Translate.vc / Portuguese → Turkish / Fores
Fores translate Turkish
5,245 parallel translation
Não sei o que queres ou o que o meu irmão fez, mas se fores mesmo esperto, sugiro que dês meia volta e corras de volta para o recrutamento do exército que te cuspiu de lá para fora em primeiro lugar.
Ne istiyorsun veya kardeşim ne yaptı bilmiyorum ama eğer aklın var hemen kaçar ve orduya yazılıp ilk fırsatta seni ülkeden göndermelerini isterdin.
Mas, se fores, talvez nunca vás saber o segredo do teu irmão.
Ama gidersen, kardeşinin sırrını asla öğrenemeyebilirsin.
Se te fores embora agora, não te atrevas a voltar.
Şimdi gidersen, bir daha geri dönme.
Se não fores fazer nada, queres vir até cá?
- Ama işin yoksa bana gelmek ister misin?
Se fores lançar pedras gigantes, podes fazer isso lá fora.
Dev kayalar bükecekseniz, bunu dışarıda yapabilirsiniz.
Eu vou pôr a minha foto mesmo por cima do volante para que não te esqueças de mim sabes, quando fores parceira do Chout.
Fotoğrafımı tam direksiyonun üstüne koyacağım böylece beni unutmazsın. Chout'un ne zaman ortağın olacağını biliyor musun?
E mesmo quando fores rei, as comunicações são feitas por mim.
Kral olsan bile, duyuru benim işim canım.
E se fores valente, podes experimentar algum Kimchi.
- Evet, lütfen. Kendine güveniyorsan biraz kimchi den de deneyebilirsin.
Se fores apanhada a espiolhar o cérebro do Jedikiah, de certeza que não voltarás.
Jedikiah'ın beyninde gizlice aranırken yakalanırsan kesinlikle dönemezsin.
E preciso de contar ao meu pai sobre nós, portanto, se não fores na quinta-feira ao jantar com o meu pai, penso que estará na altura
Hem ilişkimizi babamdan saklamak istemiyorum, o yüzden perşembe günü babamla yemeğe gelmezsen bizim için bir süre
Se não fores agora, terá sido tudo em vão.
Şimdi gitmezsen her şey boşuna olacak.
Porque é para aí que vais parar se fores embora dessa forma.
Çünkü burayı terk edersen gideceğin yer orası olacak.
Da próxima vez que lá fores, podes perguntar à Kim?
Bir dahaki sefer kampa gittiğinde Kim'e sorar mısın?
Tudo, então, tira o casaco, quando fores "bater uma", está bem?
Her şeyi derken otuz bir falan çekmeden önce ceketini çıkar, tamam mı?
Uns dizem que ele é parte da população da Floresta Apalache, e outros que é um confederado a tentar uma 2ª Guerra Civil, para colocar irmão contra irmão, mas, há uma coisa com que todos eles concordam é que se fores a um quarto de banho escuro, e cantares "Eu odeio o Homem da Montanha" três vezes, ele aparece e mata-te, da próxima vez que ouvires Lynyrd Skynyrd, no rádio.
Bazıları taşra Appalachia'dan olduğunu bazıları da kardeşi kardeşe düşürüp iç savaş başlatmaya çalışan bir müttefik karşıtı olduğunu söylüyor ama anlaştıkları tek konu karanlık bir banyoya girip 3 kez "Dağ Adamından nefret ediyorum" dersen çıkagelip Lynyrd Skynyrd'ı radyoda ilk duyuşunda seni öldüreceği.
- E se fores apanhada?
- Peki ya yakalanırsan?
Mas e se fores um fantasma mau?
Ya kötü bir hayalet olsaydın?
Vou dizer-te... um dia, quando houver uma fogueira e já não fores polícia, conto-te.
Bak ne diyeceğim. Bazen ortalık çok alevlendiğinde uzun süre polis kalamazsın.
Se não fores honesto comigo, não posso proteger-te.
Benimle zıtlaşırsan, seni koruyamam.
O aleijado do Riesen não vai ser um problema por muito tempo. e fores nomeado Governador da cidade,
Sen şehri yönetmeye başladıktan sonra kötürüm Riesen bizim için daha fazla engel teşkil etmeyecek.
Mas... se fores melhor que Ozzo, ainda podes conseguir favores do Ferrante.
Ama Ozzo'nun hakkından gelirsen Ferrante'nin gözüne girebilirsin.
- Se não fores para a 95...
- Şimdi kıçını kaldırıp 95. merkeze gitmezsen... - O da kim?
Se não fores, eles vão apanhar-te e matar-te, e isso é algo que eu não consigo suportar.
Eğer gitmezsen seni yakalayacaklar ve öldürecekler. Ve işte ben bunu atlatamam.
Mas se fores apanhada, vais levar um tiro.
Ama eğer yakalanırsan vurulursun.
Se não fores nomeada a sucessora da Rainha inglesa, o meu pai poderá controlar as perdas, matar-te, e ficar com a Escócia para usar como palco para invadir a Inglaterra.
Eğer sıradaki İngiltere kraliçeliğine adını yazdırmazsan, babam iyice rezil olmadan, seni öldürür ve İngiltereyi istila etmek için İskoçyayı kullanır.
E, se não fores capaz, não te pressionarei.
ve bunu yapamazsan baskı yapamam.
Não quero estar presente quando fores forçado a escolher entre nós.
Ama onlar ve ben arasında seçim yapman gerektiğinde orada olmak istemiyorum.
E, se fores sucata, sabes o que acontecerá à Deunan.
Ve sen hurda olursan Deunan'a ne olacağını biliyorsun.
Um dia, quando fores governador desta grande terra, um homem de poder e um modelo de virtude, respeitado e temido em igual medida, vais pensar neste dia.
Bir gün, bu muhteşem toprakların yöneticisi olduğunda güçlü bir adam ve fazilet timsali eşit ölçüde saygın ve korkulan biri olduğunda geriye doğru bu günün izini süreceksin...
Se fores mordido pelo ferrão, não hesitarei em retribuir o favor.
Sana da bulaşırsa, az önce yaptığını ben de sana seve seve yaparım.
Não pai, eles só te param se não fores rápido.
Hayır baba, hız yapmadığında kenara çekiyorlar zaten.
Se fores apanhado a traficar AMD, vais apanhar prisão perpétua.
Kitle imha silahı satarken yakalanırsan müebbet yatarsın, değil mi?
Se fores até ela outra vez, ela vai ficar assustada. Ela não quer ficar com o VX mais do que o necessário.
VX gazını mümkün olduğu kadar çabuk elinden çıkarmak isteyecektir.
Bem, seja lá o que tu fores fazer, não comeces nenhum incêndio.
Yapacağınız her neyse yangın çıkarmayın.
Se não fores um imbecil, esta companhia acaba.
- Göt herif olmazsan şirket ölür.
Seja lá o que fores atirar na minha cabeça, não atires.
Kafama ne bok dökeceksen defol.
Quem vai tomar conta dele, se fores preso?
- Çevrilmemiş altyazı -
Pois, mas não foges da prisão se fores inocente.
Evet, ama suçsuzsan hapisten kaçmasın. Hadi ama, Cat.
E se essa pessoa fores tu, tudo bem.
Eğer bu kişi sen olursan çok iyi.
- Mas se não fores...
- Ama olmazsan...
E se fores tu, Russell?
Ya o sensen Russell?
Da próxima vez que fores a Londres...
Londra'ya sonraki gidişinde...
A sério? Quando fores a Filadélfia talvez possas dizer-lhe que tem mais do que um cão à espera dela.
Şey, belki Philly'e gittiğinde ona evinde köpeği dışında... da bekleyenleri olduğunu söyleyebilirsin.
Não sei se estás consciente, podes ir pelo ar num segundo com intenção ou não, e se fores, não vais só um pouco, vais muito, e outra coisa, vai doer.
Farkında bile olmadan kendini havaya uçabilirsin. Üstelik havaya uçmakla da kalmazsın öyle bir yere çakılırsın ki, çok fena acıtır.
E se te fores enfrentar com o tipo que acusaste na TV, isso irá ser como que uma luta por comida sem leis com irreversíveis, irremediáveis consequências.
Suçladığın adamla televizyonda karşılaşırsan geri alınamaz ve telafi edilemez sonuçları olan kanunsuz bir kavgaya gireceksin.
Bem, sejas lá quem fores, é bom que atires para matar.
Peki her kimsen vurup, öldürsen iyi olur.
Polly, se fores lá e te passares e ela se passar e chamar a Polícia, nunca mais te deixarão aproximar dele e o rapaz vai ficar assustado.
Polly, oraya gidersen sinirleneceksin, ve o da sinirlenip, polisi çağıracak. Böyle olursa seni yanına yaklaştırmazlar, ve çocuk da korkmuş olacak.
Bom... Aproveita-se de ti se fores simpática.
Pekala hoşuna giderse tadını çıkar.
Mas serei reintegrada, assim que fores absolvido.
Ama... sen aklanır aklanmaz ben işime geri dönmüş olacağım.
Agora que as gémeas foram se fores também, quer dizer, não vai sobrar grande espectáculo.
İkizler gitti, sen de gidersen gösteride sergileyecek fazla şeyimiz kalmayacak.
Não preciso ir atrás de ti de cada vez que fores ao quarto de banho, ou vai ser preciso?
İhtiyacını gidermen gereken her seferde seni tuvalete kadar takip etmem gerekmeyecek, değil mi?