Translate.vc / Portuguese → Turkish / Fábrica
Fábrica translate Turkish
5,269 parallel translation
O laboratório, é na cave de uma fábrica de vestuário.
Labaratuvar Bir giysi fabrikasinin bodrum katinda.
Há uma fábrica fora da cidade.
Şehir dışında bir bitki var.
Poderia ter vindo daquela fábrica.
Yarı geldim olabilir.
Aquela fábrica, como todas por aqui, estão infectadas.
Bu bitki - çok buralarda gibi - bulaşmıştır.
Este é o registo dos camiões da fábrica de plástico das últimas duas semanas.
Bu plastik şirketin kamyon kayıttır son iki hafta boyunca.
Eu levei o meu camião até uma fábrica em Las Vegas.
Tamam mı? Ben Vegas tesisinde benim kamyon yüklenir.
Quem quer que seja, deve ter despejado o corpo da Ana Ortiz no barril na fábrica de plástico em Las Vegas.
Las Vegas plastik tesiste olduğunu kimse Ana Ortiz cesedi varil dökülüyor olmalıdır.
Deve se ter esbarrado com a Claire na fábrica e convidou-a de volta ao estúdio para um tipo de...
O, fabrikada tekrar Claire rastlamış olmalı ve bir tür olarak onun stüdyosunu sırtını davet -
Hanif tem uma fábrica de tijolos aqui em Kharegaon.
Hanif'in, Kharegaon'da bir tuğla fabrikası var.
Perto de Kharegaon numa fábrica de tijolos.
Kharegaon'daki tuğla fabrikasının yakınlarında.
A Rebecca falou de uma grande fábrica com uma chaminé.
Rebecca büyük bacası olan eski bir fabrikadan bahsetmiş.
Há uma fábrica frigorífica abandonada perto da 153.
153.sokakta terk edilmiş bir et fabrikası var.
E ele morre dias depois de negar uma licença à Sanderson Chemical para a construção de uma nova fábrica.
Sanderson Kimya'nın yeni tesisine ruhsat vermeyi reddettikten birkaç gün sonra da öldü.
Gostava de saber um pouco sobre a sua fábrica no estuário Chesapeake.
Chesapeake nehrindeki tesisiniz hakkında bilgi istiyorum.
Aqui está o que descobri sobre o nosso adversário. serviu a Marinha na Primeira Guerra. morreu numa fábrica incendiada na Holanda.
İşte rekabetimiz için bulduğum şey. Brian Jensen, 1899'da doğdu 1. Dünya savaşında donanmada görev yaptı.
Na fábrica de pneus tinham uns moldes grandes.
Tekerlek fabrikasında büyük kalıplar vardır böyle.
A fábrica foi fechada há anos e o edifício está abandonado.
Fabrika yıllardır kapalı ve bina terk edilmiş haldeymiş.
Este lugar é muito assustador para uma fábrica de biscoitos.
Burası bir kurabiye fabrikası için oldukça tüyler ürpertici.
Estação Fábrica, pronta para ir.
Tarım İstasyonu hazır.
Tentou impedir a construção de uma fábrica na reserva na Carolina do Norte.
Kuzey Carolina doğal yaşam sığınağı yakınında yapılan yeni bir elektrik santralini durdurmaya çalışıyormuş.
E antes disso vamos ao "Fábrica da Salsicha" que rezo para ser um sítio para comer o pequeno-almoço.
Ve ondan önce Sosis Fabrikasından bir ısırık alacağız, bir kahvaltı mekanı olmasını umduğum bir yer.
É sobre uma fábrica de pasta ou algo assim?
Film makarna fabrikası gibi bir yerde mi geçiyor?
O Ministério do Comércio convidou-os para montarem aqui uma fábrica!
Gelip santral kurmaları için Ticaret Bakanlığı onları özel olarak davet etti!
Recuperámos a amostra antes de ser analisada, e a fábrica está a tratar disso.
Analiz edilemeden önce örneği alıp fabrikanın icabına bakmayı başardık.
Os executivos estão a visitar a Fábrica Um com a Vice-Ministra da Defesa!
Yöneticiler şu anda Savunma Bakanı Yardımcısı'yla bir numaralı fabrikayı geziyorlar!
Era uma antiga fábrica de envelopes.
Eski bir zarf fabrikası olması lazımdı.
Eu aviso-te quando puderes entrar na fábrica.
Fabrikaya gireceğim zaman haber veririm.
Porque é que não te arranjo trabalho na Fábrica de Estar Sentado O Dia Todo A Usar Calças de Yoga?
Bütün Gün Oturup Yoga Donu Giyme Factory'de iş bulsam ya?
Basta caminhar pela fábrica durante 45 segundos.
Fabrika zemininin herhangi bir noktasında 45 saniye gezin yeter.
Não tinha cartão de acesso à fábrica.
Kata giriş iznim yoktu.
A Liber8 invade uma fábrica de químicos e nem sequer tenta esconder a identidade.
Liber8 üyeleri bir kimya tesisine giriyorlar ve kimliklerini gizleme gereği de duymuyorlar.
Esta fábrica faz principalmente produtos agrícolas.
Bu tesiste çoğunlukla tarımla ilgili ürünler üretiliyor.
Estava a verificar as minhas armadilhas perto da fábrica de produtos químicos.
Kimyasal fabrikasının oradaki tuzaklarımı kontrol ediyordum.
Então a arma veio de uma antiga fábrica de tabaco?
O zaman silah eski bir tütün fabrikasından mı geldi?
A fábrica está abandonada.
Fabrika terk edildi.
Estás a oferecer-me o teu Hospital, como se fosses o Willy Wonka a dar-me a Fábrica de Chocolate?
Bana hastaneyi mi teklif ediyorsun? Willy Wonka'ymışsın ve bana çikolata fabrikasını veriyormuşsun gibi.
Próximo item : Componentes da nossa fábrica estão a chegar em breve.
Sıradaki madde, faktoring firmalarından beklediğimizden az...
Disse que parece que trabalhamos numa fábrica subterrânea.
Yeraltındaki bir fabrikada çalışıyormuş gibi göründüğümüzü söyledi.
A Chevy é a fábrica. Esta é a loja.
Chevy fabrika, burası da mağaza.
Vou sair desta fábrica de morte.
Bu ölüm fabrikasından gidiyorum.
Andava a namorar com a tua mãe, não gosto de usar preservativos e assim que dei por isso tenho uma hipoteca, uma filha, e um trabalho da treta na fábrica de brinquedos.
Ve prezervatif takmayı sevmiyordum. Bu da beraberinde ; konut kredisi, çocuk ve oyuncak fabrikasındaki sefalet işi getirdi.
Pensei que gostavas de trabalhar na fábrica de brinquedos.
Oyuncak fabrikasında çalışmayı sevdiğini sanıyordum.
O Porco e o Sapo estavam a invadir uma fábrica química.
Pyg ve Toad da bir kimyasal madde üreten fabrikaya girmeye çalışıyordu.
Encontraste os mapas da fábrica de cimento?
- Çimento fabrikası haritalarını buldun mu?
Só que diz que a fábrica de cimento não se prolonga por debaixo da escola.
Çimento fabrikasının okulun altına kadar gelmediğini söylüyor.
Há alguma fabrica que produza plástico por aqui?
Buralarda herhangi, uh, plastik üretim?
Fabrica cerveja com a mãe.
Annesiyle beraber bira üretir.
Apenas uma empresa fabrica uma versão com as proporções exactas dos minerais que eu identifiquei e só vendem na Internet.
Sadece bir satıcı dediğim oranlarda mineral içeren sürümünü satıyor. Sadece internet üzerinden satış yapıyorlar.
Mas tendo em conta o conhecimento do Sr. Simon, ele só precisa de um esporo e um laboratório para fabricá-lo.
Ama Simon'un eğitimine bakarsak tek ihtiyacı, sporlamak ve işi büyütmek için bir laboratuvar.
Então a Liber8 descobriu como fabricá-las usando resíduo químico da Sonmanto?
Liber8, Sonmanto'nun atık kimyasalıyla bu silahı nasıl üreteceğini öğrendi öyle mi?
O barbeiro da cidade fabrica bombas?
- Kasaba berberi bomba da mı yapıyor?