English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Felicity

Felicity translate Turkish

913 parallel translation
Tenho duas mulheres : A Felicity, Deus a abençoe, e o escritório em Londres.
Benim iki tane karım var, sevgili Felicity ve Londra ofisi.
É a lrmä Felicity, Catherine.
Catherine. Ben Rahibe Felicity, Catherine.
Desculpem, não quero incomodar, mas eu estou á procura do barco da "Felicity Cruises".
Affedersiniz baylar, rahatsız etmek istemem ama ben Felicity Yolcu Gemisi'ni arıyordum.
O meu estúpido nome é Felicity, mas gosto do seu vestido.
Benim aptal ismim Felicity, ama elbisenizi çok beğendim.
Como é que estás aqui?
Felicity! Nasıl oldu da döndün?
Menina Felicity Spurway, sem faltas.
Bayan Felicity Spurway, hatasız tur.
Aquela Felicity é fantástica.
Felicity de oldukça iyiymiş.
Sabe, a Felicity pediu-me para ir... e eu quase que disse que não porque pensei que você não gostaria.
Biliyor musun, Felicity benimle gelmek istedi... ve sen hoşlanmazsın diye neredeyse hayır diyecektim.
Acha que gosto da Felicity?
Felicity'den hoşlandığımı mı sanıyorsun?
Chama-se a ela própria Felicity.
Kendisine Felicity der.
E agora, um tipo qualquer de profeta do fogo infernal, com um culto... que dá pelo nome de Felicity.
ve şimdi cehennem ateşinden bir peygamber ve mezhebi. O Felicity diye anılıyor.
Agora, levantem-se comigo, meus amigos. Levantem-se. Dêem as boas vindas... à nossa irmã, Felicity, que é o nosso anjo
Şimdi benimle ayağa kalkın, ve kızkardeşimize hoşgeldin deyin, Felicity, ki o bizim meleğimiz.
E oiçam comigo, as palavras inspiradas da nossa irmã, Felicity.
Ve benimle birlikte kızkardeşimizin ilham verici sözlerini dinleyin, Felicity.
- Quem é a Felicity?
- Felicity nasıl?
John Diggle, Felicity Smoak e o Oliver Queen.
John Diggle, Felicity Smoak ve Oliver Queen.
Tentei, mas este tipo está a usar um baralhador ao nível da Felicity, como eu nunca tinha visto.
Denedim ama adam daha önce hiç görmediğim Felicity'nin elinden çıkmışa benzeyen bir tür karıştırıcı kullanıyor.
Podia dar-me outra chávena de chá, Felicity?
Bir bardak çay daha alabilir miyim, Felicity?
Bem, é melhor ir-me embora, Felicity.
Ben gideyim artık, Felicity.
Chama-se Felicity, e fez agora dezoito anos.
Adı Felicity. 18'ine yeni bastı.
A ideia de lhe chamar Felicity foi tua?
Felicity adını koymak senin fikrin miydi?
e foi assim que a Felicity apareceu.
ışte Felicity bu tabloda ortaya çıktı.
É a primeira vez qua a Felicity me fala bem desde que saiu de casa.
Evden ayrıldığından beri ilk defa benimle düzgün konuştu.
Diz-me. A Felicity.
Felicity.
Não, que ideia, Felicity.
Oh... hayır, saçmalama Felicity, canım.
A minha mulher, Felicity, que já conhecem.
Karım, Felicity, biliyorsunuz.
A Felicity e eu vimos o My Giant.
Felicity'yle "My Giant" ı izledik.
Olá, Felicity.
Selam, Felicity.
E estava no Bloomingdale's esta manhã na fila para comprar creme para as rugas. E vem uma coisa com ar de Jennifer-Love-Michelle-Sarah-Felicity. Esbarra em mim e diz "Desculpe..."
Bloomingdale'de kırışıklık kremi almak için bekliyorum ve taş bebek vücutlu pürüsüz ciltli satıcılardan biri gözümün içine baka baka
Felicidade NaKama, CIA.
Felicity Shagwell, CIA.
Felicidade! Põe-te à vontade, boneca.
Felicity kendini evinde hisset, bebeğim.
Ouve, Felicidade...
Dinle, Felicity...
- Felicidade!
Felicity!
Temos mesmo de estar aqui?
Gerçekten burada olmamız gerekiyor mu, Felicity?
Felicidade, acho que vocês já se "conhecem".
Felicity, sanırım siz ikiniz zaten "tanışmıştınız."
A Felicidade seria incapaz de dormir contigo.
Felicity asla seninle yatmaz.
Acorda, Felicidade, acorda!
Hayır! Felicity!
Amo-te, Felicidade.
Seni seviyorum, Felicity.
Mas não é interessante, Sr Powers, que prefira matar-me, a salvar a sua preciosa Felicidade?
Ama ilginç değil mi, Bay Powers. Beni öldürmek yerine kıymetli Felicity'ni kurtarabilirsin?
Felicidade, porque não voltas comigo para 1999?
Felicity, neden benimle 1999'a gelmiyorsun?
- E eu a ti, Felicidade NaKama.
Ve ben de seni seviyorum, Felicity Shagwell.
Olha, Felicidade, não te posso levar a mal...
Felicity, seni suçlayamam.
É o "Felicity." Adoro este programa.
Bu "Felicity". Bu şovu çok severim.
É estilo Keri Russell, Felicity.
Bu daha çok Keri Russell-stili, bilirsin, Felicity.
Felicity?
Mutluluk mu?
E Johnson, meu co-piloto... Ele está no hospital em Fort Felicity, sem previsão de recuperação.
Yadımcı pilotum Johnson, Fort Bliss'te bir hastahanede, kurtulacağını sanmıyorlar.
Com certeza, irmã Felicity.
Elbette, Felicity Hemşire.
Podes me chamar de Felicity.
Bana Felicity diyebilirsin.
Muito prazer, irmã Felicity.
Ben de, Felicity Hemşire.
A irmã Felicity é uma doçura.
Çok şeker, bu Hemşire Felicity.
Charles Patrick Trumpington, Marcel Agnes Bernstein, Lewis Anona Rudd, John Malcolm Kerr, Nigel Sinclair Robinson, Norman Arthur Potter,
Maktul, Arthur Reginald Webster Charles Patrick Trumpington, Marcel Agnes Bernstein Lewis Anona Rudd, John Malcolm Kerr Nigel Sinclair Robinson, Norman Arthur Potter Felicity Jayne Stone, Jean-Paul Reynard Rachel Shirley Donaldson, Stephen Jay Greenblatt Karl-Heinz Muller, Belinda Anne Ventham Juan-Carlos Fernandez, Thor Olaf Stensgaard Pretoria Lordu Kimberley, Pretoria Leydisi Kimberley Yargıç Nigel Warmsly Kimberley Robert Henry Noonan ve Felix James Bennett'i 19 Aralık 1972 sabahı veya civarında öldürdüğünüz için.
Felicidade...
Felicity?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]