Translate.vc / Portuguese → Turkish / Harlem
Harlem translate Turkish
704 parallel translation
A minha irmã tem um restaurante, o La Cubana Loca, no Harlem.
Kız kardeşimin bir mekanı var. La Cubana Loca, Harlem'de.
Duas noites depois, um deles assaltou um talhante no Harlem.
İki gece sonra, sadece iki gece, bir tanesi Harlem'de bir kasabı soydu.
Estou a adquirir as concessões da "Third" e do "Harlem".
Üçüncü'de ve Harlem'deki ayrıcalıkları geri alıyorum.
O maior em Harlem.
Harlem'in en büyüğü.
Apenas uma corrida de táxi até ao Harlem, é tudo o que pedimos.
Harlem'e bir taksi yolculuğu. Senden tek istediğimiz bu.
Fui ao Harlem ver o espectáculo que vocês encenaram.
Gösterini görmek için Harlem'e gittim.
Não as resolvo com doçura, na qual não nos podemos fiar, mas com métodos perturbadores que Boerhave usava em Harlem.
Bu yaptıklarını nezaketle düzeltmeye çalışmadım. Bunun yerine Harlem Hastanesi'nde kullanılan rahatsız edici metotları denedim.
Onde é que já viste um rio cheio de peixes no Harlem?
Daha önce, Harlem'de balıklarla dolu bir dere mi gördün?
Há um novo carregamento em Harlem. Vai aparecer na baixa.
Yakında şehir merkezine de düşer.
Uns tipos de Harlem?
Harlem'li miydiler?
Já os vi lá no bairro.
Harlem'de görmüştüm onları.
Parece existir muito descontentamento lá no bairro.
Anlaşılan Harlem'de birtakım hazırlıklar yapılıyor.
Porque é que esta manhã apareceram dois tipos de Harlem... à procura de John Shaft?
Nasıl oluyor da bu sabah Harlem'den iki herif gelip John Shaft'i arıyor?
O Bumpy... pediu-me que te levasse ao bairro.
Bumpy... Bumpy seni Harlem'e götürmemizi istedi.
Não só arranjas sarilhos para ti, como muitas vítimas em Harlem.
Sadece kendi başını belaya sokmuyorsun, Harlem'de de işler kötüye gidecek.
Parte de Harlem está fora do meu alcance.
Harlem'in bir kısmı benim kontrolüm dışında.
Que outro grupo de Harlem precisa tanto de dinheiro a ponto de a raptarem?
Harlem'de onlardan başka hangi çetenin bu kadar paraya ihtiyacı var ki?
Não que a tinham em Harlem.
Kızı Harlem'de sakladıklarını da söylemedim.
Esta tarde recebi uma visita lá do bairro.
Harlem'den birileri seni ziyaret etmiş.
Para o Harlem, Amsterdam Avenue. Não tenha pressa.
Harlem'e, Amsterdam caddesine.
Foram mortos vários tipos em Harlem.
Baksana, Harlem'de birkaç kişiyi öldürmüşler.
Lembras-te de te ter dito que o Bumpy colocara mais homens em Harlem?
Sana Bumpy'nin ekibini genişlettiğini söylemiştim, hatırlıyor musun?
Dois tipos de Harlem foram a New Jersey.
Harlem'den birkaç kişi Jersey'ye gitmişti.
A minha malta não vale nada fora de Harlem.
Benim adamlarım Harlem dışında işe yaramaz.
- Eles só querem Harlem.
- Harlem'i istiyorlar, aşağısı kurtarmaz.
A não ser regressar a Harlem e dizer ao Bumpy que ela está bem.
Harlem'e gidip Bumpy'ye kızının iyi olduğunu söyle.
A única coisa que te mantém vivo é... seres a pessoa ideal para dizer a esse inútil de Harlem... que tem 24 horas para negociar, ou terá uma filha morta!
Seni öldürmememin tek bir sebebi var. Sağlam kal ki Harlem'deki o pisliğe gidip söyle. Anlaşmak için 24 saati var, yoksa kızı ölecek!
Estavas em Harlem a vender carne de cavalo.
Harlem'e iner ve at eti satardınız.
Sim, mas Harlem?
Evet, ama Harlem?
Harlem?
Harlem?
Mas de certeza que não como os bons tempos de Harlem... quando o dinheiro branco mandava... e os finos gatos brancos vinham a Harlem... atrás da Big Bertha.
Ama Harlem'deki eski, güzel zamanlar gibi değildi... beyaz para patronlar... iyiydi, Harlem'e beyaz kediler gelirdi... her tarafa Big Bertha saçılırdı.
Os negros estão a divertir-se com nossas mesas de jogo no Harlem.
Zenciler, Harlem'deki bahisçi dükkanlarımızda iyi vakit geçiriyorlarmış...
Íamos ao Palm's Cafe, ao Small's, ao Spotlight, a lugares perto da Rua 125, no Harlem,
Palm's Cafe'ye, Small's'a, Spotlight'a falan takılırdık. Harlem'de, 125. Caddenin oralara takılırdık.
Ele fazia os meus dedos dos pés vibrarem.
Çünkü o farklıydı, alışılmadık biriydi. Hele ki Harlem'deki kardeşlerimizi düşünürsek.
Ele só precisava de sair do Harlem... e juntar-se a uma pessoa com massa e olho para o talento... com vontade de ver alguém cheio dele.
Yapması gereken tek şey Harlem'den uzaklaşıp başka bir yere gitmekti. Parası olan, yetenekten anlayan... parlayacak bir adam arayan birilerini bulması gerekiyordu.
Estamos a ir para o Harlem.
Harlem'e doğru gidiyoruz!
Um branco no Harlem.
Harlem'de beyaz bir yüz.
Não sei, mas é bem diferente do Harlem, não acha?
Bilemem ama Harlem'in canına okuduğu kesin, di mi?
Primeiro vai ao Harlem e mata um dos meus irmãos.
Önce Harlem'e gittin ve kardeşlerden birini öldürdün.
A escola do 1º ano é às 14 : 30 e deve ler "O Gato Das Botas".
- Saat 14 : 30'da Doğu Harlem İlkokulu. Üçüncü sınıflara "Şapkadaki Kedi" masalını okuyacaksınız.
Em esportes, o coliseu Nassau abriu suas portas... para um partido de caridade entre os Trotamundos... e uma equipe do movimento gay.
Günün spor haberlerinde, Nassau Coliseum sadece kapılarını değil kalbini de açtı. Yardım toplamak amacıyla yapılacak basketbol maçında Harlem Globetrotters ile eşcinsellere özgürlük hareketinin üyelerinden oluşan bir takım mücadele edecek.
Pensas que é o Harlem?
Harlem mi?
É o que vai para Harlem, para o bairro porto-riquenho.
Onlar Harleme giderler, Puerto Rikolu semtler.
Queres ir trabalhar para o South Bronx, para o Harlem?
Şehrin kuzeyinde çalışır mısın? Güney Bronx, Harlem?
Levo gente ao Bronx, a Brooklyn, ao Harlem.
Bronx, Brooklyn, Harlem'e müşteri taşırım.
Eu vendia esta arma a um preto qualquer no Harlem por 500 dólares.
Bu silahı Harlem'de 500 $'a satarım ben.
É uma preta de Harlem!
- O Harlemli bir zenci.
Tive de ir a Harlem para encontrar.
Cadde'ye gittim.
Quanto é que isso custa em Harlem?
- Torbası yedi dolar ve berbat bir mal.
Tive de ir a Harlem para me abastecer.
Sorun yok.
O Bobby já não vai ver o Santo.
Harlem yeni mal kaynıyor.