Translate.vc / Portuguese → Turkish / Greenpoint
Greenpoint translate Turkish
67 parallel translation
Ligue ao Hospital de Greenpoint. Levamos um polícia ferido.
Greenpoint Hastanesini arayın ve onlara yaralı bir polis getirdiğimizi söyleyin.
- Levam-no para Greenpoint.
- Onu Greenpoint'e götürüyorlar.
Próxima paragem : Greenpoint.
Greenpoint, gelecek durak.
Em Greenpoint, Brooklyn.
Greenpoint, Brooklyn.
Raptada em Greenpoint. Violada e estrangulada.
Tecavüz edilmiş, boğulmuş.
Greenpoint,
Greenpoint.
O informante me deu a dica de uns caras em Greenpoint que vendiam rifles AK no porta-malas do carro.
Greenpointteki bazı adamlar hakkında muhbirden haber aldım.
É que não saltava assim desde o trampolim no "Greenpoint Y".
Greenpoint Y.'deki trambolin atlamalarından beri öyle atlayıp zıplamamıştım.
No sábado, a minha mãe insistiu em ligar ao médico dela. Fomos ao consultório dele em Green Point à noite.
Cumartesi günü annem kendi doktorunu aramak için ısrar etti ve bizimle Cumartesi gecesi Greenpoint'teki ofisinde buluştu.
Mas eu saía cedo para ir para a escola. Era Greenpoint, em Brooklyn, toda a gente fazia isso.
Ama okula gitmek için evden erken çıkardım Greenpoint, Brooklyn'i bilirsin, herkes böyle yapardı.
É relações públicas de um restaurante que vai abrir amanhã em Greenpoint, perto de ti.
Sizin orada, Greenpoint'de yarın açılacak restoranın işletmecisi olacak kadın.
Mudamo-lo para o esconderijo em Greenpoint.
Onu Greenpoitteki güvenli eve götürelim. İrtibatı ben olurum.
Localizaram o carro em Greenpoint.
Arabayı Greenpoint'te bulmuşlar.
Acharam o carro do atirador em Greenpoint, mas ninguém assumiu responsabilidade ainda.
Ateş açılan arabayı Greenpoint'te buldular. Ama daha kimse üstlenmedi.
Próxima paragem, Greenpoint.
Sonraki durak : Greenpoint.
Aquele acordo que o seu irmão Grant fez, Greenpoint, um terreno em Brooklyn arruinado por um derramamento de óleo.
Kardeşin Grant'in yaptığı şu anlaşma Greenpoint'te, Brooklyn'de, mazot akıntısı yüzünden mahvolan bir sürü arazi hani.
Grant jurou que Greenpoint seria em grande.
Grant, Green Point'tekinin çok fazla para kazandıracağını söylemişti.
Fui a uma loja barata de artigos de pastelaria em Greenpoint buscar coisas para nós. Quem me dera!
Keşke!
Um kit básico para decorar bolos.
Greenpoint'de ucuz bir fırın toptancısına gittim ve bize birkaç malzeme aldım. Bak burada. Temel kek süsleme seti.
Ele estava a falar no Complexo de Prédios Ambientais?
Özür dilerim ama Greenpoint Kuleleri Kompleksi'nden mi bahsediyordunuz?
Olha, enquanto eu abomino a tua profissão, a nossa união talvez seja a única coisa que impeça que se se encontre o cadáver do Neal em Greenpoint.
Bak, ben senin seçtiğin meslekten iğrenirken Neal'ı Greenpoint'te yıkanmaktan alıkoyan tek şey bizim berbat birliğimiz olabilir. - Sam'in tehlikeli olduğunu mu düşünüyorsun?
Diana, preciso de reforços local em Greenpoint.
Diana Greenpoint'te yerel desteğe ihtiyacım var.
Não, Greenpoint.
Yok, Greenpoint'de oturuyorum.
Há uma grande diferença entre Williamsburg e Greenpoint.
- İkisi oldukça farklı. - Tabii, evet.
Ele é Vereador do 5º Distrito em Brooklyn, certo? Greenpoint.
- Beşinci Brooklyn bölgesinin belediye meclis üyesi, değil mi?
Pois os eleitores não gostaram do rezoneamento no distrito da Greenpoint.
Çünkü Greenpoint bölgesindeki tekrar yapılandırma çalışmaları yüzünden bölge halkı size kızgın.
Devias preocupar-te mais em arranjares-me o projecto das Torres Greenpoint.
Sen beni Greenpoint Kuleleri Projesine almakla ilgilensen daha iyi olur.
Porquê que estás tão interessado no Greenpoint?
Greenpoint'le neden bu kadar ilgileniyorsun?
- Provavelmente é um investidor interessado no negócio das Torres Greenpoint.
- Muhtemelen Greenpoint Kuleleri anlaşmasındaki rakiplerimden birinin işidir.
Eu tenho que fazer tudo por aqui
Ve gece saat 4.00 civarında Greenpoint'daki IHOP'dan beni aradın.
A Hannah falou em Greenpoint e eu não sabia o que era.
Anladım. Hannah Greenpoint dedi. "Orası neresi ulan?" dedim.
A carrinha a sair do túnel no Queens para Greenpoint.
Minibüsümüz Queens'ten Midtown Tüneli ile Greenpoint'e geçti.
Foram pela Avenida Greenpoint à McGuinness.
Greenpoint Bulvarı'ndan McGuinness'e geçtiler.
Não sei, mas esta área aqui, fica entre a Avenida Greenpoint, McGuinness e Franklin.
Emin değiliz ama burada, Greenpoint Bulvarı McGuinness ve Frankin arasında olmalılar.
Querido, vai a Greenpoint.
Tatlım benim, Greenpoint'a git. Git.
Uma testemunha viu um Yukon preto a deixar Greenpoint logo após a carrinha chegar.
Bir şahit minibüsün geldiği vakitte siyah bir Yukon'u Greenpoint'ten ayrılırken görmüş.
Breaker Nine, fala a Pam de um quebra-gelo em Greenpoint.
Kırıcı Dokuz, ben Pam Green Point'teki bir kar küreme kamyonundan arıyorum.
Em... 13 de Julho, durante uma travessia para Greenpoint, duas ferry colidiram.
On... 13 Temmuz bir geçiş sırasında Greenpoint'e,
Isso exclui Williamsburg e Greenpoint.
Williamsburg ve Greenpoint'i eliyor bu.
Encontrado morto no seu apartamento em Greenpoint há quatro noites atrás, dois tiros no peito.
Dört gece önce Greenpoint'deki evinde ölü bulundu gövdeye iki el ateş.
Porque isto é diferente de processar um serviço de acompanhantes em Greenpoint.
Greenpoint'de eskort hizmetine dava açmaktan biraz farklı da bu.
Greenpoint, 480.
Greenpoint 480 numara.
- Morada em Greenpoint.
Greenpoint'de adresi.
O Greenpoint Hotel Group, andam atrás desta aquisição há anos.
The Greenpoint Grup Otel,.... insanlar yıllardır hisse senetlerini ele geçirme peşindeydiler.
A Jane disse que mudaras para Greenpoint.
Jane bana Greenpoint'e taşındığını söylemişti.
AVENIDA NASSAU, GREENPOINT BROOKLYN
NAASSAU CADDESİ, GREENPOINT, BROOKLYN
Parece ser a vingança pela morte de um jovem negro... na semana passada, em Greenpoint.
Arabanın üstündeki ırkçı slogan... bunun bir misilleme olduğunu... Polis, iki şüphelinin peşinde.
- Greenpoint.
greenpoint.
Mas era muito diferente de Greenpoint, era tão asseado!
Greenpoint'ten sonra çok farklıydı gerçi.
Soube que ele vai candidatar-se à posição
- Greenpoint.
A carrinha está em Greenpoint.
Minibüs Greenpoint'daymış.