Translate.vc / Portuguese → Turkish / Explode
Explode translate Turkish
848 parallel translation
E com um golpe do seu guarda-chuva o Selenita explode em mil pedaços.
Bir şemsiye darbesiyle Selenit binlerce parçaya dağılır.
O malfadado Rei explode como uma bomba.
Talihsiz kral oracıkta infilak eder.
Bem, precisamente quando tento disparar mais uma vez, ela explode-me nas mãos.
Epeydir silah zaten geç ateş ediyordu.
Pode colocá-los dentro dos cilindros. Detone a primeira e ela explode o resto.
Şimdilik tüplere koyamayız çok hassaslar, hazır olduğumuzda yapacağız.
- Mas não explode.
- Ama patlamıyor.
Enquanto O depósito de munições explode, ficam por vossa própria conta.
30 saniye.
O coração de um homem dispara, quase explode de orgulho.
Bir erkeğin kalbinin, gururdan neredeyse patlayacağı gün.
Uma coisa que você nunca foi capaz de admitir. E você carrega remoendo você por dentro, até que um dia, como aqueles dias, como agora, explode e pune a nós dois.
Bu düşünce içini kemirip duruyor ta ki bir gün, bugünkü gibi patlayıp ikimizi de cezalandırıyor!
E para a dona-de-casa cujo interesse pela louça chinesa da família já não é o que era, aqui está um artigo muito bonito. Um pequeno jarro que explode.
Ve aile porseleni ile amacı alışılmışın dışında olan Ev kadını için işte çok güzel bir parça, patlayan krema testisi.
Não lhe deites café em cima, que explode.
Üzerine kahve dökme, patlayacak.
Isto não explode tão facilmente como as pessoas pensam.
Bu nesne, öyle insanların düşündüğü gibi kolayca patlamaz.
Então a bomba de hidrogênio onde você explode o próprio ar de fato.
Ardından hidrojen bombası, neredeyse atmosferi yok ediyordu.
Faz explodir o anel e o mundo explode.
Kuşağı uçur ve dünyayı da uçur.
Quando a tensão cresce, explode.
Gerilim artarsa bir patlama olur.
Aquilo explode, o tecto cai-lhe em cima... Ele segura-o com os ombros, pois é muito forte...
Bomba patlar ve mahzen üzerine çöker.
Se o fizer, o cartucho explode-lhe... na cara.
Eğer çekersen kartuş patlayacaktır... yüzünün ortasına.
Ao mesmo tempo liga a fonte Quando explode, pressiona o pistão,
Bu sırada bujiler devreye giriyor. Bir ateşleme oluşuyor. Piston iniyor hız çıkıyor.
Suponha que uma daquelas carroças explode. Você não sabe.
Arabayı havaya uçurursak, yeni bir görüşme için hazırlık yapabilirler.
Um estilhaço de granada e a gasolina explode.
Şarapneli yediği anda, benzin deposu uçuyor.
- Às vezes, o depósito da gasolina explode.
Siz de bilirsiniz, bazen benzin deposu patlar.
Explode-se?
Telli mi?
E não se destruiu mais... do que um tipo que vai num avião que explode.
Kendine de, bir uçakla birlikte havaya uçan adamdan... daha fazla zarar vermedi.
Após ter desenrolado o fio, abra-o, ligue-o ao cronómetro, acerte-o e, depois, ele explode.
Sen teli çektikten sonra,... onu zamanlayıcıya bağlayacağız, ayarlayacağız, sonra da patlayacak.
Está ali parado meses, e, quando temos um incêndio. Quando precisamos daquela porcaria, ele explode-nos na cara!
Aylardır oturuyor orada... ve gerçek bir yangın olduğunda da... gerçekten o kör olasıcaya ihtiyacın olduğunda da... kafanı uçuruyor!
Explode!
Havaya uç!
Se a fonte de alimentação é atingida, o planeta inteiro explode.
Enerji alanına dokunulacak olursa, tüm gezegen havaya uçar.
Esta coisa ainda explode.
Gemi her an patlayabilir!
JUMBO DESVIADO EXPLODE : 290 mortos.
Kaçırılan Jumbo Jet havaya uçtu. 290 ölü...
- Explode.
- Havaya uçar.
Todas as Primaveras a casa de banho explode.
Her ilkbaharda tuvaletler patlıyor.
Mas quando chega à agua, explode em nuvens radioactivas.
Suyla temas ettiği an patlamalar radyoaktif bulutlar oluşturur.
Explode com um tipo de energia que tem mais coisas que torradas, e o bacon...
İçinde öyle bir enerji vardır ki kızarmış ekmek ve pastırmadan bile fazladır.
Uma estrela explode e destrói-se, há milhares de anos-luz no espaço, e produz raios cósmicos, os quais, percorrem em espiral a galáxia da Via Láctea, durante milhões de anos, até que, absolutamente por acaso, alguns deles atingem a Terra, penetram nesta caverna, juntam-se ao contador Geiger, e a nós.
Yüzlerce ışık yılı uzaktaki yıldız patlıyor ve kozmik ışınlar salıyor bunlar ki milyarlarca yıl içinde Samanyolu galaksisine geliyor bu mağraya penetre ediyor, geiger sayacına ulaşıyor ve de bize geliyor.
Basta um abanão e explode.
Sert bir yere çarparsa patlar.
Sabem o que acontece quando um planeta explode.
Gezegen patlayınca ne olduğunu bilirsiniz.
Mas o interesse naquelas acções é tão grande que, se as lançarmos ao mercado aberto, este explode.
Borsada bu kağıdın kısa dönem faizi öyle yüksek ki, açık pazarda resmen patlar.
Se de cada vez que um deles explode isso equivale a... -... 20, 30 megatolenadas de TNT...
Her seferinde bir tanesi patlıyor, bu da 20, 30 megaton TNT'ye denk oluyor.
Passa para Nagurski, que explode!
Nagurski'ye veriyor, içeri dalıyor!
Os olhos derretem, a pele explode, toda a gente morta.
Gözler eriyor, deri patlıyor, her yer ölü.
De quanto eu te amo, Sheena. É tanto que meu coração explode!
Seni o kadar seviyorum ki Sheena yüreğimi yakıyor.
Meu coração também explode.
Benim de kalbim kırılır.
Uma única ogiva nuclear explode por cima do Mar do Norte.
Kuzey Denizi üstünde bir nükleer savaş başlığı patladı.
Isso explode se espirrares.
Hapşırsan patlar.
E quando explode, consome todo o oxigénio e apaga o fogo como uma vela de bolo de aniversário.
Patladığında bütün oksijeni yesin ve yangını doğum günü mumu gibi söndürsün.
Às vezes, ouvimos falar de pó de cereais que explode num silo.
Bazen hareketli tahılın silonun içinde patladığını duyarsınız.
Quando introduzir o comando de destruição, explode imediatamente.
Onu yok etme komutunu verdiğim anda, nerede olursa olsun, anında patlar.
Passa-se um buraco e explode o vidro.
Vur birini, pencereler patlasın.
Se uma gota tocar nele, ele explode.
Bir damlası bile ona değerse, vücudu kabarcıklarla kaplanır.
Se lhe mexer, explode tudo.
Onunla oynarsan, patlar.
A fervura inteira sobe e explode.
Bütün kazan havaya uçardı.
EXPLODE O JATO PRESIDENCIAL : MORRE O PRESIDENTE BONAVAS.
Başkan Bonavas Patlamada Hayatını Yitirdi.