Translate.vc / Portuguese → Turkish / Eve
Eve translate Turkish
67,909 parallel translation
Lamento muito, meninos Baudelaire, que se tenham assustado com aquele homem que chegou hoje cedo.
Kusura bakmayın Baudelairelar. Eve gelen bir adamdan korkmuşsunuz sanırım.
Conduzir até casa, é claro.
Eve döneceğiz tabii ki.
Vou para casa tomar banho e mudar de roupa.
Ben eve gidip duş alayım, üzerimi değiştireyim.
Devias ir para casa.
Eve gitmelisin.
Eric, leva-me para casa, quero ver a Freya.
Eric, beni eve götür, Freya'yı görmek istiyorum.
Esta noite vou para casa e, quando tudo tiver sido revelado, espero que vás também.
Bu akşam işten sonra eve geleceğim. Her şey meydana çıkınca, senin de eve geleceğini umuyorum.
- Mas vens para casa primeiro?
- Ama önce eve geleceksin, değil mı?
Ele não vem para casa.
Eve gelmeyecek.
Eve, não o devias ter feito.
Eve, bunu yapmamalıydın.
Pois, tenho a certeza que o Kevin e a Eve iam adorar.
Evet, eminim Kevin ve Eve bunu sever.
- Eve, estou...
- Eve, ben...
Vamos todos para casa.
Hepimiz eve gideceğiz.
Eve, era uma festa.
Eve, bu bir partiydi.
Eve Copeland?
Eve Copeland?
Só quero ir para casa.
Eve gitmek istiyorum.
Todos para dentro.
Herkes derhâl eve dönsün.
Pousem as bebidas.
İçkileri bırakın. Eve dönün!
Exceto o faqueiro, mas o que mais dói, sabes, é a porra da invasão.
Çatal bıçak takımını alamam, ama... Esas acı veren şey eve izinsiz girmeleri.
Finalmente, ele está lá.
Eve geldi işte.
Não, tenho de ir para casa.
Eve dönmem lazım.
Pelo menos, dás-me boleia?
Beni en azından eve bırakır mısın?
Ainda nem passou um dia.
Eve döneli daha bir gün oldu.
É a tua primeira noite em casa e chegas de madrugada com a carrinha do teu pai.
Daha bir gün oldu, ama eve sabah döndün. Babanın kamyonetiyle.
Estava muito bêbado vindo para casa.
Çok sarhoştum. Şehirden eve dönüyordum.
Deste uns tiros à minha casa, Scotty?
Bizim eve sen mi ateş ettin?
Vá para casa.
Eve git.
Bem-vindo a casa, Crane.
Eve hoşgeldin, Crane.
Quero que vão todos para casa agora.
Hepinizin eve gitmesini istiyorum.
Além disso, irão receber 24 horas de horas extra, pois tenho a certeza de que, de uma forma ou de outra, cada um de vocês levou este incidente para casa.
Ek olarak, her biriniz 24 saatlik fazla mesai ücreti alacaksınız. Çünkü öyle veya böyle, her biriniz yaşananları eve de götürmek durumunda kaldı.
Sabias que o Jimmy ia forçar a entrada.
Jimmy'nin eve gireceğini biliyordun.
Entro em contato contigo assim que puder.
Güvenli eve geç. Elimden geldiğince çabuk irtibata geçeceğim seninle.
Já vou para casa.
Eve doğru gidiyorum şu an.
- Só quero ir para casa.
- Sadece eve gitmek istiyorum.
Quero ir para casa.
EVE gitmek istiyorum.
Precisam sair antes de serem descobertos.
Eve doğru gidiyorum şu an.
O teu homem chegou aqui, Scottie.
Artık rol yapmak istemiyorum. - Sadece eve gitmek istiyorum.
Na verdade, o único motivo para eu não estar preso é porque mantenho contatos de alto nível na polícia.
Ve test edilmekten. Beni duyuyor musunuz? EVE gitmek istiyorum.
De certeza que o Archie iria acompanhar-te com prazer.
Bekle, eminim Archie sana eve kadar eşlik eder.
Quando chegarmos a casa vais contar-nos tudo.
Eve gider gitmez bize her şeyi anlatacaksın.
Eu era casada com um homem que chegava do trabalho todas as noites tarde e bêbado. E tinha mau feitio.
her gece, işten eve geç gelen, sarhoş ve öfkeli bir kocayla.
Sim, é o que também achamos, uma vez que quem assaltou a minha casa sabia que eu estaria no drive-in.
Biliyorsunuz, bizim de düşüncemiz bu yönde. Çünkü eve giren her kimse sinemada olacağımı biliyordu.
E cheguei do trabalho um dia, e... E ouvi a água a correr, na casa de banho lá de cima.
Ve bir gün işten eve geldim ve ben üst kattaki banyodan gelen su sesini duydum.
Arrastaste-me da casa dos Blossom e, depois, vens calada no caminho todo até casa?
Beni Blossom evine sürükledin ve sonra eve kadar bütün yol boyunca hiç konuşmadın.
E não vai voltar enquanto não estiver boa.
Ve hastalığından kurtulana kadar eve gelmeyecek.
O que acontece, quando ele voltar para casa?
Eve döndüğünde ne olacak?
Querem que volte para casa.
Seni geri eve mi göndereyim?
Podemos ir para casa?
Eve gidebilir miyiz?
Deviam deixá-lo ir para casa.
Eve gidebilmeli.
Vamos para casa.
Eve gidelim.
Se perguntar a qualquer fuzileiro, a razão por que lutámos foi garantir que todos conseguíamos voltar para casa.
Hangi askere sorarsanız sorun, savaşma sebebimiz... hepimizin eve dönmesini sağlamaktı.
Falhaste o recolher obrigatório, ontem.
Dün gece eve geç geldin.