Translate.vc / Portuguese → Turkish / Go
Go translate Turkish
1,411 parallel translation
"Straight", "go"!
Düz git.
Diz-lhe "Go!"
- Ona yürü de.
OK, Quill. "Straight, go!"
Tamam. Quill, düz yürü.
E tu não precisas de ir à escola.
You don't need to go to school
Esse professor é também um homem bom.
Bay Go sizin öğretmeniniz olarak mükemmel birisi.
- Procuro o professor Go.
- Bay Go burada mı?
Never thought I'd see her go away
Hiç düşünmemiştim onu giderken göreceğimi.
Kiss my love and wish you go.
Öpücükle aşkımı verip gitmeni isteyeceğimi
Can kiss my love and wish you go.
Öpücükle ver aşkını, gitmeni dileyeceğim.
Can kiss my love and wish you go.
Öpücükle aşkımı verip gitmeni isteyeceğimi.
O clube'Go'.
'Go'topluluğuna.
'Go'?
'Go'mu?
Eu gosto de Go.
Ben Go oynamayı çok severim.
Jogaste Go na tua antiga escola.
Eski okulunda Go oynar mıydın?
Go!
Go!
Clube Go!
Go topluluğu!
Queres jogar Go?
Go oynamak ister misin?
O clube Go!
Go topluluğu!
Sou o Mestre do Go!
Ben Go-adamım!
Mestre Go!
Go-adam!
Um livro sobre Go.
Go hakkında bir kitap.
Gostas de Go?
Go sever misin?
Junta-te ao nosso clube de Go.
Bizim Go topluluğuna katıl.
Era o meu sonho poder jogar Go assim contigo.
Seninle böyle Go oynadığımızı, rüyamda görmüştüm.
Até os ratos do porão se enforcaram lá.
But we do not want to go back then even in the basement the rats have hung themselves
O computador que confiscámos no clube de passe não tem nada.
"Go" kulübünde ele geçirdiğimiz bilgisayar işe yaramaz.
- "Indústrias Gobias."
- "Gobias İşletmecilik." - Git bize al. ( Go buy us )
Em que pesadelo é que entrei que transformou a minha mulher, gira, que fazia sexo comigo, que gostava de sair comigo à noite, numa deusa da fertilidade que gosta de bater recordes de amamentação?
What freakish nightmare did I step into that turned my wife, who was hot... who had sex with me, who liked to go out with me at night... into some earth mother, world-record-setting breast feeder?
- Vai!
- Go!
Trouxeste-me as minhas botos.
Sen benim go-go çizmeler getirdi.
Botas encarnadas.
Go-go botlar.
Aí tens.
There you go. İşte tamam.
Trabalhas na loja de conveniência em Ridgedale, certo?
Sen şu Ridgedale'de ki Stop-N-Go'da çalışıyorsun, değil mi?
Ele trabalhava como gerente nocturno na loja de conveniência em Ridgedale.
Ridgedale'de ki Stop-N-Go'da gece müdürü olarak çalışyormuş.
Ele trabalhava na loja.
Stop-N-Go'da çalışıyordu.
O Kevin comprava os bilhetes de lotaria na loja de conveniência todas as semanas.
Kevin loto biletlerini her hafta Stop-N-Go'dan alıyordu.
Não quero dizer-lhe como viver, mas talvez devesse evitar comer sushi do "Gas'N'Go".
Bay Strauss, size nasıl yaşayacağınızı söylemek istemiyorum ama, bence o benzinciden suşi yemeyi artık bırakmalısınız.
Devia evitar comer sushi do Gas'N'Go.
Bence o benzinciden suşi yemeyi artık bırakmalısınız.
Quando entrou para a escola, no primeiro dia ele chorou, no segundo eu, no terceiro ambos chorámos, não por causa da escola, mas porque tivemos um acidente de kart.
Keşke. Okula başladığında, ilk gün ağladı, ikinci gün, ben ağladım, üçüncü gün, ikimiz de ağladık, okul yüzünden değil, go-cart kazası geçirdiğimiz için.
Conhece aquela canção : The wheels on the bus go round and round?
Şu şarkıyı biliyor musun? "The wheels on the bus go round and round"
Deixa-me já louvar-te, Sr. GO.
Şey, lanet olası, kehanet sen misin?
- Tentou matar-me com um kart.
- Go - kart'la beni öldürmeye çalıştın.
Além disso, nem um kart sabe conduzir.
Sen zaten go - kart bile süremiyorsun.
É dia de barrinha de iogurte!
Go-GURT günü!
Tu deves sacudir o teu cu como uma rapariga go-go.
Poponu dansçı kızlar gibi sallamalısın.
"Right", "go"!
- Sağa gidelim.
Quem quer voltar?
Who wants to go back?
Vê-lo dar um mergulho de cabeça...
To see him just go off the high dive.
Tenho muitos leais leitores que precisam da minha ajuda. E, por último, mas não menos importante...
Tamam, Cole, ben gerek go. Benim yardıma ihtiyacım sadık okuyucuların - Tamam
LAVANDARIA STOP'N GO Onde estamos?
Neredeyiz biz?
Rapariguinhas sexy.
Ve Go-go dansçıları tutarız... Ateşli, seksi, çıtır kızlar!