Translate.vc / Portuguese → Turkish / Freda
Freda translate Turkish
51 parallel translation
- Kassel, Freda Kassel.
- Kassel, Freda Kassel.
O marido da Freda Kassel é o Mr. Christopher.
Freda Kassel'in kocasï Bay Christopher.
Apresento-te a minha irmã Freda. - Estou tão feliz que tenhas vindo, porque eu compus uma pequena peça de música para ti. - Encantada.
Seni kız kardeşim Freda ile tanıştırmak isterim.
A Freda tinha 9 anos.
Freda 9 yaşındaydı.
Mas ela continua a ser a minha Freda.
O hala benim küçük Freda'm.
Para podermos voltar aqui pela Freda.
Freda için buraya gelebilmek için.
Eu tenho 285 dólares, senhor para a minha Freda.
285 dolarım var, bayım Freda'm için.
De que cor são os olhos da Freda?
Freda'nın gözleri ne renkti?
Será...? Será Freda?
Freda mı?
Freda?
Freda mı?
Freda.
Freda.
- Freda Knudsen.
- Freda Knudsen.
De certeza que não viu a minha Freda?
Freda'mı görmediğine emin misin?
Freda, Esmeralda, Ludmila?
Freda, Esmerelda, Ludmila?
Está no "Freda Freddie's".
Freda Freddie'de.
Freda freddie's DIS COTECA
f reda f reddie DİSKOTEK
- Olá, Freda. Querido, estás maravilhoso.
Hayatım, muhteşem görünüyorsun.
- Até a Freda já reparou.
- Freda bile fark etti.
Chama-se Freda Stanton.
- Evet. Freda Stanton.
Aguentaste muito, Freda.
Sen çok iyi dayandın, Freda.
Posso imaginar o que a Freda lhe esteve a contar.
Freda'nın size neler söylediğini tahmin edebiliyorum.
Pensei que a senhora estava a ajudar a Freda.
Yaşlı kadının Freda'ya yardım ettiğini düşünüyordum.
- Sabe, eu sei mais do que a Freda.
- Ben, Freda'dan daha çok şey biliyorum.
A seguir ao preâmbulo normal, a senhora deixa 2 mil libras em fundos de investimento à sua sobrinha, a senhora Freda Stanton, até esta ter 40 anos.
Her zamanki önsözünden sonra,... Bayan Pengelley, yeğeni Bayan Freda Stanton'a 40 yaşına gelene kadar vekalet edilecek iki bin sterlin bırakıyor.
Chamava-se Freda.
İsmi Freda'ydı.
Freda Moo Goo Gai Pan.
Freda Mu Gu Gai Pen.
Talvez chamada Joan ou Freda e que use casacos espessos e goste andar nas colinas.
Joan ya da Freda adında. Kısa ceketler giyen ve yürüyüş yapan biri.
- Frieda, a minha prima em 2º grau.
- Elbette. Kuzenim Freda.
Eu sei, querido. A Frieda diz que já se nasce assim.
Biliyorum canım, Freda der ki ; bu, doğduğunda var olan bir şeymiş.
A Freda do 1 D foi assaltada e ameaçada com uma arma.
1D deki Freda silahla tehdit edildi. Aman Tanrım!
Eu depois descubro-os lá, Freda.
Freda, orada sizi bulacağım.
Freda!
Freda!
Freda Payne CANTORA
Freda Payne ŞARKICI
Freda Payne CANTORA e chegou lá.
Freda Payne ŞARKICI ve istediği yere vardı.
Freda Payne CANTORA abriu mão de tanta coisa que perdeu a capacidade de apenas estar entre as pessoas normais.
Freda Payne ŞARKICI Öyle çok şeyden vazgeçti ki, sıradan insanların arasında dolaşma yetisini kaybetti.
A sobrinha, Freda Clay, foi acusada de envenenamento, mas não havia provas suficientes para processá-la.
Yeğeni Freda Clay onu zehirlemekle suçlanmıştı, fakat mahkemeye çıkarılması için yeterli kanıt yoktu.
A overdose de morfina acabou com ela e a sobrinha Freda disse que foi um equívoco.
Aşırı morfin onu öldürmüştü. Yeğeni, Freda, bir aksilik olduğunu söyledi.
Conhecia a Freda Clay?
Onu tanıyordunuz, değil mi, Freda Clay'i?
Compreende-se a atitude da Freda, acabar com o sofrimento de alguém.
Freda'nın nereden geldiğini, birini ıstıraptan kurtardığını anlayabilirsiniz.
Norah Sharples. Envenenada pela sobrinha, Freda Clay.
Norah Sharples - yeğeni, Freda Clay tarafından zehirlendi.
A Freda estava a mostrar-nos uma carta.
- Freda bize bir mektup gösterdi de.
- E a Freda?
- Peki ya sen Freda?
A Freda... não sei das quantas, roubou-nos o dinheiro.
Frieda mı ne adı her ne boksa, paramızı çaldı.
Se for menina, pensamos em Freda, Greta, Liesel...
Kız olursa, Freda, Greta, Liessel düşünüyoruz.
Ele é músico, tal como o Freda.
O bir müzisyen. Freda gibi.
- A Freda?
- Freda mı?
E o juíz é a Freda Dunlop.
Jüri başkanı ise Freda Dunlop.
Também eu, Freda.
- Ben de öyleyim Freda.