Translate.vc / Portuguese → Turkish / Farley
Farley translate Turkish
280 parallel translation
Donny, diz à Sra. Summers que está aqui o Sr. Ahmed Farley...
Donny, Bayan Summers'a söyle, Ahmed Farley diye biri...
Tem um Farley Wrye registado no hotel?
Bu otele kayıtlı Farley Wrye adında bir müşteriniz var mı?
O Farley Wrye.
Farley Wrye.
O Farley Wrye ligou.
Az önce Farley Wrye aradı.
Maddie e Farley sentados numa árv ore
Maddie ve Farley ağaçta oturuyorlar.
Olha-me nos olhos e diz-me que contaste a verdade ao Farley Wrye.
Gözlerimin içine bak ve Farley Wrye'a gerçeği anlattığını söyle.
Veio cá um homem, disse que se chamava Farley Wrye.
Buraya bir adam geldi, adının Farley Wrye olduğunu söyledi.
Sim. Olá, Sra. Farley.
Merhaba Bayan Farley.
Também gosto de tijolo de vidro, mas não combina com sua casa.
Ben de cam tuğlayı severim Bayan Farley ama sizin evinize uymaz.
- Como vai a Sra. Farley hoje? Bem.
- Merhaba, bayan Farley bugün nasıl?
E, no ano passado, a Farley's Foods produziu cinco milhões delas.
Ve geçen yıl, Farley's Foods 5 milyon adet üretmiştir.
Mas, não é suficiente para o velho Farley.
Fakat bu ihtiyar Farley için yeterli değil.
Uma sociedade entre a família Farley e nós, humildes mortais do município.
Farley ailesi, ve belediyedeki biz faniler arasında bir ortaklık.
- Quem é o Benedict Farley?
- Benedict Farley kim?
- Não é o Farley das tartes?
- Oh, Farley Turtaları'ndaki değil mi?
" Caro senhor, o Sr. Benedict gostaria de beneficiar do seu conselho.
" Sayın Beyefendi, Bay Benedict Farley tavsiyenizden yararlanmak ister.
Dizer que ele faz tartes é como dizer que Wagner compôs semi-colcheias.
Hastings, Benedict Farley'e "turtacı" demek, Wagner'e "notacı" demekle aynı şey.
A fonte e origem da riqueza de Benedict Farley.
Burası Benedict Farley'in "zenginliğinin memba ve kerameti" ha?
Suponho que ele goste de controlar os empregados daqui.
Sanırım Farley buradan çalışanlarını gözetlemeyi seviyor.
O Sr. Poirot e o Capitão Hastings para ver o Sr. Farley.
Monsieur Poirot ve Yüzbaşı Hastings. Bay Farley'i görmek için geldik.
Deseja consultar-me a que propósito, Sr. Farley?
Bana danışmak istediğiniz şey nedir, Monsieur Farley?
E onde é que eu entro, Monsieur Farley?
Peki, ben ne yapmalıyım, Monsieur Farley?
A residência de Benedict Farley.
Benedict Farley'nin evinde.
O Sr. Farley suicidou-se.
Bay Farley kendini vurmuş.
Pode contar-me os acontecimentos que conduziram à morte do Sr. Farley?
Bana Monsieur Benedict Farley'in ölümünden hemen önce olanları anlatabilir misiniz?
Ele tinha concordado encontrar-se com dois representantes dos trabalhadores.
Bay Farley çalışanlarından iki temsilciyi görmeyi kabul etmiş.
Pouco antes da uma, o Sr. Cornworthy veio falar com o Sr. Farley.
Saat 1'e az bir şey kala, Bay Cornworthy odasından çıkıp Bay Farley'i görmeye içeri girmiş.
O Sr. Farley estava morto há pelo menos uma hora.
Bay Farley en az 1 saattir ölüydü.
A Sra. Farley identificou-o como tal.
Bayan Farley kesin olarak teşhis etti.
De facto, tudo sugere que se tenha tratado de um suicídio.
Açıkçası, Benedict Farley'in intihar ettiğini varsaymak için her türlü sebep mevcut.
Sra. Farley.
Ah, Bayan Farley.
Perdão, Madame Farley...
Pardon, Madame Farley...
Do lado de lá do muro estão os tolos que criaram a riqueza do Sr. Farley.
Bay Farley'e servetini kazandıran ahmaklar o duvarın öte tarafındakiler.
Quando cheguei na última quinta-feira à noite, não me foi mostrado o quarto do Sr. Farley.
Monsieur Conworthy, geçen Perşembe ben geldiğimde, Monsieur Farley'in kendi odası bana gösterilmedi.
Nunca questionei nenhuma das ordens do Sr. Farley.
Bay Farley'in emirlerini asla sorgulamazdım.
Este sonho é muito importante, Inspector.
Müfettiş, Benedict Farley'in şu rüyası, çok önemli.
E pedir-lhe para reunir toda a família Farley ao meio-dia.
Bütün Farley ev halkını öğlen bir araya getirmesini isteyebilir misiniz?
Senão, o Sr. Farley ligava antes de conseguirmos dizer "três porquinhos".
Bunu yapmazsak, Bay Farley daha ne oluyor demeden telefonda belirirdi.
O Monsieur Benedict Farley recebeu-me nesta sala, e não me levou até ao seu quarto mesmo ao lado.
Monsieur Benedict Farley beni burada, sekreterinin odasında kabul etti. ve sadece birkaç metre ötedeki kendi odasını görme isteğimi kesin bir dille reddetti.
Quando o Sr. Farley me pediu para lhe devolver a carta, inadvertidamente, dei-lhe uma carta do meu senhorio.
Monsieur Benedict Farley benden mektubunu geri vermemi istediğinde, ona yanlışlıkla, kendi evsahibimin mektubunu verdim.
Então, porque não percebeu a diferença entre duas cartas tão distintas?
O halde, neden Monsieur Benedict Farley, iki tamamen farklı mektubu birbirinden ayıramadı?
E porque não fui autorizado a entrar no quarto naquela noite?
Eh bien! ( Pekala! ) O halde, neden Monsieur Benedict Farley'in odasına alınmamıştım?
O que estava no quarto de Benedict Farley que eu não podia ver?
Monsieur Benedict Farley'in odasındaki görmemi istemediği şey :
Monsieur Benedict Farley!
Monsieur Benedict Farley'di!
Ontem à tarde três testemunhas diziam não ter visto ninguém a entrar ou sair do quarto.
Dün öğleden sonra Monsieur Benedict Farley'in odasına kimsenin girmediğine dair şahitlik edebilecek 3 kişi var.
Sabe que o Monsieur Benedict Farley, todos os dias, após estes anos, ainda se interessa pelo andamento da fábrica, e visita os seus empregados.
Biliyordur ki, Monsieur Benedict Farley, her gün, bunca yıl sonra bile, fabrikasının günlük çalışma rutiniyle ilgilidir, çalışanlarını gözetler.
Agora venha, Madame Farley!
Alors, ( pekala ) viens, viens, ( gel ) Madame Farley?
O Monsieur Farley vem até à janela...
Monsieur Farley pencereye gelir.
O Monsieur Cornworthy dispara e o Farley cai no chão.
Monsieur Cornworthy onu vurur, ve Farley yere düşer.
O Monsieur Tremlett e os outros homens vão até ao quarto e saem com a notícia do suicídio.
Monsieur Tremlett ve diğer beyler, Monsieur Conworthy'yi Monsieur Farley'in odasına girerken, ve intiharı duyurmak için telaşla dışarı koşarken görürler.
O que não viram foi o Cornworhty colocar a arma na mão do Farley.
Tabii görmedikleri, Monsieur Cornworhty'nin silahı Monsieur Farley'nin eline koyduğudur.