English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Franken

Franken translate Turkish

70 parallel translation
Não devias estar puxando a espada do corpo do Al Franken?
Al Franken ya da adı her neyse ondan kılıcı çekip çıkarman?
Com os nossos preços competitivos em cirurgia cosmética, mudamos esse "Frankenstein" que vê todas as manhãs ao espelho num "Franken-fine".
Kendi mekanımızdaki kozmetik cerrahimiz, aynadaki Frankenstein'ınızı bir Franken-güzelliğe çevirebilir.
Merda, quem é o teu advogado?
Avukatın kim senin? Franken Berry'mi?
Vocês entram depois do Al Franken. Nessa altura, os guardas já quase não têm balas.
Al Franken'dan sonrasınız, nöbetçiler mermilerinin çoğunu harcadığı zaman.
E também, o escritor de sucesso, Al Franken.
Elton John birazdan bizimle birlikte olacak. Çok satanlar listesinin müdavimi Al Franken de keza öyle.
- O engraçado Al Franken virá.
- Komik adam Al Franken uğrayacak. - Katie!
Os meus "Franken Berries" não!
Ne? Hayır. Böğürtlenli kurabiyeler olmaz.
O Franken ofereceu-me um trabalho. Boa ideia.
Franken bana iş teklifinde bulundu.
Sim, mande-o entrar.
Franken, Evet, bağlayın.
O Franken espera por eles, mata-os e depois rouba-os.
Franken insanları bekliyor, öldürüp sonra soyuyor.
Não, se o matar-mos, 20 a 30 reféns serão fuzilados.
- Evet, o alçağı durdurmalıyız. Kesinlikle olmaz. Franken'ı vurursak, 20-30 rehineyi öldürürker.
Então foi por isso que aconteceu aquela discussão entre o Franken e o Müntze.
İşe yarayabilir. Anladım. Demek onun için Müntze ve Franken öğlen kavga ettiler.
O Franken saberá.
Onu kaçırsak?
Ele mandaria matar alguém.
Franken hemen anlar.
Através do microfone que colocámos no Franken.
Bunu nerden biliyorsun? Duydum, aptallar. Franken'ın odasına yerleştirdiğimiz mikrofondan.
E assim que ela começa a trabalhar cá, o melhor agente secreto do Franken é morto.
Ve bizimle çalışmaya başladığı anda Franken'ın en iyi casusu öldürülüyor.
As minhas desculpas, Franken.
Affedersin, Franken.
As famílias dos pobres tipos que o Franken torturou, virão cá.
Franken'ın işkence ettiği zavallıların aileleri gelebilir.
Querido Kuipers, tenente Kuipers, adeus a todos.
Sevgili Kuipers, yüzbaşı Franken size hoşça kalın diyor.
O Franken nunca nos apanhará vivos.
Franken bizi asla canlı yakalayamaz.
Tenente Franken.
Yüzbaşı Franken.
Pensei que o Franken vos tinha matado.
Franken'ın sizi öldürdüğünü sanmıştım.
O Franken?
Franken?
- O Franken tentou fugir com isto.
- Franken bunlarla kaçmaya çalışıyordu.
O canalha do Franken, tentou fazer-te passar por cúmplice, não foi?
Alçak Franken, seni suç ortağı yapmaya çalıştı, değil mi?
Depois ele ligou ao Franken e entregou-os.
Sonra Franken'ı arayıp, haberdar etmiş.
O Franken enviou o Van Gein e dois dias depois eles foram mortos.
Franken, Van Gein'e haber etti ve iki gün sonra öldürüldüler.
G. Franken.
G. Franken.
Ouviste o programa do Al Franken na rádio, esta semana?
Hey bu sabah ki radyo programını dinledin mi?
Está na hora de a Franken-Rachel sentir um pouco da tua dor.
Franken-Rachel'ın da senin hissettiğin kalp ağrısından hissetmesinin zamanı geldi.
Os amigos do golfe, os colegas da tropa, vários membros da família impossíveis de empregar e os cães de caça.
Al Franken'in imza günü gibi... golf arkadaşları, ordudan kankaları çeşitli işsiz aile üyeleri ve av köpekleri.
Tem de ser Frankenberry. Era o que comia naquela época.
Franken Berry olmalı, o zamanlar bunu yerdim.
Franken Berry lig ou.
Franken Berry aradı.
Na verdade, eu estive a ler as anotações do Floca e... e acho que consigo voltar a pôr a tua cabeça nesse Franken-corpo.
Gerçekte ben Dekan Floca, ın o boktan notlarıyla ilgileniyorum. Ve ben, dürüstçe benim, bu Franken vücuda senin başını tekrar bağlayabileceğimden eminim.
Esta noite, acabaste de matar a Procuradora Franken.
Bugün, sen Savcı Francken'i öldüreceksin.
O Rocky e a Amy estão a bater o recorde do verão mais divertido de sempre e eu estou presa ao Franken-gritador.
Rocky ve Amy gelmiş geçmiş en eğlenceli yaz tatili rekorunu kırıyorlar, bense burada Frankençığlıkatan'la kaldım.
O que diabos vocês Franken-fodas fazem aqui?
- Ne haltlar çeviriyordunuz lan burada?
Estás a ver? Chamo-lhes "Frankendedos".
Onlara Franken parmak diyorum.
- Franken-tipo, tens uma mãe que ganhou o prémio Nobel.
Frankendude, senin Nobel ödüllü annen var bir kere.
- É "Frankensteen".
- Franken-schteen.
Volta para Washington, ó Franken-estúpido!
Washington'a geri dön, Frankenstein bozuntusu! Güzel.
Franken.
Franken.
Com um tipo como o Franken?
Franken gibi bir adamla mı?
Franken.
Dikkat et, damlıyorsun.
- E se matássemos o Franken? - Sim, parem esse anormal.
- Ya Franken'ı öldürsek?
Se não matarmos o Franken 20 a 30 Judeus serão mortos.
Franken'ı vurmazsak, 20-30 yahudi ölecek.
O Franken não será morto.
Franken öldürülmeyecek.
Se ele desaparecer, o Franken vai pensar que ele fugiu apenas.
Eğer yok olursa, Franken kaçtığını sanacak.
Ficas em silêncio e eu entrego-te ao Franken amanhã, ou contas-me tudo agora. Escolhe :
İki seçeneğin var.
Você e o Franken.
Sen ve Franken.
Ele fez um acordo com o Franken.
Franken ile bir anlaşma yaptı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]