Translate.vc / Portuguese → Turkish / Fille
Fille translate Turkish
42 parallel translation
Alguém está a brincar ao jogo das cadeiras com um elefante.
Üst katta birisi, bir fille müzik yapıyor gibi.
Bem, você não está a falar com um elefante agora, Sr. Jones.
Şey, şu anda bir fille konuşmuyorsun, Bay Jones.
Muitos elefantes.
Pek çok fille.
"Amante, concubina, fille de joie." Isso não somos.
"Metres, kapatma, fille de joie." Bunlar değiliz.
Baldrick, quero que pegues nisto e compres um peru tão grande, que parece que a mãe levou uma "trancada" de uma carroça.
Baldrick, bunu alıp dışarı çıkmanı istiyorum, öyle büyük bir hindi al ki hindinin annesi, fille çiftleşmiş sanasın.
"O que faria a um elefante com três tomates?"
"3 taşağı olan bir fille ne yapardınız?"
A Anne é a filha da Madame Giselle?
- Est-ce que Anne est la fille de Madame Giselle? ( Anne, Madame Giselle'in kızı mı? )
Era a sua filha ilegítima.
C'était sa fille illégitime. ( Gayrimeşru kızıydı. )
É como voar com um elefante morto às costas.
Sırtımızda ölü bir fille uçuyormuşuz gibi.
E há um caso de uma elefanta que fugiu do seu jardim zoológico.
Hayvanat bahçenizden kaçan fille ilgili bir dava var.
O que era aquela coisa toda com o elefante no meio?
Ortalardaki o fille ilgili şeyler neydi öyle?
- Ou um elefante.
- Ya da bir fille.
Não encontraste a fille de joi?
Demek aradığınız fahişeyi bulamadınız?
Por não ser considerado próprio num ajeune fille à marier, e de momento eu ser uma jeune fille à marier,
Çünkü evlenecek bir genç kızda böyle şeyler hoş karşılanmaz. İçinde bulunduğumuz anda ben evlenecek bir genç kızım.
O Príncipe pediu-a em casamento.
Prens yüzlerce at ve fille geri dönüp prensesi götürecek. Prens ona evlenme teklif etmiş.
Não acredito que eu esteja a foder um elefante púrpura.
Mor bir fille seviştiğime inanamıyorum.
E pensámos que se tu conhecesses o elefante, talvez pudesses ultrapassar o medo. Obrigada.
Ve eğer fille bir araya gelirsen, eğer onu tanırsan, belki üstesinden gelirsin... korkunun.
Ele pode falar com um elefante?
Fille konuşabiliyor mu?
E que há sobre o tailandês com um lenço vermelho e um elefante bebé?
- Affedersiniz yavru bir fille dolaşan Taylandlı çocuğa ne oldu?
Ou a comer piza e a andar nos elefantes?
Pizza alıp, fille gezdireceğini?
Agora para meu entretenimento, deixa o macaco lutar com o elefante.
Beni eğlendirmek için, fille maymunu savaştırın.
Gabrielle, ma petite fille! ( minha linda )
Gabrielle, seni görmek ne güzel!
"La fille de joie" é bela, ali na esquina de baixo.
Sokağın köşesindeki aşüfte çok güzel
Eu gostava daquele perfume Belle Fille.
Ummm... Belle Fille denen parfümü beğeniyorum.
- Belle Fille.
- Belle Fille.
Belle Fille.
Belle Fille.
- Sim, Belle Fille.
- Evet, Belle Fille.
Quando se trata de trabalhar com um elefante, o charme é a última coisa que se pede...
Şey, Cornell. Fille çalışmaya gelince, ihtiyacın olan en son şey cazibe.
Primeiro de tudo, não se pode fazer nada sem um Bullhook. ( Bastão com bico de aço )
Hepsinden önce,... sopan yoksa eğer, bir fille hiçbir şey yapamazsın, değil mi?
O teu pai dormiu com uma elefanta?
- Baban fille mi yattı?
Talvez... não sei... uma conversa a respeito de um elefante?
Ne bileyim, belki bir fille ilgili?
Ele quer que ele o tome com o Bispo.
Fille beraber almasını istiyor.
Invasão de propriedade vestida como palhaço do circo. O que planeava ela fazer com o elefante bebé?
Yavru fille ne yapmayı planlıyordu?
Prefiro "escort" ou "acompanhante de luxo".
Ben daha çok "eskort" veya "fille de joie" diye sesleniyorum.
Útil, se encontrar um elefante a cair.
Serbest düşen bir fille karşılaşırsanız oldukça kullanışlı.
E o Sensoth disse "Com um elefante não consigo".
Sensoth da "Bir fille olmaz." dedi.
Todos devíamos conhecer um amor assim, não necessariamente de um elefante.
Umarım hepimiz bir gün böyle bir sevgiyi tadarız, illa bir fille olmasa da olur.
Contentamo-nos com o pinguim porque achamos que não temos hipóteses com o elefante.
Fille bir şansımız olmadığını düşünüp penguenle yetinmeyi bildik.
Filha de párias
- # Fille des Parias
Fiz algumas análises à chuva enquanto esperava pelos resultados desse... sangue de elefante que trouxeste.
Getirdiğiniz fille alakalı testlerin sonucunu beklerken yağmurla alakalı testler yaptım.
Se houvesse algo de especial no elefante, eu poderia atribuir aquela transferência de mutação a isso, mas... isto não é sobre o elefante.
Eğer bu fille alakalı özel bir şeyler olsaydı o mutasyon transferini ona atfedebilirdim ama bu... Bu fille alakalı değil.
Jolie fille!
Genç kızımız!