz anlayacağınızı düşünse size bunu söylerdi.
"Jinlian não conseguia entender a profundidade deles."
" Jinlian bu hislerin derinliğini tasavvur edemiyordu.
Corta um pouco desse pelo e vais entender.
Şu uçlardan biraz kes de aklın başına gelsin.
Mas faça como entender.
Ne mi yapacaksın?
Nós gostamos de ti, mas nem o Sigmund Freud a cheirar coca não te consrguia entender a ti e o android.
Seni severiz, ama kokain çekmiş Sigmund Freud seni ve droidi anlayamadı.
Estão a começar a adaptar-se, e isso apresenta-me preocupações que tu não estás ou não queres entender!
Adapte oluyorlar, beni endişelendiren bunu yapamaman veya kabul etmeyecek olman.
E entendo a obrigação de fazeres o papel que actualmente fazes, certamente será muito doloroso que nem tu próprio consegues entender.
Şu an oynadığın rolün senin bile anlayamayacağın kadar sana yük olduğunu anlıyorum. - Kes.
- Ele vai entender.
- Elbette anlayacaktır.
Só um pai pode entender a ligação entre um pai e a sua filha.
Sadece anne ve baba olanlar babasıyla kızı arasındaki bağı anlayabilir.
Estou pesquisando conchas para entender a estrutura da sua pele.
Derinin yapısını anlayabilmek için deniz kabuklarına bakıyorum.
Precisa entender onde está.
Nerede olduğunu anlaman lazım.
Não podes entender alguém Se não viveste o mesmo
Yaşadıklarını yaşamadan Anlayamazsın adamı
Todos nós, desempenhamos um papel em preservar o futuro, e tu devias entender isso.
Hepimizin geleceği korumak adına bir görevi var ve bunu anlıyor olman gerek.
mas um dia quando eu tiver assegurada uma população saudável, elas vão entender o engano.
Ama bir gün sağlıklı bir nüfusu garantiye aldığımda yalanımı anlayacaklar.
A primeira coisa que tem que entender é que duas explosões solares maciças estão a chegar amanhã, às 23 : 18 e às 23 : 53.
Öncelikle yarın iki devasa güneş patlamasının 11.18 ve 11.53'te geleceğini bilmelisiniz.
Como eu devo entender isso? Só porque é o teu aniversário de 40 anos.
Bunu nasıl yanlış anlayabilirim?
É importante entender a morte pois, embora, em geral, não se tenha escolhas a respeito, irá acontecer contigo, quando chegar a tu vez.
Ölüm ile ilgili olarak şunu anlamamız çok önemlidir. Genel olarak sizin tercihiniz olmamasına karşın ölüm geldiği zaman sadece ölürsünüz.
Sei que podes não entender.
Çözümleyemediğinin farkındayım.
Não consegues entender que eu quis te dar aquilo?
İçimden geldiği için yaptığımı anlayamıyor musun?
Acho que sim. Tento entender, de verdade.
Anlamaya çalışıyorum, gerçekten.
Nem o suicídio consigo entender.
İntihar bile bana fazla geldi.
Estás a entender?
Anladın mı beni?
Pode lê-los quando entender.
Ne zaman isterseniz okuyabilirsiniz.
Tenho a certeza de que é difícil para si entender isto.
Anlamanın senin için zor olduğuna eminim.
Se você vai fretar a Ásia atrvés da Central Pacific, tenho de entender melhor o homem que me representa.
Central Pacific adına Asya'ya mal taşıyacaksan, beni temsil edecek adamı daha yakından tanımalıyım.
Trabalhar na exploração de minério tem-me ajudado a entender as coisas, Bohannon.
Madencilik bazı şeyleri anlamama yardımcı oldu Bohannon.
Eu não consigo entender.
Çünkü kafam bir türlü almıyor.
Também não consegui entender, interrogaram-me, tu sabes...
Ben de anladım.
Faço-me entender?
- Kendimi anlatabildim mi bayım?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]