Translate.vc / Portuguese → Turkish / Finito
Finito translate Turkish
103 parallel translation
Finito.
Bitti.
Finito.
Andiam'a casa.
- Finito!
- İşte bitti!
Acabou. Finito.
Finito.
Micro-laser finito.
Sınırlı mikrolazer.
Sem aviso prévio. Finito.
Uyarı yok, kapanış.
Tu ficas desempregado e voltas para Barcelona.
Finito. Sen, işten çıkmak. Barselona'ya dönmek.
- Finito.
- İşte bitti.
Discutindo a estrutura do cosmos em larga escala, os astrónomos por vezes dizem que o espaço é curvo, ou que o universo é finito mas ilimitado.
Kozmosun geniş ölçekli yapısı sözkonusu olduğunda astronomlar uzayın eğik olduğunu iddia ederler ya da evrenin sınırlı fakat dinamik olduğunu.
O universo pode ser ambos, finito e ilimitado.
Hem sınırlı hem de dinamik bir büyüme içinde olabilir.
Acabou-se, finito!
Öldü, bitti!
Acabou-se.
Finito, maestro.
Não há mais. "Finito".
Bitti.
Falhou. Por completo.
Finito.
Finito.
Finito.
Como te hei-de dizer isto de forma delicada... Achas que acabou. Finito.
Bunu nazikçe nasıl söyleyebilirim?
Finito!
Bitti!
Acabou-se, finito!
- Gider, finito... dışarı!
Finito, chega de favores.
Yani bitti. Artık iyilik yok.
Estou fora, para mim, acabou, esta é a última vez.
Bırakıyorum. Finito. Son parti.
Completamente finito.
Tamamen sona erdi.
Finito. Tudo o resto era censurável.
Başka türlü davranmak vicdansızlık olur.
A Manticore não existe.
- Manticore gitti. Finito.
Então o universo... Pode ser... Finito e desmontável
Kısacası evrenin... sonu olabilir.
O mundo, finito... terrivelmente...
Dünya, fanî berbat bir şey bu...
Terminámos, amigo. Finito.
Yaptık ahbap biz sonuz.
Finito, acabou-se.
Finito...
Não, está finito ; tragam-me o meu béu-béu e adeus.
Bitti artık. Köpeğimi getirin, köpeğimi getirin. Elveda.
Hilbert mostrou que, embora exista uma infinidade de equações, existem maneiras de as separar, de modo a que sejam construídas por um conjunto finito de elementos.
Hilbert gösterdi ki ; sonsuz sayıda denklem olmasına rağmen, onları tıpkı apartman blokları gibi sonsuz olmayan diziler halinde bölmenin yolları vardı.
A característica mais notável da demonstração de Hilbert foi o facto de ele não ter conseguido construir este conjunto finito, provou apenas que tem de existir.
Hilbert'in kanıtındaki asıl şaşırtıcı şey ise sonu olan dizileri yaratamamasıdır.
Ela está... finito!
İşte bitti.
General, os seus soldados... finito.
General, askerleriniz işleri bitti.
Está tudo acabado. "Finito" O Dexter, está acabado.
Her şey bitti. Dexter cezalandırılacak.
Duas semanas e'finito'.
İki hafta kaldı ve sonra finito.
Estás safo. Acabou-se.
Kancanın dışındasın.Finito.
Número de suspeitos finito.
Sınırlı sayıda şüpheli.
Finito, no más, notícia de ontem, entendido?
Finito, no más, dünün haberi, anladın mı?
Foi o suficiente.
Finito. Yeter artık.
É o princípio do fim. Acabou, entendes, o fim. Adeus, adeus.
Sonun başlangıcı, finito, kaput, son!
Muitas pessoas definem-se a si próprias através deste corpo finito, mas não é um corpo finito.
Çoğu insan kendini bu sınırlı beden olarak tanımlar fakat siz bu sınırlı beden değilsiniz!
Falando oralmente, usando um pré-arranjado e finito número de palavras, é tão arcaico.
Sözlü olarak konuşma, önceden ayarlanmış ve sınırlı sayıda kelimeyle, bu öyle modası geçmiş.
O cérebro do homem normal consegue armazenar apenas um número finito de imagens de mamas ou "mpegs".
Ortalama bir erkek beyni, sadece sınırlı sayıda göğüs görüntüsünü ya da sutyeni depolayabilir.
Uma bomba tem um impacto finito... é só um "embrulho".
Bir bombanın sınırlı etkisi olur. Sonuçta küçük bir pakettir.
Um Universo finito, sem mistérios...
Sınırlı, gizemleri olmayan bir evren...
E grande parte dessa prova trata dos problemas do finito e do infinito e dos paradoxos que o trabalho de Cantor levantou.
Ve kanıtın geniş bir bölümü sonlu ve sonsuz ile Cantor'un çalışmalarıyla ortaya atılan paradokslar etrafında dolaşır.
Nosso conhecimento, o que é possível conhecer desse mundo de idéias, só pode ser incompleto e finito, porque nós somos incompletos e finitos.
Bilgimiz, bu fikirler dünyasıyla ilgili muhtemel bilgimiz... sadece eksik ve sonlu olabilir, çünkü biz eksik ve sonluyuz.
Finito, chefe!
Tamamdır patron.
A sua alcunha é El Finito.
Lakabı "El Finito".
Eu queria ser o El Finito.
- "El Finito" olmak istiyorum.
Mas eu ainda estou no fundo, quero casar, ter uma casa grande, só quero encontrar um idiota de um milionário.
- Dipte iken kendimi kurtarmaya bakacağım. Finito, Veronica. Evlenmek istiyorum, kocaman bir evim olsun istiyorum.
É o fim.
Finito.