English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Farid

Farid translate Turkish

74 parallel translation
Vou pedir que George te faça um penteado como o de Zbeida Tarwath naquele filme com Farid El Atrash
Corci'ye söyleyeyim de saçını Zübeyde Tarvat'ın Farid el Atraş'la oynadığı filmdeki gibi yapsın.
- Mas só apareceu num filme com ele.
- Ama Farid'le sadece bir filmde oynadı.
Também tinha contacto com o irmão dele, que nos disse que não gostava do Hamid.
- Bu saçmalık! Ayrıca kardeşi Farid ile de bağın vardı, o da bize senin Hamid'e karşı pek arkadaş canlısı olmadığını söyledi.
O médico suspeitou de uma doença genética.
Farid doktorunun genetik bir hastalıktan süphelendiğini söyledi.
Só quero saber onde estava na 1ª semana de Junho. Envenenou o Hamid e o Farid? - Subtil.
Bakın, bilmek istediğim tek şey Hamid ve Farid'i zehirleyip zehirlemediğinizi anlamak için temmuz ayının ilk haftasında nerede olduğunuzu bilmek istiyorum.
- Estava a interferir no casamento.
Neden olmasın? Farid evliliklerine burnunu sokuyordu.
- É onde o Farid vive.
- Orası Farid'in yaşadığı yer.
FBI, Farid!
FBI, Farid!
O Farid estava a fazer aqui alguma coisa.
Farid burda bi'şey yapıyormuş.
Foi o Farid que fez a bomba.
Bombayı kesinlikle Farid yaptı.
Um comerciante viu o Farid entrar para um autocarro e dirigir-se ao centro.
Farid'in apartmanının karşısındaki kaldırımda bir bakkal var. Dükkan sahibi Farid'in otobüse binip şehirmerkezine gittiğini söylüyor.
Não percebo porque o Farid mataria o irmão.
Bir yere ayrıldığım yok. Angela'da bakıyor. Farid'in kardeşini neden öldürdüğünü anlamıyorum.
Ambos tinham sintomas. As pessoas iam começar a fazer perguntas. O Farid seria denunciado.
Çünkü ikisi de aynı semptomları gösteriyordu, ve insanlar sorular sormaya başlayacaktı, ve böylece Farid'in ne yaptığı açığa çıkacaktı.
Se o Farid tem a bomba e os vir, a coisa pode correr mal.
Eğer bomba Farid'deyse, ve onları fark ederse, bu kötü olabilir.
- Não tenho a certeza.
İşte Farid. Emin değilim.
Farid?
Veya Farid?
- Farid pára.
- Dur Farid.
Tu irás com o Farid e encontramo-nos num albergue perto da fronteira
Sen Farid ile gideceksin sonrada sınırın yakınındaki bir yurtta buluşacağız.
- Por favor, Farid leva-me contigo.
- Lütfen, Farid beni yanında götür.
Farid, és um idiota.
Farid, sen tam bir salaksın.
Farid, não comeces com essas conversas parvas.
Farid, salak salak mevzulara girme.
Estás bem, Farid.
Haklıymışsın, Farid.
Não digas nada ao Farid.
Farid'e bir şey söyleme.
Farid, ajuda-me.
Farid, yardım et.
Farid, eu imploro-te, põe-me em pé devagar...
Farid, yalvarırım beni yavaşça ayağa kaldır...
São familiares do Tom e do Farid?
Tom ve Farid ailesi mi?
Farid. Farid.
Farid?
Chamei o Farid. Que por uma vez vai tirar o gorro e depressa.
Farid dedim ya, bir kereliğine olsun o şapkanı hemen çıkaracaksın.
Farid...
Farid?
Farid, já te ouvi usar essa expressão quando uma coisa te desagrada. E aliás, não és o único.
Farid, beğenmediğiniz bir şey olduğunda bu kelimeyi sık sık kullandığınızı duyuyorum ve doğrusu yalnız da değilsiniz.
- Chamo-me Farid.
- Farid.
Farid.
Farid.
Farid, umas roupas para ti.
Farid, senin için de bir kaç elbise.
- E do Farid também.
- Ve Farid'e de.
- Tome também conta do Farid.
- Farid'e de iyi bak.
Vem cá, Farid.
Farid. Buraya gel.
E tu, e Farid, vão pagar por isso.
Sen ve Farid bunun cezasını çekeceksiniz.
Eu vi pela matrícula do carro, estavam a observar e a informar do que se passava para que entrassem em acção.
Farid'in arabasını teşhis ettik. Kızı gözlüyor ve sana, harekete geçmen için rapor veriyordu.
Farid Baraheri, estás sob prisão pelo assassinato da tua irmã Zahra Baraheri.
Farid Baraheri, kız kardeşin Zehra Baraheri'yi ve Javier Pedraza'yı öldürmekten tutuklusunuz.
O de Weinrich, é Farid Radwan.
Weinrich'in adı Fharid Raduan.
Chamo-me Farid Youssef Abdul Rahman.
Adım Farid Yusuf Abdul Rahman.
O Farid, o meu irmão, está apenas... mais uma vez, está a olhar para o frigorífico, como sempre.
Kardeşim, Farid de her zaman olduğu gibi buzdolabını karıştırıyor.
Stacey Moore, Latif bin Walid, mordomo do Príncipe Farid.
Stacey Moore, bu Latif Bin Walid. Kendisi Prens Farid'in vekilharcı.
Há cinco dias, estava no Chipre, no iate do príncipe Farid bin Abbud, quando o seu mordomo, Latif bin Walid, anunciou que o príncipe tinha um visitante inesperado.
5 gün önce Kıbrıs'ta Prens Farid Bin Abbud'un yatındayken prensin vekilharcı Latif Bin Walid, bir ziyaretçinin geldiğini bildirdi.
Quero a tua miúda colada a esse Príncipe Farid como um emplastro.
Şu kızın, Prens Farid'in yanından ayrılmamasını istiyorum.
Príncipe Farid Bin Abbud, também conhecido pelos amigos como Freddie.
Prens Farid Bin Abbud, arkadaşları tarafından Freddie diye bilinir.
Achas que o dinheiro vem do Farid?
- Parayı Farid mi veriyor sence?
Estás certa disso, sobre o Farid fazer parte de um ataque?
Farid'in saldırının bir parçası olduğu konusunda emin misin?
- Ali! É o Farid!
Orda.
O nome dele é Ferret.
Adı Farid.
Que foi que fizeste, Farid?
Sen ne yaptın, Farid?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]