Translate.vc / Portuguese → Turkish / França
França translate Turkish
6,254 parallel translation
A exposição de caça da França.
Fransa atıcılık sergisi.
Fomos vizinhos no sul da França.
Biz Fransa'nın Güneyinde komşuyduk.
Quando a afeição finalmente chegar à próxima geração sem cabelos azuis, comprarei um chalé em França.
Kitabın etkisi geçtiğinde gelecek neslin mavi saçı olmayacak ve kendime Fransa'da bir şato alacağım.
França.
Fransa.
Japão, Austrália, Polónia, França.
Japonya, Avustralya, Polonya, Fransa.
Eu passei um ano em França.
Fransa'da 1 sene geçirdim.
Tu cresceste em França?
Fransa'da mı büyüdün?
FRANÇA ATUALMENTE
FRANSA GÜNÜMÜZ
A falsa Tartaruga disse : "Nenhum peixe dotado de bom senso vai a algum lado sem ajuda de um golfinho." FRANÇA, ATUALMENTE
Yalancı Kaplumbağa şöyle dedi, "Hiçbir akıllı balık, yunussuz bir yere gitmez."
- EPISÓDIO 4 "Gone Fishing" FRANÇA, 2006
Çeviri : sburcvrne İyi seyirler
- O escritório dele em França?
Fransa'daki ofisi.
Nós vamos de férias. - Para o sul de França.
- Biz de tatile gidiyoruz, Güney Fransa'ya.
Olha, em França chegámos à praia logo a seguir ao dia D.
Fransa'da D-Day'den hemen sonra sahile saldırmıştık.
Comecei esta guerra a matar alemães em África, na França e depois na Bélgica.
Bu savaşa Almanları Afrika'da öldürerek başladım sonra Fransa, sonra Belçika.
FRANÇA, 2006 Não sei o que espera que eu faça.
Benden ne yapmamı beklediğinizi bilmiyorum.
- A França contra o Brasil?
- Ne? - Fransa'ya karşı Brezilya.
Em plena França. "
Kahrol Fransa. "
Lembra-se daquele miúdo inglês que desapareceu em França?
Fransa'da kaybolan İngiliz çocuğunu hatırlıyor musunuz?
FRANÇA, 2009 Ainda não percebi o que te prende às abelhas.
Arıları postayla gönderdiklerine cidden hala inanamıyorum.
Foi há muito tempo, em França.
Fransa'da, uzun bir zaman önceydi.
Não só para a França.
Sadece Fransa için değil.
Juntos, controlais vastas regiões da França.
Birlikte, Fransa'nın uçsuz bucaksız bölgelerini kontrol edeceksiniz.
Ia casar-se com uma arquiduquesa, ganhar uma das melhores regiões de cultivo da França...
Fransa'nın en güzel tarım alanlarını elde edebilmek adına bir arşidüşes ile evlenecekti.
Mantive o Henrique a flutuar muito depois das suas guerras terem endividado a França.
Henry'nin ; uzun savaşlarından sonra Fransa'yı borç batağına saplamasından kurtardım.
Mas acredito que a França deveria ser governada por vós, não por dinheiro sujo de Roma.
Ben Fransa'yı sizin yönetmeniz gerektiğine inanıyorum. Roma'nın kanlı parasının değil.
Acabastes de perder a França para vós e para o vosso Rei.
Sen ve kralın Fransa'yı kaybettiniz.
Deves à França e aos seus súbditos um governo justo.
Fransa'ya ve tebaana adil yönetimi borçlusun.
Tu és Francisco II, Rei da França.
Sen 2. Francis, Fransa Kralı.
A França morre à fome, e, certamente, todos temos o dever de ajudar a acabar com o sofrimento.
Fransa kıtlık içinde ve hepimiz, bunu sona erdirmek için çalışıyoruz.
Sei que tem havido más relações entre a Alemanha Protestante e a França Católica.
Biliyorum ki, Protestan Almanya ile Katolik Fransa arasında bir anlaşmazlık vardı.
A França está doente de fome.
France kıtlık yüzünden sıkıntı çekiyor.
Queríeis dar uma lição ao meu filho sobre quem detém o poder na França.
Evet. Oğluma, Fransa'da gücün kimde olduğu konusunda ders vermek istiyorsun
A França agradece-vos.
Fransa size müteşekkir.
O único acordo que poderia salvar a França da fome.
Fransayı bu kıtlıktan kurtaracak tek anlaşma,
Não esqueçais de que falais com o Rei da França.
Fransa kralı ile konuştuğunu unutma.
Velhos ódios entre a Alemanha Protestante e a França Católica.
Protestan Almanya ve Katolik Fransa arasındaki eski husumet yüzünden.
Sou um homem da França.
Ben bir Fransızım.
Trocámos a sua liberdade por grão que bem precisávamos, uma bênção para uma França esfomeada, e para a causa da tolerância religiosa.
Özgürlüklerini tahıllar takas ettik, Fransa için bulunmaz bir nimet. Din olarak da artık hoşgörülüyüz.
Essa criança fortalece a posição de Maria como uma Católica fértil, o que, por sua vez, fortalece a sua pretensão, a pretensão da França, ao trono.
Bu çocuk, Mary'nin pozisyonunu güçlendirecek ve böylece onun iddiası güçlenecek, France'ın tahtı güçlenecek.
Estais a alimentar o futuro Rei da França.
Geleceğin Fransa Kralını beleyeceksin.
Tenho de ser franca consigo, Sr. Cowgill.
Size karşı dürüst olacağım Bay Cowgill.
- Sê franca.
- Dürüstçe konuş.
- Posso ser franca?
- Açıkça konuşabilir miyim?
Sul de França, Bruxelas.
- Tamamen senin tercihine kalmış.
Lamento tê-lo feito perder o seu tempo, Sr. Dietrick, mas para ser franca, o seu filho pode já ter minado a boa disposição.
Zamanınızı aldığım için üzgünüm Bay Dietrick ama açık olmak gerekirse, oğlunuz biraz şımarık yetiştirilmiş olabilir.
Não tinha dinheiro para telefonar para França.
Fransa'yı arayacak kadar param yoktu.
Para ser franca, ouvi-vos a falar no telhado em Starling City naquela noite.
Aslında o gece Starling'de çatıda konuşurken duydum sizi.
Infelizmente, Menina Lange, a sua franca hostilidade está a tornar isso difícil para nós.
Ve maalesef Bayan Lange düşmanca tutumunuz bu işi hepimiz için zorlaştırıyor.
Que está na hora de uma conversa franca.
Taşları dökmenin vakti geldi.
Nem tributos, para ser franca.
Aslında hiçbir şey yok.
Parece-me encantador, para ser franca.
kulağa çok hoş geliyor aslında.