Faris translate Turkish

Sou Faris al-Farik.

Ben Faris al-Farık.

Faris Al-Farik, "o Cavaleiro Fatal".

Peki, Faris Al-Farik "Ölümcül Şövalye."

Meu Deus, acho que é a Anna Faris.

Aman Tanrım, Sanırım bu Anna Faris.

A Anna Faris bateu com o carro no E.

Anna Faris az önce E'ye çarptı.

- Não disseste isso à Sr.ª Faris. Porque vamos processá-la.

Umarım bunu Bayan Faris'e söylememişsindir, çünkü onu fena halde dava edeceğiz.

Aposto o meu testículo esquerdo em como não come a Anna Faris.

Sol testisim üzerine bahse girerim ki Anna Faris'i ayarlayamaz.

A morada da Anna Faris.

Anna Faris'in adresini.

- Sim, a Anna Faris.

Evet, Anna Farris.

- Conheces a Anna Faris?

- Anna Faris'i tanıyor musun?

- Boa. Adoro a Anna Faris.

Anna Faris'e bayılırım..

Coronel Faris Al Ghazi, POLÍCIA ESTADUAL SAUDITA

Albay Faris El Gazi, SUUDİ DEVLET POLİSİ

- Faris. - Faris.

Faris.

- Sim. - Guarda Faris.

Subay Faris.

O Faris levar-te-á a casa.

Faris seni evine bırakır.

O Faris já volta.

Faris bir dakikaya döner.

O nome da vítima é Tyler Faris.

Bu arada maktülün ismi Tyler Faris.

Que apareceu num beco na hora que o Faris cometia um delito?

Faris suç işlemek üzereyken bu sokaktan kim geçiyor olabilir ki?

O assassino seguiu-o de dentro do bar.

Katil Faris'i bardan beri takip etmiş olmalı.

Srª. Faris, sentimos muito pela sua perda.

Bayan Faris, başınız sağ olsun.

Assalto, furto, fraude... É só escolher, o Tyler Faris fez de tudo.

Hırsızlık, saldırı, dolandırıcılık aklına ne geliyorsa, Tyler Faris yapmış.

O Tyler Faris entrou numa discussão numa taberna há três dias.

Tyler Faris, üç gün önce bir markette küçük bir kavgaya bulaşmış.

Sim, conhecia o Faris.

Evet, Faris'le bir tartışmam oldu.

O Faris lixou o trabalho, então eu enquadrei-o.

Faris, yaptığı işi batırdı, ben de kapının önüne koydum.

Digamos que o Tyler Faris é metade do homem que costumava ser.

Şöyle diyelim, Tyler Faris eski hâlinin yarısı kadar kalmış bir adam.

Sim, a nossa testemunha do beco confirma, ela viu o homem que matou o Tyler Faris.

Evet, o ara sokaktaki görgü tanığımız kadın da Tyler Faris'i öldüren kişi olarak bu fotoğrafı onayladı.

Procuramos por assassínios com a mesma característica e também entre os inimigos que o Faris e Valtini têm em comum e por fim, localizar a origem da máscara e da espada.

Benzer işlenmiş suçları ve cinayetleri inceliyoruz ayrıca Tyler Faris'in ve Tony Valtini'nin ortak olabilecek düşmanlarını inceliyoruz. Son olarak da kıyafet ve kılıcın nereden geldiğini bulmaya çalışıyoruz.

- porque matou o Tyler Faris?

-... neden Faris'i ikiye böldü?

Deve estar a substituir a que partiu no Tyler Faris.

Belki de Tyler Faris'in içinde kırılanın yerine yenisini almıştır.

Ela viu-o a matar o Tyler Faris. E num piscar de olhos, desaparece do local do crime.

Tyler Faris'i öldürdüğünü görmüş ve sen de tilki gibi dönüp dolaşıp kürkçü dükkânına, olay yerine geri döndün.

Não foi você que esteve no beco e bateu-me na mão e que matou o Tyler Faris?

Yani diyorsun ki, o ara sokağa hiç gitmedin elime kılıcınla vurmadın ve Tyler Faris'i öldürmedin?

Porquê de repente, ele ia matar o Tyler Faris, de uma forma tão brutal?

Peki neden birden Tyler Faris'i infaz etmeye karar verdi hem de böyle vahşice bir yolla?

O Tyler Faris devia conhecer o Sean Elt.

Tyler Faris, Sean Elt'i tanıyordu.

Mas o seu plano de limpar as ruas corre risco, quando o Tyler Faris ameaça revelar a sua identidade secreta, e faz com que o Vingador Solitário, acabe com ele com um único e terrível golpe.

Ama sokakları hizaya sokma girişimlerinde Tyler Faris onu ifşa etmekle tehdit edince ufak bir pürüz çıktı sonucunda da Yalnız İntikam Tyler'ı tek ve korkusuz bir hamleyle ikiye böldü.

Como foi que o Tyler Faris descobriu que o Paul Whittaker era o Vingador Solitário?

Tyler Faris, Paul Whittaker'ın Yalnız İntikam olduğunu nereden biliyordu peki? Onun cevabı bende.

É o mesmo número para onde o Tyler Faris ligou.

Tyler Faris'in aylardır aradığı numara.

O Faris era uma fonte ou um informador.

Yani Faris bir kaynak ya da paralı bir muhbirdi.

Se calhar o Faris avisava o Paul sobre crimes na vizinhança, mas quem aparecia era o Vingador Solitário.

Faris, Paul'u arayıp etrafta işlenen suçları bildiriyordu ama gelen sadece Yalnız İntikam oluyordu. Böylece Faris, Paul'un Yalnız İntikam olduğunu anladı.

E assim... foi como o Faris descobriu que o Vingador Solitário era o Paul. Ele confrontou o Paul, ameaçou expô-lo... E o Paul Whittaker mata-o para proteger a sua identidade de super-herói, de meio expediente?

Paul'le yüzleşti, onu ifşa etmekle tehdit etti o yüzden Paul Whittaker da yarım yamalak süper kahraman kimliğini korumak için onu öldürdü.

Sabemos que matou o Tyler Faris, Paul.

Tyler Faris'i öldürdüğünü biliyoruz, Paul.

- E o Tyler Faris descobriu?

Tyler Faris de bunu öğrendi?

E ao matar alguém, mesmo como o Tyler Faris, violou o código.

Tyler Faris bile olsa birini öldürmek bu kuralı çiğnemek olurdu.

Como se sentiu quando matou o Tyler Faris?

Tyler Faris'i öldürdüğünde nasıl hissettin?

A mão do Faris foi cortada, antes de ele ser morto.

Evet, Faris'in eli ölmeden önce kesilmişti.

Estão à procura do sangue do Tyler Faris.

Tyler Faris'in kanı için araştırıyorlar.

Vamos falar sobre o Tyler Faris.

Tyler Farris'ten bahsedelim.

Eu não matei o Tyler Faris.

Tyler Faris'i ben öldürmedim.

Deparei-me com uma coisa quando sondava o bar do Matt, de onde o Tyler Faris saiu.

Faris'in takıldığı Matt'in Yeri'ni gözetlerken bir şey farkettim.

Estás a dizer que o assassino sabia que o Faris ia aparecer, naquele beco?

Yani katilin, Faris'in o sokağa geleceğini bildiğini mi söylüyorsun?

- Ela não matou o Tyler Faris.

Tyler Faris'i o öldürmedi.

Está bem, vamos supor que o assassino é um impostor, quer dizer que ele escolheu o Tyler Faris e usou uma máscara, para ter a certeza que não o identificassem...

Tamam, diyelim ki katilimiz suçu başkasına yıkan biri. O zaman, katilimizin hedefi Tyler Faris'ti ve kostüm giyerek ya tanınmamayı garantilemek istedi ya da tanınarak, cinayet suçunu Yalnız İntikam'a yüklemek istedi.

Faris!

Faris!