Translate.vc / Portuguese → Turkish / Hamlet
Hamlet translate Turkish
711 parallel translation
Imagina um jantar com o teu marido a pairar como o fantasma de Hamlet.
Susan, kocanın yemek boyunca hayalet gibi ortalıkta dolaştığı bir parti verdiğini düşünsene.
Já ouviu falar de Hamlet, de Shakespeare?
Shakespear'ın Hamlet'ini duydun mu?
Nem Shakespeare veria Hamlet em três noites seguidas.
Shakespeare bile, Hamlet'i 3 gece üst üste izlememiştir.
- Esqueceu-se que é Hamlet.
- Hamlet'i oynadığını unutuyorsun.
"Mas se insiste em me ver, venha ao meu camarim quando Hamlet estiver no solilóquio'Ser ou não ser...'."
Ama beni görmek için ısrar ediyorsanız, Hamlet, "Olmak ya da olmamak" monoloğundayken soyunma odama gelin.
- Ele quer interpretar Hamlet.
- Hamlet'i oynamak istiyor.
Ele quer interpretar Hamlet.
Hamlet'i oynamak istiyor.
Agora, apresentando num teatro na Rua 44... a versão completa de Hamlet.
Bu aralar, 44. Cadde üzerindeki bir tiyatroda Hamlet'in kesilmemiş bir versiyonu sahnelenmekte.
- Conhece Hamlet?
- Hamlet'i bilir misin?
Gostaria de ver a sua interpretação do carácter de Hamlet.
Hamlet hakkındaki, yorumunu öğrenmek isterdim.
A guarda terminou. Recomendo que contemos o que vimos esta noite, ao jovem Hamlet, porque o espírito, que para nós é mudo,
Bırakalım artık nöbeti ve beni dinlerseniz, gidip genç Hamlet'e anlatalım bu gece gördüklerimizi.
Embora a morte do nosso querido irmão Hamlet seja recente e pareça conveniente que a dor habite no nosso coração e que todo o reino sinta uma dor unânime,
Sevgili kardeşimiz Hamlet'in ölümü, bütün acılığıyla içimizde henüz. Yüreğimiz yaralı ve bütün krallığımız, kederli çatılmış bir tek kaş sanki. Bize de bu yakışır.
E agora, Hamlet, meu sobrinho e meu filho, Ainda essas nuvens no vosso semblante?
Ya sen Hamlet, yeğenim, oğlum neden kara bulutlar altındasın hâlâ?
Meu bom Hamlet, deixa essa triste cara,
Canım Hamlet, at üstünden bu gece karanlığını.
É delicado e honroso, da vossa parte, Hamlet, que homenageeis o vosso pai.
Senin güzel, övülesi yanın bu Hamlet. Yürekten tutuyorsun babanın yasını.
Não desatendas os pedidos de tua mãe.
Annen boşuna yalvarmasın sana, Hamlet.
Tão amável decisão de Hamlet faz sorrir o meu coração.
Buyurun, kraliçem. Su serpti yüreğime Hamlet'in bu tatlı, candan davranışı.
Quanto a Hamlet e ao seu galanteio, não leveis a sério, é uma brincadeira, uma violeta, nos primeiros dias da Primavera, audaz, mas não permanente.
Hamlet'e, boş övgülerine gelince. Bir oyun, bir gençlik hevesi say bunları. Bir menekşedir açmış erkenden, bahar günü.
Com a vossa licença, falou-me sobre o Sr. Hamlet.
Madem sordunuz, söyledikleri Prens Hamlet'le ilgili.
Claramente desejaria que a partir de agora evitasses falar com o Sr. Hamlet.
Bundan böyle, bir dakika bile, şerefinle oynayıp buluşmanı, konuşmanı istemiyorum onunla.
Rei, pai!
Hamlet, kralım, babam, büyük Danimarkalı!
Agora, ouve-me, Hamlet :
Duysun şunu kulakların.
Oh! Hamlet, que terrível decepção!
Ah Hamlet, nasıl böylesine düşer insan?
Senhor! - Sr. Hamlet!
- Hamlet, efendimiz!
Senhor! Meu senhor!
Efendimiz, Prens Hamlet!
Confio em vós com a força do meu afecto, o que um homem como eu pode fazer para expressar estima não faltará, se Deus quiser.
Buna karşılık ben, zavallı bir insan olan Hamlet, Tanrı'nın da rızasıyla, bütün sevgimi, bütün dostluğumu eksik etmeyeceğim sizden.
quando o Sr. Hamlet, com o gibão desapertado,
Prens Hamlet çıkageldi birden, gömleği çözük, başı bağrı açık, benzi uçmuş.
- Foi Hamlet?
- Bunları yazan oğlum mu?
Sempre vosso, minha senhora, enquanto este corpo me alente, Hamlet ".
Canı teninde kaldıkça sevginle yaşayacak olan, Hamlet. "
Ela revelou-me todas as confidências de Hamlet, com a menção do lugar e e dos meios.
Bundan başka da, nasıl ardına düştüğünü, nerede, ne zaman, neler söylediğini, hepsini anlattı bana.
" O Sr. Hamlet é um príncipe fora da tua esfera.
O bir kral oğlu, dedim, dünyası başka seninkinden.
E ele, em resumo, ao ser rejeitado, caiu em tristeza, perdeu o apetite.
Ama Prens Hamlet, uzun sözün kısası önce dertlendi bu itilme karşısında, sonra yemez içmez, uyumaz oldu.
Sabeis que às vezes Hamlet passeia horas seguidas na galeria.
Bilirsiniz, saatlerce yürür bazen burada, şu salonda.
Como passais, meu bom senhor Hamlet?
Sevgili efendimiz Hamlet nasıllar bugün?
Não é necessário repetirdes.
Prens Hamlet'in söylediklerini anlatmana gerek yok.
- Como está o nosso sobrinho Hamlet?
Yeğenimiz Hamlet nasıllar?
Vinde para aqui, Hamlet.
Gel canım, Hamlet.
Hamlet, ofendeste fortemente o teu pai.
- Hamlet, babana yaptığın yapılacak şey değil.
- Que queres dizer, Hamlet?
- Nasıl? Ne diyorsun, Hamlet?
Não digas mais!
Hamlet, sus artık.
Não digas mais! As tuas palavras entram como punais.
Yeter canım Hamlet, her sözünle bir hançer saplıyorsun bağrıma.
Basta, Hamlet.
- Ne olur sus, canım Hamlet.
Fala-lhe, Hamlet.
Konuş onunla, Hamlet.
Dilaceras-me o coração, Hamlet.
Ah Hamlet! Yüreğimi yardın, ikiye böldün.
- Hamlet, onde está Polónio?
Evet Hamlet, Polonius nerede?
Hamlet, para a vossa segurança, que muito estimamos, tanto quanto lamentamos o que vós fizestes, esta acção obriga a que partais imediatamente daqui.
Hamlet, bu yaptığın bize çok acı vermekle beraber, senin güvenliğini düşündüğümüz için, çarçabuk ayrılman gerekiyor buradan.
- Sim, Hamlet.
- Evet, Hamlet.
Vosso terno pai, Hamlet! Minha mãe!
- Seni çok seven babanım ben, Hamlet.
- Pareces o Hamlet! Eu estou bem.
Hamlet gibi görünmene gerek yok.
Chamo por ti, Hamlet,
Konuşacağım seninle adını söyleyeceğim sana.
Não entendo.
Bu karşılık anlayacağım cinsten değil, Hamlet.