English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Harmónica

Harmónica translate Turkish

200 parallel translation
Eu toco harmónica há 40 anos, mas não ganhei nada com isso.
40 yıldır mızıka çalarım. Hiç faydasını görmedim.
Acho que aquela harmónica vale mais que um cêntimo.
Ağızdan çıkan sözün paradan daha kıymetli olduğuna inanırım.
-... e o Greg na harmónica.
-... mızıkada Greg.
É a harmónica do Robert.
Bu Robert'ın armonikası.
Adeus. Não quer ouvir-me tocar harmónica?
Armonika çalmamı dinlemek istemez misin?
Nem desta velha harmónica!
Bu eski armonikayı da sevmiyorum artık.
Não obrigado, toco guitarra ritmo e harmónica.
Hayır teşekkürler, ben gitar ve vokalim.
Para trazer a minha harmónica.
Armonikamı getirmemi.
Em vez de falar, toca a harmónica.
Konuşmak yerine çalar.
Caramba, uma harmónica!
Yeni bir mızıka!
Por falar nisso, sabe algum homem que ande por aí a tocar harmónica?
Aklıma gelmişken, ortalıkta dolanıp armonika çalan bir adam gördün mü?
Basta marcar o número de destino, fazer uma pausa antes do último dígito, soprar a harmónica para o telefone, e marcar o último dígito.
Sadece hedefteki kişinin telefon numarasını tuşlayın son numaradan önce bekleyin mızıka tonunu telefona doğru üfleyin ve sonra da son numarayı tuşlayın.
Não toco harmónica, mas é uma incrível... harmónica... é o que é.
Mızıka çalmam, ama harika bir şeydir.
A terceira lei de Kepler, ou lei harmónica, diz que os quadrados dos tempos de revolução dos planetas em torno do Sol, tempo que levam a completar uma órbita, são directamente proporcionais aos cubos dos comprimentos,
Kepler'in 3. veya uyum yasası, gezegen periyotlarının karesi, Güneş'e olan ortalama mesafelerininin kübü ile doğru orantılı bir yörünge izlemekteydi.
E eu ainda tenho a minha harmónica.
Mızıkam da hâlâ yanımda.
Ele não tem nenhuma harmónica. É apenas ar.
Mızıkası filan yok, sadece hava var.
á rádio todas as semanas, como o velho FDR, mas para tocar harmónica.
Ayrıca meşhur FDR gibi her hafta radyoya çıkarım ama ben mızıka çalarım.
Por favor, traz a minha harmónica.
Lütfen bana mızıkamı getir.
- É uma harmónica.
- Bir mızıka.
Ouvi-o a tocar harmónica, portanto, vim cumprimentá-lo.
Müziğini duydum, merhaba demeye geldim.
Toca harmónica.
Armonika çalıyorsun.
Na minha terra, quem não toca harmónica, não caça mulheres.
Bizim oralarda armonika çalmayana kadınlar bakmaz.
Que interesse poderá um rapaz branco ter num velho tocador de harmónica?
Senin gibi beyaz bir çocuk neden eski bir armonikacıyla ilgilensin?
Willie, diz à Frances com que idade começaste a tocar harmónica.
Willie, mızıkaya kaç yaşında başladığını söyle.
Comecei na harmónica aos 3 anos.
3 yaşımda başladım.
É o primeiro mestre reconhecido da harmónica do country blues.
İlk country blues armonika ustası.
O maior viajante de sempre, o grande tocador de harmónica?
En büyük serseri, ünlü mızıkacı.
Tivesse-lhe falado da fonte, ainda estaria a tocar a sua harmónica... e todos vocês viriam morar na nossa casa da família.
Eğer ona pınarı anlatsaydım... hala mızıkasını çalıyor olacaktı... ve hepiniz aile ocağımızda yaşayacaktınız.
Aposto a minha harmónica e a próxima ração contra o teu relógio de pulso.
Mızıkam ve bir sonraki yemeğim, karşılığında kol saatin.
- Gostas de harmónica? - Sim.
- Armonikayi begenmis miydin?
Deu-nos um cheque e esta harmónica a troco de nada.
Bencil mi? Bize hediye olarak bir çek verdi ve bu armonika da hediye.
Ora, vou precisar de papel higiénico, folha dupla, branco, uma harmónica e um retrato da mamã, para o caso de eu pensar em fugir.
Tuvalet kağıdına ihtiyacım olacak, Çift katlı, beyaz. Bir armonikaya.
Um gajo ranhoso com uma harmónica.
Ağzı olan sümüklü bi herif
Marchar... ao som do tambor, comer ao som da harmónica... E se fizeres tudo isso, terás um funeral... com música.
... davul ritmine göre yürümek zamanında yemek yemek eğer bütün bunları yaparsan gömüleceğin yer müziğin tam merkezidir.
Pela intensidade da assinatura harmónica será uma nave camuflada, mas nunca vi um padrão de dispersão de energia assim.
Dalgalanmanın şiddeti ve harmonik karakterine bakılırsa bu bir görünmez gemi olabilir. Fakat hiç böyle enerji dağılım şekli görmedim.
Nenhuma transmissão sub-harmónica detetada.
Düşük titreşimli yayın saptanmadı.
Alterando para resolução harmónica máxima... 60 por cento. Oitenta por cento.
Warp 9.75'i olabildiğince sürdürmeye çalışacağım.
Harry, module a frequência de nosso escudo para uma harmónica inversa do pulso.
Harry, kalkan frekansımızı darbenin ters harmoniğine ayarla.
Posso levar a noite toda mas levo a lagosta harmónica.
Bütün gecemi alsa da umurumda değil. Istakoz armonikasını istiyorum.
Estou a mudar a amostra da harmónica para ele ouvir.
Armonika sesini değiştiriyorum.
Mas o género harmónica é permitido?
Mızıka tarzı oral seks yapmak serbest, değil mi?
Ele tinha uma harmónica?
Bir armonikası vardı, değil mi?
Eu saí, muito bem disposto, e comprei essa harmónica para mim.
Keyfim yerinde dışarı çıktım ve bu mızıkayı aldım.
Nunca tive uma harmónica que tocasse melhor do que essa.
Bundan daha iyi çalan bir mızıkam hiç olmadı.
Sabes outra coisa sobre essa harmónica?
Mızıkayla ilgili bir şey daha var.
Tu é que tocaste a harmónica mágica.
Sihirli mızıkayı çalan sendin.
Harmónica mágica?
Sihirli mızıka mı?
Sabes, pai, desculpa ter-te devolvido a harmónica.
Mızıkayı geri verdiğim için üzgünüm.
Vai pegar na harmónica e não vai prestar atenção a ninguém.
Yiyebileceğimi sanmıyorum.
A harmónica...
Mızıka.
A Willy gosta da minha harmónica.
Willy armonikamı sever.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]