Translate.vc / Portuguese → Turkish / Faire
Faire translate Turkish
22 parallel translation
Vosso savoirfaire é ooo-la-la
@ Your savoir faire is ooo-la-la @
- Sinto muito, mas é todo o francês que conheço.
Enchanté de faire votre connaissance. - Üzgünüm, ama Fransızcamın hepsi bu kadar.
Transpirar "savoir faire" Ter cabelo de mulher
Yağ gibi aradan geçeceğim Pijama giyeceğim, saçlarım olacak...
Se vires alguma mancha, corte, ou se sair algum corrimento, "rien à faire". Dá um toque longo e nós mandamo-lo embora.
Eğer benek, yara varsa veya akıntı varsa zili uzun uzun çal, gelip müşteriyi postalarız.
J'ai pensé me le faire tatouer sur le bras.
Koluma dövmesini yaptırmayı düşündüm.
Não tens savoir-faire nenhum, Milo.
Hiç yol yordam bilmiyorsun Milo.
Ensinei-lhe a diferença entre "laissez-faire", que é o que estou a fazer agora, e intervenção, que é o que estou prestes a fazer.
Ona "hükümetin sanayi ve ticarete müdahale etmemesi" ile, ki şu an benim yaptığım da bu, "aracılık" ki yapmak üzere olduğum şey, arasındaki farkı öğrettim ona.
Pareces muito laissez-faire em relação a isto.
Bu konuya ilgisiz görünüyorsun.
Laissez-faire?
İlgisiz mi? O sadece çocukluğunu yaşıyor.
Não há nenhum mistério, nenhum savoir-faire.
Hiç gizem yok, bilgi yok.
Vou libertar o teu "savoir faire".
Dil becerini ortaya çıkaracağım.
Finalmente, um homem que ela pudesse facilmente encornar. Até à altura em que ela pudesse... Diríamos faire un coup de marteau sur des fesses... entalá-lo.
Sonuç olarak, kendisinin de utanmadan boynuzlayabileceği zamanı geldiğinde de, şey yapacağı faire un coups de marteau sur des fesses, kucağa oturtacak biri.
"On ne peut pas faire une omelette sans casser des oeufs."
.
Após duas semanas em Paris, tinha chegado a altura do melhor, na sofisticada cozinha francesa, o almoço com o amante e a ex-mulher.
Paris'te geçen iki haftanın ardından Sofistike Fransız faire beklenen an gelmişti sevgilinin ve onun eski eşiyle öğle yemeği.
Keith, tu pensaste que podias correr com as crianças em laissez-Faire Enquanto eu levo a sissy ao médico?
Ben Sissy'yi doktora götürsem, sen de çocukları Laissez-Faire'e götürebilir misin Keith?
Espero que o Daniel não interprete mal a sua atitude de laissez-faire.
Umarım Daniel senin bırakınız yapsınlar tavrını yanlış yorumlamaz..
Malabarista de feira?
Ren-Faire sirk cambazısın?
A manter-me à altura com sofisticação e savoir faire.
İncelik ve maharetle ortama ayak uydurmak.
Adam Smith, economia laissez-faire.
- Görünmez el. Adam Smith, serbest piyasa ekonomisi.
Chama-se Terra da Liberdade.
Oraya laissez-faire bölgesi diyoruz
Savoir faire, meu.
Savoir faire, aslanım.
Oiçam, antes de irem, quero dar-vos uns bilhetes para a feira do renascimento do inverno!
Dinle, gitmeden önce sana Wicked Winter Renaissance Faire biletlerini vermek istiyorum.