Translate.vc / Portuguese → Turkish / Gideon
Gideon translate Turkish
1,504 parallel translation
Gideon... o que realmente quer de mim?
Gideon benden gerçekten ne istiyorsun?
Agora estamos finalmente conversando, Gideon.
İşte şimdi gerçek bir sohbetin içindeyiz, Gideon.
Não existe tal coisa, Gideon. Eles eram infiéis.
Masum diye bir şey yok, Bay Gideon.
Sou Jason Gideon do F.B.I., Dr. Reid, agente Morgan.
Ben FBI'dan Jason Gideon, bunlar da Dr. Reid ve ajan Morgan.
Devo ligar ao Gideon e dizer-lhe para não se preocupar com a avaliação?
Gideon'a değerlendirmeyle uğraşmasına gerek olmadığını söyleyelim mi?
Agente Gideon, certo?
Ajan Gideon değil mi?
Como se eu me importasse com a imprensa, Gideon.
Sanki basın da çok umrumda Gideon
Gideon.
Gideon.
Conta-me o que aconteceu na sexta-feira... depois que o agente Gideon ligou para si.
Bana Cuma günü Ajan Gideon seni aradıktan sonra olanları anlat.
Por volta das 19h15 recebi um bip solicitando a UAC No número 181 da Arthur Street. Apartamento do agente Gideon.
Saat 19 : 15 gibi birimimizin 181 Arthur Sokağı'na gitmesi söylendi.
Gideon é um suspeito e nós somos os colegas dele.
Gideon bir şüpheli, bizler de iş arkadaşlarıyız.
- No apartamento do Gideon.
- Gideon'un evinde.
Ela estava a espera do Gideon. É a casa dele.
Gideon'u bekliyordu, burası onun evi.
Ele veio em busca de Gideon e acabou por encontrar ela.
Buraya Gideon'u bulmaya geldi ama kadını buldu.
Existem diversas maneiras desse cenário ser interpretado e todas elas podem indicar que foi Gideon.
Bu olay yeri farklı şekillerde yorumlanabilir, hepsi de Gideon aleyhinde olur.
Se ele esteve aqui à procura do Gideon, talvez ele o tenha encontrado.
Buraya Gideon'u bulmaya gelip bulmuş olabilir.
Vamos descobrir para onde Gideon foi.
Gidip Gideon'un nereye gittiğini bulalım.
- Gideon disse que ele jogou isso'en route'.
- Gideon yolda attığını söyledi. - Gideon'la mı konuştun?
- Falou com Gideon? - Onde ele está, Hotch?
- Hotch, nerede o?
Um livro de capa preta. Garcia descobriu algo.
- Gideon'un siyah bir defteri vardı.
Só dá para ver o que está no lado da página, mas é a letra de Gideon.
İlk sayfası koparılmış görünüyor. Sadece bu sayfanın solundakiler görünüyor, ama yazı kesinlikle Gideon'un.
- Nós contamos para o Gideon? - Definitivamente não.
- Onları bulup uyarmalıyız.
Nós precisamos descobrir quem Frank é primeiro.
- Anladım. - Gideon'a söyleyecek miyiz? - Kesinlikle hayır.
Foste o único membro da equipa que não pude conhecer pessoalmente, agente Gideon.
Evde saklıyorum. Ekibinizde yüzyüze tanışmadığım tek siz vardınız Ajan Gideon.
Ele não é o agente Gideon, é? Perdão?
O Ajan Gideon değil, değil mi?
- Eu pedi o agente Gideon. - Nós sabemos.
- Ajan Gideon'u istemiştim.
Agente Gideon está certo, sabia?
Ajan Gideon haklı, bunu biliyorsun.
- Ele veio atrás do agente Gideon. - Por que deixou Frank?
- Ajan Gideon'u takip etti.
Ele estava furioso com o agente Gideon porque ele conhece Frank melhor do que ninguém. E Frank também sabe disso.
Ajan Gideon'a çok kızdı çünkü kendisini herkesten iyi tanıyordu.
Frank quer que o agente Gideon o impeça, não é?
Frank bunu da biliyordu. Frank Ajan Gideon'un kendini durdurmasını istiyor değil mi?
eu gritei com ele e disse que Gideon estava certo e ele ficou tão furioso.
Tartışmıştık, ona bağırıp Gideon'un haklı olduğunu söyledim ve sinirlendi.
Por favor, Sr. Gideon.
Lütfen Bay Gideon.
Gideon disse para onde ia? Ele vai estar aqui.
Gideon nereye gittiğini söyledi mi?
- Agente Gideon? - Tracey.
- Ajan Gideon?
E o agente Gideon, de muitas formas, fere-se pelo profundo conhecimento dos outros.
Ajan Gideon da başkalarıyla ilgili bilgileri yüzünden lanetlenmiş durumda.
Reitora Suzanne Cable, agentes especiais Morgan e Gideon.
Rektör Suzanne Cable, özel ajanlar Morgan ve Gideon.
Gideon esta cansando-o.
Gideon, ağzını arıyor.
O que você acha Gideon?
Sen ne diyorsun, Gideon?
E se estivermos errado Gideon?
Peki ya yanılıyorsak, Gideon?
Ei Gideon, é Reid.
Alo, Gideon, ben Reid.
Gideon uma morena se aproximou de Tubbs do lado de fora do escritório da segurança.
Gideon, Kampüs Güvenliğinin hemen yanında Tubbs'a yaklaşan bir kumral var.
O Gideon não atende o telefone.
Gideon telefonunu açmıyor.
O quê? Sem o Hotch, e agora nem o Gideon?
Hotch da Gideon da yok mu?
- Onde está Gideon?
- Gideon nerede?
Se eles viram Gideon, eles viram Frank.
Gideon'u gördülerse Frank'i de görmüşlerdir.
Não, ele teve acesso ao guarda-fatos do Gideon.
Hayır, Gideon'un dolabına erişebilirdi.
Gideon viu Jane um pouco antes de Frank ligar. Se encontrarmos Jane, encontramos Frank.
Gideon, Frank aramadan önce Jane'i görmüş.
- Ei, Gideon tinha um livro.
- J.J.?
- Apanhei isso do escritório do Gideon. - E a Jane?
- Bunları Gideon'un ofisinden aldım.
Ele mudou exactamente como o agente Gideon disse.
Aynı Ajan Gideon'un dediği gibi değişti.
Bem, se alguém puder fazer isso, esse é o agente Gideon.
Bunu yapacak biri varsa o da Ajan Gideon'dur.