Translate.vc / Portuguese → Turkish / Evel
Evel translate Turkish
67 parallel translation
Já ouviu falar dos "carros voadores"?
Daha önce Evel Knievel'i duymuş muydun?
Um polícia de moto.
Bay Evel Knievel.
- É supersticioso, ahn?
Batıl inançlıdır! - Evel, Nolmuş?
- O que é que o Evel Knievel queria?
- Evel Knievel ne istiyordu?
Este Filme é baseado numa história verídica de um policia cujo trabalho, resultou em mais de 200 pessoas presas...
Az evel izlediğiniz hikaye gerçektir. Bazı isimler ve yerler değiştirilmiştir, fakat bu doğrudur. Çölde 200'ün üzerinde insan yakalanmıştır.
Boa, Evel Knievel, vamos é sacar a disquete.
Anladık, Evel Knievel *. Hadi, gidip disketi alalım.
Eu sou o Evel Knievel.
Ben, Evel Knievel'ım.
Porque raio havias de te vestir como o Evel Knievel?
Neden Evel Knievel gibi giyinmek istiyorsun ki?
Evel Knievel, porque não saltas por cima deles com a tua bicicleta foguete?
Evel Knievel, neden roket atlayışıyla onların üzerlerinden sıçramıyorsun?
Já ouviste falar do Evil Knievel? Não.
Hiç, Evel Knievel'i duydunuz mu?
É duma peça que escrevi no 8º ano, acerca do Evel Knievel.
Sekizinci sınıfta Evel Knievel hakkında yazdığım oyundandı.
Isso é da peça do Evel Knievel?
Bu da Evel Knievel oyunundan mıydı?
Mas não te disse que devias vestir-te como um ilusionista.
Evet ama sana Evel Knievel gibi giyin de demedim.
- Evel Knievel daria. Noel tem razão.
Oh, Aman Tanrım!
- Evel Knievel.
- Evet. 18. - Evel Knievel.
O Evel Knievel conseguia.
- Evel Knievel, yapabilir.
- Ela devia acrescentar a Evel Knievel à lista de nomes.
Adına Evel Knievel'ı da eklemeli.
Lembro-me porque foi no ano em que fui para a cama com o Evel Knievel.
Hatırlıyorum, çünkü o sene George Hamilton'la sevişmiştim.
Evil Knievil salta os Jackson Five.
Evel Knievel Jackson Beşlisi'nin üzerinden atlıyor.
- Tiveste-me à três meses atrás, e deixaste-me.
- 3 ay evel bana sahiptin ve bırakıp gittin.
Parecias o Evil Knievel. O que se passa? !
Evel Knievel, bu ne böyle?
O Evel Knievel tinha a mesma moto.
Evel Knievel'de de aynısından vardı.
- Evel.
- Evel.
Lois, sabias que o Evel Knievel nasceu em Montana?
Oh, hey, Lois. Hiç Evel Knievel'in Montana'da doğduğunu biliyor muydun?
Sim. Uma unidade da Guarda Nacional pode ser difícil de chefiar.
- Evel, ulusal birimin yönetilmesi zor olabiliyor.
O meu herói de infância era o'Evil Knievel'.
Benim çocukluk kahramanım Evel Knievel'di.
Querido, olha para isto.
Şuna bak. Bu Evel Knievel'dan kalan.
Evel. Que personagem.
Ne adam ama.
Isso são quase tantos como os que o Evel Knievel saltou.
Bu neredeyse Evel Knievel'in atlayışı kadar.
Na verdade são mais um que o Evel Kanivel, Rico.
Aslında Evel Knievel'in atlayışından bir fazla, Rico.
Costumava trabalhar par o Evel Knievel, testava as motas ante dos grandes saltos.
Evel Knievel'in atlayışlarından önce motosikletini test etme işinde çalışmış.
Saltava primeiro, para ter a certeza que era seguro só depois o Evel entrava e ficava com a glória toda.
Güvende olduklarına emin olmak için atlayışları ilk o yapar ve sonra Evel gelir, bütün şöhreti kaparmış.
Evel Knievel veio á cidade, e posou com toda a gente na loja.
Evel Knievel buraya gelmiş ve o dükkandaki herkesle poz vermişti.
Conhece o Evel Knievel?
Canavar nasıl oluyormuş, öğren.
Luvas do Evel Knievel.
Evel Knievel eldivenleri!
Essa galinha espirrou em cima de mim.
O tavuk az evel hapşırdı mı bana?
Que tal sobre o Evel Knievel?
Evel Knievel masalı nasıl olur?
Entra no carro, Evel Knievel.
Atla arabaya, Evel Knievel.
Ele já partiu mais ossos do que o Evel Knievel.
Kırılmadık kemiği kalmamıştır onun.
Terceira, perdem-se todas as filmagens de Evel Knievel.
Üçüncüsü : Evel Knievel görüntülerinin kaybolması.
Você chamava-me "Evel Knievel".
Motosiklet gibi ses çıkarmıştı. Bana "korkusuz motorcu" demiştin.
Quando o Evel Knievel se sentou no foguetão salpicado de estrelas junto ao Desfiladeiro do Snake River, achas que a mulher dele disse : "Querido, desce daí."
Evel Knievel, Snake River Kanyonu'nun kenarında, yıldızlarla bezenmiş roket-motosikletine oturduğunda sence karısı "Tatlım, in oradan aşağı" mı demiştir?
Aquele endiabrado, quase que me arrancava a caixa de correio.
Evel Knievel az daha posta kutumu söküyordu yerinden.
Evel Knievel foi o maior stuntman na altura e eu tinha um fato com estrelas e riscas, e um capacete com estrelas e riscas e eu pensava que era o Evel Knievel, sabes.
Evel Knievel büyük bir dublordü Yıldızlar ve çizgiler olan bir elbisem ve kaskım vardı Kendimi Evel Knievel sanırdım
O meu pai contruia-me uma rampa e eu saltava 14 autocarros de brincar, enquanto Evel Knievel tentava saltar 14 autocarros de verdade.
Babam atlayabilmem için 14 oyuncak otobüsten rampa yapmıştı Evel Knievel bunu ondört gerçek otobüsle yapmıştıı
Eu escrevi para o Jim'll Fix it, para eu saltar com ele e ele nem sequer respondeu de volta, aquele miserável velhadas.
Jiim'e yazıp Evel ile beraber atlamak istediğimi söyledim Cevap bile vermedi, yaşlı bunak
O Evel Knievel anda aí a fazer cavalinhos?
Orada motosiklet gösterisi mi var?
Acabou de ficar sem tempo, velhote.
Bir daha geri dönmemesiydi.. Az evel zamanın tükendi, yaşlı adam..
Estou a sentir-me bastante "terr-aleijad-evél"
Çok felaincindim.
Mesmo, mesmo "terr-aleijad-evél".
Gerçekten felaincindim.
Evil Knievel.
Evel Knievel.