Translate.vc / Portuguese → Turkish / Grey
Grey translate Turkish
2,661 parallel translation
Jolene Grey?
Jolene Grey?
Como a Jolene Grey entra nela? - Quem?
- Jolene Grey ile ne alâkası var?
Não conheço nenhuma Jolene Grey.
- Jolene Grey falan tanımıyorum ben.
Bem, talvez o seu nome vai tocar um sino... Jolene Grey?
Belki adı bir şey çağrıştırır.
Não, não a conheço.
Jolene Grey? Hayır. Bilmiyorum.
Na verdade, a verdadeira Jolene Grey está vivíssima.
Aslında, gerçek Jolene Grey oldukça hayatta.
O diplomata argentino é fã da Anatomia de Grey.
Arjantinli Diplomat, bir "Grey's Anatomy" hayranıymış da.
- Sabe, Grey Poupon, amarela?
Bilirsin işte, Grey Poupon yazar üstünde sarı renklidir?
Em episódios anteriores...
Grey's Anatomy'nin önceki bölümlerinde...
Grey, precisas que tratem isso?
Grey, birinin ona bakmasını ister misin?
Dra. Grey.
Doktor Grey.
Grey, queres reparar um pedículo omental?
Grey, omental pedikül onarımı yapmak ister misin?
Vamos reacondicionar o fígado.
Grey, karaciğeri saralım.
Certo, Grey. Obrigado.
Tamamdır, Grey.
Acompanhe-me, Dra. Grey.
Benimle gel, Doktor Grey.
Obrigada, Dra. Grey.
Teşekkürler, Doktor Grey.
- Meredith Grey.
Meredith Grey.
A minha opinião é que é bom manter alguns limites, para a vida de uma pessoa não descambar, como a da Dra. Grey.
Bak, ben sadece hayatın Doktor Grey'inki gibi paramparça olmasın diye bazı sınırları korumak iyi olur diye düşünüyorum.
- Dra. Grey.
- Doktor Grey.
- Dra. Grey! Ele não morde.
- Doktor Grey.
Então o que quer dizer, Dra. Grey?
Yani ne diyorsunuz, Doktor Grey?
Como foi o teu almoço, Dra. Grey?
Öğle yemeğin nasıldı, Doktor Grey?
Parece que não te falta absolutamente nada, Dra. Grey.
Anlaşılan, ihtiyacınız olan her şeye sahipsiniz, Doktor Grey.
Dra. Grey, pensei que te tinha ensinado as regras mais básicas.
Doktor Grey, sana basit ve güvenilir kuralları öğrettiğimi sanıyordum.
Oh, a propósito, Não sei se mamã lhe contou... Mas toda família Grey virá amanhã à noite.
Bu arada, annem sana söyledi mi bilmiyorum ama yarın akşam tüm Grey ailesi gelecek.
Mas quem são os Grey?
Grey'ler de kim?
Mas o Larry Grey estava interessado em mim, quando éramos mais jovens.
Ama Larry Grey biz daha gençken bana düşkündü.
Ouçam, o Sr. Grey deu ao Sr. Branson algo para o fazer parecer bêbado.
Dinleyin, Bay Grey kayınbiraderime sarhoş gibi görünmesi için bir şey içirdi.
Foi realmente maravilhoso expor Larry Grey daquele modo.
Larry Grey'i açığa çıkarman harikuladeydi.
Um chá Earl Grey, vaporizado, com leite desnatado e sem água.
Bir siyah çay, kaynamış, susuz.
Senta-te, Grey.
Otursana, Grey.
- Estás a afogar-te. - "Afogar" é muito forte.
Batıyorsun, Grey.
- Parabéns, mini Ellis Grey!
- En güzeli. Küçük Ellis Grey.
Está-te no sangue, Grey.
Bu senin genlerinde var, Grey.
Karen e Marcy, quero que conheçam a Dra. Bailey e a Dra. Grey.
Karen ve Marcy sizi Doktor Bailey ve Doktor Grey'le tanıştırayım.
Eu disse à Dra. Grey que não vou fazer a cirurgia.
Doktor Grey'e de söyledim, ameliyat olmayacağım.
Quando as pessoas ouvem Grey, sabem que vão ter qualidade.
İnsanlar Grey adını duydu mu kaliteyle karşı karşıya olduklarını bilir.
- Atenção ao aspirador, Grey.
Aspiratöre dikkat et, Grey.
O que lhe parece, Dra. Grey?
Ne düşünüyorsun, Doktor Grey?
Ellis Grey, que mulher és tu?
Ellis Grey, nasıl bir kadınsın sen?
Não. - Está na hora de...
Doktor Grey, sanırım artık...
Pam e Russell Grey. Certo.
- Şartlı tahliye kurulu akrabaları ile yaşadığını söyledi...
Vocês dois irão verificar a ficha da prisão de Crawley.
Pam ve Russell Grey.
Quando falares outra vez com o Branch, podias avisá-lo que preciso de dados sobre o Russell Grey,
- Teşekkür ederim, Ruby. - Yardımcı ile tekrar konuştuğun zaman, ona söyle, Crawley'in eniştesi
- o cunhado do Crawley?
Russell Grey geçmişi lazım.
- Russell Grey.
- Russell Grey.
Obrigado, Dra. Grey.
Teşekkür ederim, Doktor Grey.
Dra. Grey. Queres dar uma vista de olhos?
Doktor Grey, bir bakar mısınız?
Podes não ter planos, mas eu tenho, Grey. E não estou disposta a abdicar deles.
Senin sevgililer günü planın olmayabilir ama benim var, Grey ve bu planı yakmaya hiç niyetim yok.
Aqui tem, um Earl Grey.
Buyurun. Siyah çay.
- Mesmo a tempo, Grey. Cama três.
İyi ki geldin, Grey.