Translate.vc / Portuguese → Turkish / Ham
Ham translate Turkish
875 parallel translation
Entretanto, o fornecimento de álcool do bom não corresponde à sua sempre crescente procura e, no submundo da indústria do álcool, surgem as destilarias amadoras.
Bu arada, iyi alkol arzı, devamlı yükselen içki talebini karşılayamıyor. Ama yeraltı içki sektöründe, ham içkiler gözükmeye başlıyor.
- Petróleo bruto.
Ham petrol.
- 3 mil. É mentira. Lam completamente cheios.
Geminiz tam yüklüydü — 2,000 ton ham petrol, 5,000 ton benzin.
Sanduíche de fiambre?
- Ham sandwich, efendim
- Ham, é melhor você ir agora.
Ham, şekerim, gitsen iyi olur.
Ele tem quarenta e poucos é de altura média gordo para o balofo tem bigode à Charlie Chan veste-se bem usa chapéu preto finge perceber de antiguidades e não percebe nada... E acho que o olho esquerdo é de vidro.
Geiger 40 yaşlarında orta boylu şişmanca ham vücutlu, Charlie Chan bıyıklı iyi - giyinen siyah şapka takan antikalardan anlar gibi görünüp, aslında anlamayan ve sanırım sol gözü cam olan biri.
Vós que desamarrais os ventos que combatem as igrejas... que deixam as ondas espumantes... confundirem e engolirem os navegantes... que arrancam trigos verdes, e abatem árvores... que derrubam castelos nas cabeças de suas sentinelas... que fazem palácios e pirâmides curvaram-se sobre suas fundações... que desmoronam o tesouro dos germens da natureza... até que a destruição fique nauseada com seu próprio poder.
İster bırakın rüzgarların başını saldırsınlar kiliselerin üstüne, ister dalgalar şahlansın, parçalayıp yutsun tüm gemileri, Ham başaklar, ulu ağaçlar serilsin yere, kaleler yıkılsın içindekilerin başına, saraylar, ehramlar yerle bir olsun, batsın bereket hazinesi tabiatın, bütün tohumlarıyla birlikte. Ne isterseniz olsun ; yeter ki, cevap verin!
A colónia exportava matéria-prima e importava matéria muito mais prima, prisioneiros, muitos deles injustamente condenados, que deviam ser transformados em pioneiros neste grande domínio.
Koloni ham malzemelerle genişledi. Daha ham malzemeleri de ithal etti. Mahkumlar, bir çoğu adaletsiz bir şekilde hüküm giymişti.
Basicamente, é uma questäo de energia pura.
Esas olarak ham güç gerektiriyor.
Aqui colocam a matéria-prima, e mais abaixo sai o dinheiro.
Buraya ham maddeyi koyarlar, aşağıda hattın bir yerinde paralar dökülür.
Segui rumores, palpites, tudo o que envolvesse diamantes em bruto.
Söylentilerin, ipuçlarının, ham elmaslarla ilgili her şeyin izini sürdüm.
O seu "minha senhora" e o seu "Menina Mayella"... não terão servido para nada, Sr. Finch!
Sizin "ham'fendi" leriniz ve "Bayan Mayella" larınız... beş para etmez, Bay Finch!
O Scott, Cathy e Ham Jr.
Scott, Cathy ve Ham, Jr.
Tenho as mãos em carne viva.
Ellerime baksana, çok ham.
Conheço as suas línguas, os seus costumes, mas quando estou aqui me dou conta que não sei absolutamente nada.
Onun dilini ve göreneklerini biliyorum, ancak bunlara ham tecrübe ile bakarsanız, kesinlikle bir şey bilmiyorum.
- Ham.
- Ham.
Preciso de transporte para uma colónia que tenha matéria-prima adequada.
Düzgün ham maddeleri olan bir gezegen kolonisine götürün beni.
Matéria-prima em abundância.
Bol miktarda ham madde.
Minha senhora, digo.
Hamım efendi demek istemiştim.
Pois usar a pata, bem, pode picar
Ham bir meyve alırsan bir dahakine dikkat et
O ponto de ebulição do açúcar está muito alto.
Ham şekerin kaynama noktasını çok yüksek tutmuşsunuz.
Sabe tudo sobre Ham, os homens negros na Bíblia.
Ham'i biliyorsunuz. İncil'deki siyah adamdan söz ediyorum.
Se bem me lembro da história da física, os lasers antigos conseguiam o estímulo necessário até usando cristais naturais em bruto.
Fizik tarihinden hatırladığım kadarıyla, Eski lazerler, sadece doğal ve ham kristal kullanarak bile yeterli etkiyi yaratabiliyorlardı.
Mas, no seu estado puro, emite um gás inodoro e invisível que retarda o funcionamento da mente e exalta as emoções.
Ama ham halde, kokusuz, görünmez bir gaz çıkartır, zihnin işlevini geriletir ve duyguları ön plana çıkarır.
83,5 quilates em bruto.
83,5 karat ham.
O Akbar Shah. 116 quilates em bruto.
Akbar Şah. 116 karat ham.
O Akbar Shah, 116 quilates em bruto.
Akbar Şah, 116 karat ham.
Eu creio que posso provar que, embora grosseiras, verdadeiras melodias... baseadas na escala diatônica similar às dos cantos Norse Ventengum...
O melodilerin ham, ama diyatonik gama dayalı olduğunu... kanıtlayabileceğime inanıyorum. Nordik ezgilere benziyorlar...
E garota, ligue para ele ou o Wolfman vem te pegar.
Küçük kız, eğer onu aramazsan Kurtadam seni ham yapar.
É das asas delas que tiram a cor para os dólares.
Kanatları, Amerikan parasının boya ham maddesi olarak kullanılıyor.
Notting... ham!
Notting... ham.
Teremos que enviar armas e matérias-primas, pão e açúcar.
Silahlar vermeliyiz, ve ham materyaller. Ekmek vermeliyiz,
A zona russa tinha a comida e as matérias-primas,
Rus bölgesi yiyecek ve ham maddeye sahipti.
É preciso.... o temperamento da mente... para ver a beleza que pode ser criada a partir da terra e da rocha.
Dengeli bir zihin gerek... Ham ve sert kaya ile topraktan ne gibi bir güzellik yaratılabileceğini görmek için.
Quase tanto, ham?
Neredeyse mi?
Bem, minha senhora, é aqui que os nossos caminhos se separam.
Şimdi ham'fendi... Burada yollarımız ayrılıyor.
Cuidado com a bebida, minha senhora.
O kadar çok içmeyin, ham'fendi!
- Converteu-se em matéria bruta.
Ham maddeye dönüştü.
Um dia, por entre estas experiências naturais, uma molécula surgiu, e inteiramente por acaso, era capaz de fabricar cópias imperfeitas de dela própria.
Birgün, bu doğal deneyler içinde, bir molekül ortaya çıktı ve tamamen şans eseri kendi ham kopyalarını yapabildi...
Do West Ham United e de Inglaterra.
West Ham United'tan ve İngiltere milli takımından.
# Louie, Hymie, Abie, Sam # We're the boys who eat no ham
# Louie, Hymie, Abie, Sam # biz domuz yemeyiz
Afastado das ruas todos os Sábados sendo obrigado a lavar chão, enquanto poderia estar em casa assistindo a TV.
Cumartesi günleri tüm gün sokaklardan uzak tutuldun evinde oturup West Ham izliyor olabilecekken, yerleri temizledin.
É, de facto, do West Ham United.
Şansına küs, Karl. Cevap Westham United.
Apanhei-te!
Ham!
Queres mais alperce?
Ham! Biraz daha kayısı ister misin?
Não, Ham, muito obrigada.
- Hayır, sağ ol.
Que bom!
Ham, ham!
Não, na área do algodão-em-rama.
- Hayır, ham pamuk işindeyim.
Não, não, não.
Bu ham petrol.
Bem, minha senhora...
Evet, ham'fendi...
Hambúrgueres?
Ham... burger mi?