Translate.vc / Portuguese → Turkish / Flambé
Flambé translate Turkish
41 parallel translation
- Comes bananas flambé.
Muzlu pasta mı yiyorsun?
todas as miudezas... cortadas finas... fazer um molho com cubos de cebola, tomilho, etc... com conhaque flambé, cogumelos e pão frito aos quadrados.
Güzelce parçalanır ve doğranmış soğan kekik gibi karışımlarla bir sos hazırlanır sıcak konyak, mantar ve kızarmış ekmek parçaları da buna eklenir.
São brócolos flambé.
Brokoli flambé yapıyordum.
Recomendo a barriga de porco... marinada com tripas aos cubos... ou costeletas de porco assadas com testículos flambé.
Domuz karnını öneririm, küp küp kesilmiş sakatat ya da kıkırdak soslu alevli domuz yumurtasıyla servis.
Lagosta bisque, lagosta thermidor, lagosta flambé,... lagosta com queijo e arroz.
Istakoz çorbası, ıstakoz yahnisi, ıstakoz flambe peynirli ve pilavlı ıstakoz.
Que enfiasse um espeto no cu e o fizesse flambé.
Kıçına bir şiş sokup kendini flambe etmesini söyledim.
O terrorista do flambé.
Flambe teröristi.
Fido flambé como prato principal.
Karabaş flambe güzel bir ana yemek.
Sobremesas e "flambé"
Turta ve alevli puding...
Quem quer flambé?
— Kim flambé istemişti?
Espera até provares este flambé.
Evet, tadına bir varınca anlayacaksın. Sana söylüyorum...
"Chateaubriand flambé"...
Şato briyan,...
Como dizes "quente" em francês?
Fransızca "istim üstünde" nasıl denir? Flambé!
Flambé!
Luke flambé.
O Luke está flambé. Fergie apanha Luke, que finta Junk outra vez.
Fergie Luke'u görüyor, Luke yine Junk'a feyk atıyor.
Flambé!
Ateşli tatlı.
Flambé?
Ateşli tatlı.
O Epsilon faz umas cerejas flambé deliciosas.
Epsilon gerçekten çok lezzetli vişneli tart yapar.
Apresento-vos o Tennessee flambé.
Size Tennessee Flambe ikram edeceğiz.
Poucas pessoas sabem que o Tennessee flambé foi inventado por...
Herkes Tennessee Flambe'nin nerede icat edildiğini pek bil...
Não há preliminares melhores do que um flambé.
Alevli ocak gösterisi gibisi yok.
Nem posso pisar em solo consagrado. Eu iria incendiar-me como um flambé super molhado.
Kutsal bir yere girersem alev alırım.
Faz um flambé e acompanha com um cálice de Cherry. Depois corta-lhes os outros membros e congela-os para consumo posterior.
Adamın kolunu bacağını kesip tekrar yemek üzere dondurucuya koymadan önce penisi alevde pişirip güzel bir Sherry şarabıyla yer.
Acho que uma boa história com um pénis flambé, até pode passar num canal infantil. Num sítio qualquer. Eu trato disso.
Ama çocuk kanallarına verilebilecek iyi bir kızarmış penis hikayesi düşünüyorum.
Devia ser flambé, mas não querem perturbar os discursos.
Harika bir şey, ama muhtemelen... -... konuşmayı bozmak istemeyecekler.
Não, tens de comer estes crepes logo que estejam flambé.
Ama bu krepleri flambe ettikten hemen sonra yemek lazım.
Só espero não atrasar o flambé da sobremesa.
Sadece vişneli pastayı kaçırmak istemiyorum.
A maneira como o álcool pegou fogo parecia uma banana flambé.
İçkiler, tıpkı meyve tabağındaki muz gibi alev aldı.
Flambé.
Flambé.
Estás bem? Flambé.
Flambé.
Uma espécie de flambé, não era?
- Flambe gibi bir şeydi, değil mi?
Flambé de Ass-Blast.
Ass Blast flambé.
Smurbagas flambées.
Şirin Flambe oldular.
Torta e pudim en flambé
Sütlaç ve pay ateşte
Olá, sou a Julia Child e trago sugestões para fazer crepes suzette... aquela maravilhosa sobremesa flamejada que se confecciona à mesa.
Merhaba, ben Julia Child, size krep süzet hakkında... sofrada hazırlanan bu nefis flambe tatlı hakkında bir ipucu vereceğim.
Precisam de um bonito flamejador.
İyi bir flambe düzeneğiniz olmalı.
Flambeada, claro.
Flambe tabii.
- Morangos flambados, senhor?
Ahududulu flambe ister misiniz efendim? - Teşekkür ederim.
É um tipo de "flambe".
Bir tür alevli yemek.
A minha torta de maça tornou-se num flambe de maça.
Elmalı turtam elmalı flambe oldu.