Translate.vc / Portuguese → Turkish / Exige
Exige translate Turkish
1,691 parallel translation
Exige represálias.
Missilleme yapılmasını bekliyor.
Ela voa de um lado para outro e exige respeito dos mortais e dos im... imortais.
Bir yerden bir yere uçar. Ve ölümlü-ölümsüz herkesin saygısına hükmeder.
Há uns meses, o meu cliente assistiu a um seminário de auto-capacitação que exige que ele diga sim a qualquer pedido que lhe façam.
Birkaç ay önce, müvekkilim bir kişisel gelişim seminerine katılmıştı. Bu seminerin gereklerinden bir tanesi önüne çıkan her fırsata evet demekti.
Quando a operação o exige, ficamos à espera num carro quente sem ar condicionado na baixa de Miami.
Operasyon gerektirdiğinde, Miami'nin sıcağında... klimasız bir araçda oturup beklersiniz.
São quase indestrutíveis, por isso a Câmara exige a licença especial para instalar um.
Bu kasalar neredeyse yok edilemez, yani şehir seni, bunlardan bulundurmak için özel izin almaya zorluyor.
Mas ainda assim exige perfeição.
Ama gel gör ki kusursuzluk istiyor.
Fui designado para um trabalho que exige muitas viagens.
Çok seyahat etmeyi gerektiren bir göreve getirildim.
Mas a ciência exige sacrifícios.
Ve bilim fedakarlık gerektirir.
Isto exige trabalho de equipa.
Bunu beraber yapacağız.
Major, surgiu uma situação que exige a sua actuação imediata.
Binbasi, acil müdahalenizi gerektiren bir durum ortaya çikti.
Ela exige que durante uma hora sua visita, que ser totalmente pesquisada e monitorados por um supervisor enquanto ela esperou na sala ao lado.
Bir saatlik ziyaretleri boyunca onların tamamen aranmalarını ve kendisi yan odadayken bir gözetmenin onlara nezaret etmesini zorunlu tuttu.
A embolia gorda exige um osso partido.
Yağ embolisi için düzeltilmemiş kemik kırığı gerekir.
Exige um código.
Bir kod gerekiyor.
Apesar de que o juíz te tenha dito que Deus exige um holocausto, um sacrifício dos melhores judeus.
Tanrı'nın bir soykırım ortaya çıkardığını söyleseler bile mi?
- Exige uma vida de aprendizagem.
Öğrenmek bir ömür- -
O todo poderoso Jabba exige saber porque é que os Jedi não andam à procura do filho.
Kudretli Jabba, Jedi'ın oğlunu neden aramadığını öğrenmek istiyor.
Ele exige que tragam o verme que raptou o seu pudinzinho fofo.
Küçük şekerparesini kaçıran eşşoğlueşşeği de getirmenizi istiyor.
O sapientíssimo Jabba exige provas.
Ulu bilge Jabba kanıt görmek istiyor.
O Conde Dookan exige um relatório sobre a missão.
Kont Dooku görev raporu istiyor.
O Glorioso Jabba exige saber porque é que os Jedi se atrevem a vir a Tatooine.
Muhteşem Jabba, Jedi'ın ne cesaretle Tatooine'e geldiğini öğrenmek istiyor.
Não sei por que razão o Taylor exige tanto de ti, mas tens de parar.
Taylor'ın seni neden zorladığını bilmiyorum ama durman gerek.
Ele ama-te e por isso exige mais de ti.
Seni sevdiği için senden daha çok şey istiyor.
A vitória de Roma sobre o ciclope exige javali como prato principal.
Roma'nın Tepegöz zaferi domuzu ana yemek yapıyor.
Esta coisa de vida eterna exige muita manutenção.
Bu sonsuza kadar yaşama olayı yüksek derecede planlama gerektiriyor.
A aprovação exige uma maioria de dois terços.
Kabulü için 3de 2 çoğunluk oyu gerekir.
O FBI exige assim.
FBI böyle olmasını istiyor.
Ela exige!
Talep ediyor!
Isto é o que acontece quando não exige um padrão impecável.
Kuralları yeterince iyi uygulamadığınızı görüyorum.
Acho que o protocolo exige que esperes um mínimo de 18 horas, para eu não ficar repugnada com a tua ansiedade.
Bıktırıcı sabırsızlığının itici gelmemesi için aramadan önce 18 saat beklemen gerektiğine inanıyorum.
"A ciência exige uma dedicação fervorosa e incondicional das nossas vidas inteiras"?
"... kayıtsız şartsız ithaf etmekten... "... daha azını istemez. " dememiş miydi?
A cláusula dos ladrões de corpos exige que te ajude a destruir alguém que saibamos ter sido substituído por um casulo extraterrestre.
Body Snatchers maddesi bir uzaylının yerine geçtiği arkadaşımızı yok etmene yardım etmekte işe yarar.
É um flash de xenônio, que exige uma carga potente.
Zenon lambası var. Güçlü bir şarj lazım.
Vamos à escola, fazemos as nossas tarefas e tratamo-nos a nós e aos outros com o respeito que Deus exige.
Okula gidiyoruz. Görevlerimizi yapıyoruz. Ve kendimize ve başkalarına, Tanrı'nın emrettiği şekilde davranıyoruz.
O estado do Colorado exige consentimento parental.
Colorado Eyaleti, ailenin iznine ihtiyaç duyar.
Não se... exige uma audiência em Versaille, Sr. Adams.
Versailles'de görüşme talep edemezsiniz, Bay Adams.
São todos navios Britânicos. O Rei exige que a carga seja descarregada. Carga que pela qual nós, os cidadãos de Boston temos que pagar um novo imposto.
Kral, bizleri, Boston halkını, yeni bir vergi ödemek zorunda bırakacak olan bu gemilerin yüklerinin boşaltılmasını istiyor.
A verdadeira liberdade exige sacrifício e dor.
Gerçek özgürlük, fedakarlığı ve acı çekmeyi gerektirir.
- Já somos duas. Nora, salvar um negócio exige sacrifícios.
Nora, bir işyerini korumak bazen fedakarlıklar gerektirebilir.
Não, há outra forma de recuperar as nossas vidas, pai, uma que não exige outro crime.
Eski hayatımıza dönmenin başka yolu da var, baba,
O tipo exige que faça todas as trocas.
Adam bütün teslimatları sizin yapmanızı istiyor.
O Islam exige.
Bunu benden İslamiyet istiyor.
A justiça exige que hoje em Kupayeh seja executada.
Alınan karar göre hak bugün Kupayeh'te yerini bulacak, idam edileceksin.
- Exige toda a minha paciência.
Sabrımı zorluyor.
O Lord Sidious exige resultados mais dramáticos, mais Jedi mortos.
Lord Sidious daha çarpıcı sonuçlar istiyor. Daha fazla ölü Jedi.
E, de fato, ele não implora, ele exige que eu interceda pela justiça e liberdade.
Gerçekten yalvarmıyor. Benden "Adalet ve Özgürlük" tarafında bulunmamı talep ediyor.
Ele exige somente pelo Parlamento para que ouça os clamores do povo.
Onun isteği sadece Kral'ın meclisi toplaması ve halkının şikâyetlerini dinlemesidir.
Pouco a pouco. Lembre-se, este trabalho instinto exige.
İlk adımların bunlar.Unutma bu işte içgüdü çok önemlidir
A principal razão porque as pessoas não estão a fazer isto, é que exige responsabilidade.
İnsanların bunu yapmamasındaki en büyük sebep sorumluluk almayı gerektirmesi
Este ramo exige duas coisas :
Bu işte ayakta kalmak için iki şey gerek.
O EXÉRCITO EXIGE DESMENTIDO
ORDU GAZETEDEN DÜZELTME İSTEDİ
Exige que mantenhamos distância.
Mesafemizi korumamız gerekiyor.