Translate.vc / Portuguese → Turkish / Grado
Grado translate Turkish
454 parallel translation
Querido, querido Jesus aceito de bom grado a minha morte,
Yüce Tanrım, ölümümü memnuniyetle kabul ediyorum ;
Aquilo que Ihe dei de bom grado, agarrou como uma ladra.
Seve seve ne verdiysem sana, bir hırsız gibi aldın.
Se soubesses como trocaria de bom grado de lugar com qualquer um deles por um sorriso teu.
Bir gülümsemen için, o ikisinden birinin yerinde olmayı nasıl isterdim, bir bilsen!
- De bom grado, também estou farto!
- Aman ne iyi. Çünkü ben de bıktım artık.
Se isto é pobreza, partilho-a de bom grado.
Bu fakirlikse seninle seve seve paylaşırım.
De bom grado, senhor.
Seve seve efendim.
De bom grado lutaria e morreria para libertar a França.
Fransa'nın özgürlüğü için seve seve savaşıp canımı verebilirdim.
Reconsiderei a proposta que me fez e aceito-a de bom grado.
Yapmış olduğunuz teklifi tekrar düşündüm bunun için size müteşekkirim, ve memnuniyetle kabul ediyorum.
- De bom grado.
- Seve seve.
Tu foste de bom grado.
Ona isteyerek gittin.
Ele ajudaria de bom grado.
Eminim sana seve seve yardım edecektir.
Achas que há quem deixe de bom grado o seu filho ir.
Bir insanın oğlunu savaşın ortasına göndermekten zevk duyacağına inanıyor musun?
"de bom grado prefiro ter o pregoeiro público a declamar o meu texto."
"Kasaba tellalının mısraları memnuniyetle okuduğu gibi okurum"
E se eu tivesse mais dinheiro, de bom grado o daria.
Daha olsa hepsini verirdim.
Contudo, no dia em que morreu... milhares e milhares morreriam de bom grado em seu lugar.
Buna rağmen, öldüğü gün... binlerce kişi seve seve onun yerine hayatlarını verebilirdi.
- Posso prová-lo, de bom grado.
- İstersen kanıtlarım.
De bom grado.
- Seve seve.
- Aceitarei ajuda de bom grado.
- Teknik yardıma açığım.
De bom grado, desistiria de tudo isto.
Mümkün olsa bütün operasyonu seve-seve sonlandırırım.
- Eles ajudar-nos-ão de bom grado.
Seve seve bize yardım edeceklerdir.
Está linda. Devia arranjar alguém que a engravidasse de bom grado.
O zaman durmadan peydahlanacağı bir adam bulsun.
Não sei esquiar tão bem como o seu tio, mas ensino-lhe de bom grado.
Amcanız kadar iyi sayılmam, ama tecrübelerimi severek paylaşırım.
De bom grado, doutor... se assim o quer, mas prometa-me que não...
Mutlulukla, doktor tabi önce bana söz verirseniz- -
"'E o que desejar e quiser eu farei de bom grado'
"'Ne emredersen emret, boynum kıldan ince'
De muito bom grado, senhor.
Memnuniyetle bayιm.
E de bom Grado acredito Tenho 16 anos Quase 17
Ben de seve seve inanırım 16'yım, 17 olacağım
Nesse caso, irei de bom grado.
Bitti ise ben gitmek istiyorum
E teria, de bom grado.
Bende olmayı isterdim.
- Os capelanos aceitam de bom grado.
- Capellanlar bunu hoş karşılar.
Aceitarão de bom grado os nossos serviços.
Onlara hizmet edeceğiz. Hizmetimizi kabul etmeye istekli olacaklar.
Então, aceitaria de bom grado o que lhe pode acontecer.
Kolay bir ölüm? Sonra başına gelecekleri memnunlukla kabul edeceksin.
Ficarei de bom grado e por ser o que devo fazer.
Bunu isteyerek yapıyorum, ve yapmam gereken de zaten bu.
Arriscaríamos de bom grado a vida para o matar.
Onu öldürmek için memnuniyetle hayatımızı riske atarız.
Depois irei de bom grado.
Sonra paşa paşa gelirim.
Não vamos recusar nenhuma ajuda oferecida de bom grado.
Evet, ama uzanacak yardım ellerini geri çevirecek değiliz.
Ninguém vai se oferecer, de bom grado ou não.
Kimse yardım elini uzatmayacak, öyle ya da böyle.
Morreriam de bom grado por isso, se pudessem.
D'Amato'yu kim öldürdü? Kaptan sizinle konuşmak ister.
Morreriam de bom grado por isso, se pudessem.
Bunun için canlarını bile verirlerdi.
Por Nossa Senhora, se você ficar, eu juro que ficarei de bom grado para sempre.
Bakire Meryem'e yemin olsun ki kalırsan sonsuza dek mutlu olurum.
Honra só de boca respiração que o pobre coração negaria de bom grado, mas não ousa.
Sözde bağlılık içten olmayan, korkudan kaynaklanan saygı.
Mau grado as novas leis, incrívelmente permissivas, e que tendem a proteger assim, os culpados mais do que os inocentes, a acção de contenção da nossa polícia conseguiu manter dentro de limites aceitáveis o nivel de criminalidade numa cidade, aliás, numa sociedade,
Son günlerde, kanunlara, suçluyu masumdan daha çok koruyan... kanunlara, ve polis birliklerinin yasaklama emirlerine rağmen... suç işleme oranında patlama oldu. Polis bu konuda minimum başarı sağlıyor.
Mas há dias e noites em que, de bom grado, enfrentaria a eterna maldição por um momento de amor.
Ama bazı günler ve geceler, bir dakikalık aşk uğruna sonsuza dek lanetlenmeyi seve seve göze alabilirim.
De bom grado, mas só mais um copo.
Tamam, ama sadece bir tane daha.
Deixe que o destino faça o que quer... e aceite de bom grado aquilo que ele manda.
Bırak kader çizsin yolunu. Sana bahşedileni geri çevirme.
Da última vez que nos encontrámos... submeteste-me a injúria e vergonha tais... que homem algum pode de bom grado sofrer... sem exigir uma satisfação... por muito tempo que tenha decorrido.
Son görüşmemizde... ahlaksızca onurumu lekelemiştiniz. Hem de öyle bir şekilde ve o derecede ki, bir centilmen bu acıya göğüs germişse... mutlaka onurunu temizlemesi gerekir. Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin.
Renunciaria de bom grado ao meu triunfo para evitar a tragédia que se avizinhava.
# Yakında gelişecek olan trajedi için, bu Bayram'ımdan... #... seve seve feragat edebilirdim.
Dai-me a vossa paz, César e de bom grado vos darei o meu poema.
Siz bana sessizliği sağlarsanız, ben de memnuniyetle size piyesimi oynarım.
Estou certa que o meu filho receberia de bom grado os reforços.
Oğlum yedek kuvvet yollanmasından memnun olur.
De bom grado.
Evet.
- De bom grado.
Ediyorduk ya.
Mas faço-o de bom grado.
Tahmin edebilirim. Ama bunları kendi isteğimle yapıyorum.