English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Hasta

Hasta translate Turkish

20,496 parallel translation
- Sigilo médico. De qualquer maneira, ela ajudou a cidade.
Doktor-hasta gizliliği ve ne olursa olsun kendisi bu şehre yardım etti.
Uma paciente que deu várias entradas nas emergências.
Nasıl yani? - Sık sık acil servise uğrayan bir hasta.
O sigilo médico vale para todos os pacientes, senhor Queen. Sim.
Doktor-hasta gizliliği tüm hastalarım için geçerlidir Bay Queen.
- Olá, enfermeira.
Merhaba hasta bakıcı.
Não o Ramirez ficar doente, mas...
Ramirez'in hasta olmasında değil tabii...
Sim, estou a sentir-me mal.
Evet, hasta hissediyorum.
- Porque ela está doente.
- Çünkü o hasta.
- A mamã não está doente.
- Annen hasta değil.
Mas a avó Jean mandou-nos fazer cartões a desejar as melhoras, porque ela está doente por não haver espaço para dois bebés na barriga dela.
Ama büyükanne Jean annem için iyi ol kartlarından yolladı çünkü o hasta ve karnında iki bebek için yeterince oda yok.
A mamã não está assustada e não está doente.
Bak, annen korkmuyor ve hasta da değil.
Que tipo de pessoa foge da sua filha doente?
Ama ne biçim bir insan hasta çocuğundan böyle kaçar?
Não somos uma ameaça. Não estamos doentes.
Tehlike arz etmiyoruz, hasta değiliz.
Bem, há muito tempo atrás, do outro lado do oceano, na Europa, um vírus deixou muitas pessoas doentes.
Uzun zaman önce okyanus ötesindeki Avrupa'da birçok insanı hasta eden bir virüs varmış.
Ela está doente.
Kadın hasta, gelemez.
Cuidava de crianças doentes em hospitais e... para lhes aliviar o sofrimento, narrava contos de fadas inventados por ela mesma.
Hastanelerde hasta çocuklarla ilgilenmiş. Acılarını dindirmek için onlara masallar anlatmış. Kendi uydurduğu masallarmış.
- Doente.
Hasta.
Quando tiveres tempo livre, podes passá-lo no teu quarto, ou aqui na sala de espera ou lá fora dentro dos locais permitidos.
Boş vakitlerini odanda geçirebilirsin veya burada, hasta lobisinde, veya dışarıda izin verilen yerlerde.
Ele está doente e está a ficar pior.
- Hasta, gittikçe daha da kötüleşiyor.
Até o velho agente Blake disse que a minha política sobre esta questão o deixava agoniado.
İyi dostum Ajan Blake bile bu konuda yaptığım şeylerin onu hasta ettiğini söyledi.
Doente de remorso, de raiva.
Hasta suçluluk duygusunu ve öfkeyi.
Pensei que tinhas dito que o nosso filho estava doente.
Oğlunuzun hasta olduğunu söylemiştiniz.
Como é que ela vai amarrar a sua bata?
Gıdıklıyor ama! Hemşire nasıl bağlayacak hasta önlüğünü?
Doente.
Ve hastalar için, hasta.
Ninguém tem fome, nem está doente, não há impostos, nem trabalho duro.
Kimse aç ve hasta değil. Vergi ve çok çalışma yok.
Seus sacanas doentios de merda!
Hasta ruhlu puştlar!
Trabalharão mesmo se não estiverem bem.
Hasta olduğunuz da bile çalışacaksınız.
É uma das vantagens de estar doente.
Hasta olmanın avantajların birisi.
Não estou doente!
Hasta değilim!
Não estou doente!
Hasta değilim! Hasta değilim!
- Ficou em casa por estar doente.
- Hasta, bugün gelemedi.
Flaca, e a tua mãe doente?
Flaca, hasta annene ne olacak?
Pensei que talvez estivesses doente, porque não foste...
Tamam. Ben de seni hasta falan zannettim çünkü...
Não, não estou doente.
Hayır, hasta değilim.
Por isso eu peço-vos que respeitem o luto dos pais dele e não transformem as palavras de um jovem doente em sensacionalismo.
Bu yüzden sizden tek istediğim, ailesinin acısına saygı duyup hasta genç bir adamın sözleriyle sansasyon yaratmamanız.
Se há algo de errado com ele, talvez eu possa ajudar.
Hasta falansa belki ben yardımcı olabilirim.
- Cinco pacientes, não reativos, com febre alta e sem impressões digitais.
- Beş yanıt vermeyen hasta yüksek ateş ve parmak izi yok.
És um velho lutador doentio ansioso por bater em alguém e inventas histórias que justifiquem o que fazes.
Bence sen sadece insanlara vurmayı seven yaşlı hasta bir savaşçısın. Hikayeler uydurup davranışını aklıyorsun.
Porque esta cidade tem estado doente.
Çünkü bu şehir hasta.
Sobre um paciente... Um preocupante.
Bir hastam hakkında ; belalı bir hasta.
Preciso de alguém para falar sobre um paciente.
Benim gerçekten bir hasta hakkında birine danışmam gerek.
Não, não os poderemos ver sem nenhum psicólogo para proteger a confidencialidade dos pacientes.
Hayır, hasta gizliliğini korumak için bir psikolog eşliğinde okuyabiliriz.
Um paciente chamado Richard Kester.
Richard Kester adında bir hasta.
Essa é a paciente que foste acusada de... perseguir.
Takip ettiğin söylenen hasta.
Preciso de alguém para confidenciar sobre um paciente.
Aslında bir hasta hakkında sırlarımı paylaşabileceğim biri lazım.
E escuta, se tens alguns pacientes
Ve dinle, eğer hakkında konuşmak istediğin... -... bir hasta varsa...
Estou a ligar por causa de uma paciente, a Anne Martin.
Anne Martin adındaki bir hasta için arıyorum. Evet.
Quero matar o tipo doentio que matou a Rose.
Rose'u öldüren hasta herifi öldürmek istiyorum.
Quem seria afetado ao ponto de violar um animal?
Kim bir hayvanı iğfal edecek kadar hasta olabilir ki?
A sério.
Hem de çok hasta.
Doente.
- Hasta!
Estás bem?
Hasta olduğunu hissettiğin oldu mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]