Translate.vc / Portuguese → Turkish / Gto
Gto translate Turkish
52 parallel translation
Bem não contes ao Steve, mas havia um tipo no liceu que tinha um GTO.
Şey Steve'e söyleme ama okulda bir çocuk vardı. Bir GTO'su vardı.
Ei, Frankie, empresta aí as chaves do GTO do teu irmão.
- Bir ipin üzerinde dans edebilirim... - Hey, Frankie, kardeşinin GTO'sunun anahtarlarını ödünç versene. Hadi ya?
Trocaste o teu GTO por um BMW.
GTO'da B.M.W için eğitim aldın.
Um GTO de 67, não é?
67 model GTO, değil mi?
Pedi o carro emprestado ao meu pai. Um GTO de 1968!
Babamın arabasını aldım. 68 model GTO.
Troquei-o logo por um "GTO Ram Air lll".
Sonra onu GTO Ram Air 3 ile değiştirdim.
Outra coisa : está um GTO azul a andar paralelamente ao Ahab.
Ayrıca : Mavi bir GTO Ahab'a paralel uçuyor.
Reconstruir um GTO de 1965 com três carburadores.
65 model bir GTO'ya üç karbüratör taktı.
Um GTO original de 1967.
Orijinal 1967 Pontiac.
Um GTO de'67.
67 model GTO.
GTO de 65.
65 model GTO.
Ei, GTO de 65.
65 model GTO.
Jerry, primeiro tu dizes o GTO.
Jerry, önce GTO dersin.
É um carro ; um Ferrari 250 GTO, 12 cilindros.
Bir araba ; Bir Ferrari 250 GTO, 12 silindirli.
- GTO de 72?
'72 gto?
Vês isto? Isto era um Pontiac GTO 73 em óptimo estado.
Bu hale gelmeden önce iyi bakımlı'73 model bir GTO idi.
É um GTO.
Bu bir GTO.
Dirija o docinho do GTO e venha me ver em Knoxville
O tatlı GTO'na atla Knoxville'e gel ve beni gör.
Se você aparecer num GTO de 69... ela vai querer fazer contigo bem aí dentro mesmo.
Yani 69 model bir GTO süreceksin. Kız seni gördüğünde Big Boy'un park yerinde üzerine atlar.
- Tudo bem, porque sou Amish. Senão, não sabia nada do seu Judge GTO 69.
- Tabi, bir Amish olduğum için 69 model GTO Judge'nden hiç anlamam öyle değil mi.
Certíssimo, companheiro. Tenho a Lic., o Dout., o RPH e a GTO.
Bu doğru, dostum. tıp doktoru ünvanım, doktora ünvanım, tuvalet kağıdım ve GTO'um var benim.
Ele está ali, junto ao GTO.
GTO'nun yanındaki O.
Estou a restaurar um GTO 66.
66 model bir Pontiac parçası.
Eu costumava pensar que... um dia, quando a última peça se encaixasse... entrava naquele GTO e dava à chave.
Küçükken şey düşünürdüm... Bir gün, son parçasını da tamamlayınca binip kullanacaktım.
No fim-de-semana, pensei no GTO do pai.
Haftasonunda babamın GTO'sunu düşündüm de...
Queres vender o GTO do pai?
Babamın GTO'sunu satmak mı istiyorsun?
Temos um GTO de 69 em Dalas.
Dallas'ta bir'69 model GTO'muz var.
O lobo apanhou o GTO, deixou o Bronco.
Lobo, GTO'yu alıp Bronco'yu bıraktı.
Annie, o GTO do Robert Jamison.
Annie, bu Robert Jamison'un GTO'su.
Tenho um amigo que adora carros desportivos. Disse-lhe para comprar um velho Pontiac GTO.
Bir arkadaşım var, spor arabaları sever eski bir Pontiac G.T.O. almasını tavsiye ettim.
O 1965 Pontiac GTO.
1965 Pontiac GTO.
- Um Pontiac GTO.
- Pontiac GTO.
Na mala do GTO... está lá uma coisa que pode dar jeito.
GTO'nun bagajında işine yarayabilecek bir şey var.
Manual de reparação de veículos para um Pontiac GTO 1967.
1967 Pontiac GTO için tamir kılavuzu var burada.
Mas não há um GTO lá fora.
- Ama sokakta GTO yoktu.
Então, o misterioso passeio da Tracy teve a ver com o GTO.
Demek o gizemli yolculuk GTO'suyla bir şeyler yapmak içindi.
Jamil, o que fazes aqui se o GTO ainda não funciona?
Jamil, GTO'yu hâlâ çalıştırabilmiş değilken sen ne yapıyorsun böyle?
Se Houston bem se recorda, ela fugiu no teu GTO de 1974.
Houston'ın hatırladığına göre senin 74 model Ferrari'nle kaçmıştı.
Então, este é o carro da Annie e tu conduzes o GTO?
Şimdi bu Annie'nin arabası, sen de GTO'yu mu kullanıyorsun?
Se ele te comer, fico com o GTO.
Seni yerse Pontiac benimdir.
E aqui está a mulher que pegou fogo ao meu GTO descapotável de 1967.
Evet ve bu da bir keresinde 1967 model üstü açılır GTO'mu ateşe veren kadın.
Nunca gostou, nem mesmo quando eu tinha cabelo, futuro e um grande Pontiac GTO.
Hiçbir zaman da sevmedi. Saçım, bir geleceğim ve harika bir Pontiac GTO'm olduğu zaman bile.
Porreiro, o GTO foi-se.
Ne güze, GTO ortada yok.
Ainda tens aquele belo GTO?
- Hâlâ o tatlı GTO sende mi?
É o GTO.
GTO.
- O GTO.
- Bir GTO.
- GTO?
- GTO mu?
- GTO arrumado, Capitão.
- GTO tamir edildi, Yüzbaşı.
A FAO está em missão para erradicar pragas que dizimam as plantações em Madagáscar. E se alguém sabe onde estão os gafanhotos, é o especialista local. Hasibelo.
GTÖ, Madagaskar'daki ekinleri kırıp geçiren salgınları yok etme görevi için burada ve çekirgelerin yerini bilen biri varsa o da yerel uzman Hasibelo.
Voar não estava nos planos, mas graças ao helicóptero da FAO, a equipa pode agora encarar os gafanhotos de igual para igual.
Hava yolu seçenekler arasında yoktu ama GTÖ'nün helikopteri sayesinde ekip artık çekirgelerin kurallarına göre oynayabilir.
Faz-nos entender a importância da FAO em tentar controlar isso.
GTÖ'nün bunları kontrol altına almaya çalışmasının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.