Translate.vc / Portuguese → Turkish / Entăo
Entăo translate Turkish
25 parallel translation
Entăo, năo se preocupe.
O halde endişelenecek hiç bir şey yok.
- Entăo, estavam a sós.
- Demek yalnızdınız?
Com que entăo tu és o novo lambe-passaras.
Demek yeni sübyancı sensin?
Entăo, Tom. Quanto sacaste hoje, amigo?
Hey, Tom, bugün ne vurdum diyordun?
- Entăo o quę?
- Ne olacak?
Entăo năo é a sua avó.
Öyleyse onun büyükannesi değilsin.
Entăo poupamos as nossas mesadas, e pedimos pizza ou comida chinesa.
... iste pizza, Çin yemeği gibi şeyler ısmarlayabiliyoruz.
Entăo quando acabares aqui, vem a divertir-te connosco.
O zaman isin bitince bizimle partiye gel. Tamam mı?
Entăo perguntava-me se porventura poderia necessitar da minha ajuda.
Ee, acaba size arada bir yârdim edebilir miyim?
Entăo espero-te... "em transiçăo."
O zaman seni bekliyorum, geçiş evresinde.
Apenas que a sua parte feminina năo tem ânsias, entăo disse, "Converte o meu leite em fel,"
Sadece kadın kısmının cesareti yok. Bu yüzden söyle diyor : "Sütümü safraya çevir"
Mas entăo, que se passaria com o bebé?
Ama sonra bebeğine ne olacak?
Entăo di-lo.
O zaman söyle.
- Entăo que fazes aqui?
- Burada ne arıyorsun?
Entăo, gorda, és tu quem manda aqui?
Şişko karı, buranın sorumlusu sensin, değil mi?
Entăo mata primeiro alguém.
Git birini öldür o zaman.
Entăo os melhores agora săo vocęs.
Yani artık en iyi katiller sizsiniz.
Entăo ensinem-me a ser mestre de kung fu e eu vingá-los-ei!
Neden bize üstün dövüşçü olmayı öğretmiyorsunuz ki onlardan intikam alalım?
Entăo experimenta lá.
Dene bakalım o zaman.
Dizes entăo que sabes lutar?
Demek kavga edebileceğini savunuyorsun.
Entăo năo tenho que ser redundante, diz-me o que sabes.
Öyleyse teferruatı geçiyorum, bana bildiklerini anlat.
Entăo esta chamada é para me dares graxa, năo é?
Öpüşüp barışalım mı, diyorsun?
Entăo qual é o problema?
Öyleyse sorun nedir?
Entăo diminuiu a contagem de esperma?
Şimdi, bunun anlamı : Atrazinin erkeklerde ciddi bir sperm sayısı düşüklüğüne neden olduğu mudur?
Se eles podem controlar os recursos da vida entăo eles poderăo controlar tudo no nosso país.
Onlar hayatın kaynaklarını kontrol edebilirlerse ülkedeki herşeyi kontrol edebilirler.