Translate.vc / Portuguese → Turkish / Helen
Helen translate Turkish
4,780 parallel translation
Eu ouvi uma conversa telefónica entre o Daniel e Helen Crowley
Daniel ve Helen Crowley arasındaki bir telefon konuşmasını duydum.
Se esse video foi feito há seis anos atrás e não há três dias como a Helen disse talvez não é verdadeiro
Eğer o video Helen'ın söylediği gibi üç gün değil de altı yıl önce çekildiyse belki de gerçek bile değildir.
A tua cliente, Helen Crowley... Ela representa a Iniciativa
Müşterin, Helen Crowley Girişim'i temsil ediyor.
Bem, se eu não fizer a transição que ela pediu a Helen vai suspeitar que alguma coisa não está bem
Eğer istediği para aktarımını yapmazsam Helen yolunda gitmeyen bir şey olduğundan şüphelenir.
O teu pai e eu temos uma compilação de provas que deve neutralizar a Helen Crowley e a Iniciativa
Babanla ikimizde Helen Crowley ve Girişim'i etkisiz hale getirecek kanıtlarımız var.
As próximas duas palavras que saírem de sua boca precisam ser,
Ağzından çıkacak iki kelime "merhaba Helen," olmalı.
"Olá, Helen." Sua vida depende disso.
Hayatın buna bağlı.
Helen Crowley veio ter comigo
Helen Crowley beni görmeye geldi.
Digam-me, quem assumirá a responsabilidade pelo assassinato de Helen Crowley?
Peki ya, Helen Crowley cinayetinin sorumluluğunu kim üstlenecek?
Antes de morrer, A Helen mostrou-me um vídeo do seu escritório.
Ölmeden önce Helen bana senin ofisinden bir video gösterdi.
Esperei a Helen Crowley para um café da manhã que ela solicitou, mas ela não apareceu.
Kahvaltıya Helen Crowley'yi bekliyordum, buluşmayı o ayarlamıştı ama gelmedi.
Tu nunca tiveste provas contra a Helen Crowley porque nunca houve uma conspiração contra ti.
Helen Crowley'ye karşı elinde hiç kanıt olmadı çünkü sana karşı kurulmuş bir komplo yoktu.
A empresa da Helen só é culpada por duplicar os nossos rendimentos.
Dinle, Helen'ın şirketinin suçlu olduğu tek şey bizim kaynaklarımızı neredeyse ikiye katlamak.
Com amigos como a Helen, vais precisar deles.
Helen gibi arkadaşların olduğu sürece, buna ihtiyacın olacak.
Podem começar pelo que houve com a Helen Crowley.
Helen Crowley'ye ne olduğunu söyleyerek başlayabilirsiniz.
A Helen Crowley não negoceia.
Helen Crowley pazarlık yapmaz.
Enfim, a Victoria avisou a Helen da ameaça como parte do nosso acordo e a Helen a assegurou que a Amanda Clarke - não seria problema no futuro.
Her neyse, ortamı yumuşatmak için Victoria Helen'ın tehlikeden haberdar olmasını sağladı ve Helen da Amanda Clarke'ın ileride sorun çıkartmayacağını garantiledi.
Helen, é a Padma.
Helen, ben Padma.
A Helen está comprometida.
Helen ortadan kaldırılmış.
A Helen não está mais entre nós, mas as suas ordens continuam.
Helen artık bizimle değil ama sana verilen emirler aynı şekilde devam edecek.
Isto vai mostrar à Helen Lovejoy. Sempre a gabar-se sobre o seu primo / prima.
Bu hep, gey kuzeniyle böbürlenen, Helen Lovejoy'a gününü gösterir.
A Helen já não está connosco, mas as ordens permanecem.
Helen artık bizimle değil ama sana verilen emirler hâlâ geçerli.
Agora que Conrad está a concorrer para governador, vai ser obrigado a deixar o cargo dele na administração da Grayson Global, o que significa que tu podes ficar mais próximo do Daniel e finalmente livrares-te da Helen Crowley.
Conrad vali olmaya aday olduğuna göre Grayson Global'ın yönetim kurulundaki sandalyesini boşaltmaya zorlanacak... bu da demek oluyor ki Daniel'e yaklaşabilir ve sonunda Helen Crowley'den kurtulabilirsin.
Diz que é o novo contacto para o grupo de investimento de Helen Crowley.
Helen Crowley'nin yatırım grubunun yeni bağlantısı olduğunu söylüyor.
Entendo que esteja a assumir o lugar de Helen Crowley.
Helen Crowley'nin yerini aldığınızı duydum.
Até agora uma mulher como a Helen pode ser substituída.
Helen gibi bir kadının yeri ne kadar doldurulursa ancak o kadar.
Ainda tens o número da Helen?
Helen'ın numarası hâlâ sende var mı?
Os Grayson mataram a Helen Crowley.
Grayson'lar Helen Crowley'yi öldürmüşler.
Um lugar onde a Helen não tinha razões para estar.
Helen'ın bulunmak için hiçbir sebebinin olmadığı bir yer.
Eles mandam alguém no lugar da Helen.
Helen'ın yerine birini göndereceklerdir.
Dá-lhe as contas da Helen.
Helen'ın hesaplarını ona ver.
A Helen Keller foi para Harvard, Meredith.
Helen Keller Harvard'da okumuş, Meredith.
AINDA ESTÁS A TRABALHAR NESSE COMBOIO ESTÚPIDO?
Helen : Hâlâ şu aptal trenle mi uğraşıyorsun? Bu da ne?
Com a Helen.
Yani Helen'la.
Helen é a minha amante.
Helen benim sevgilim.
Mas pensei que fosse doida pela Helen.
Ama senin Helen'a aşık olduğunu sanıyordum.
Eu amo a Helen, mas...
Helen'ı seviyorum, ama...
Talvez isso não, mas... E a Helen?
O olmayabilir ama Helen ne olacak?
Olá, sou a Helen Dougan.
Merhaba, ben Helen Dougan.
A Helen sabe como isto é importante.
Helen bunun ne kadar önemli olduğunu biliyor.
Mas tens de saber que não é a Helen.
Ama duyduğun şeyin Helen olmadığını bilmen gerek.
Uma parte da mente da Helen que criei.
Helen'ın beyninde benim oluşturduğum bir parça.
Helen. Helen.
Helen.
Para nunca mais teres de pensar em mim outra vez? Helen...
Bir daha beni düşünmek zorunda kalmamak mı?
As experiências do meu pai nunca deram certo, e a Helen vai sofrer os danos que ele causou, pelo resto da sua vida.
Sana şunu söyleyeyim : babamın deneyleri hiçbir zaman başarılı olmadı. O yüzden Helen hayatı boyunca babamın psikolojisine verdiği zararla yaşamak zorunda kalır.
Helen, vamos, estamos a caminho. - Eu disse-lhe...
Helen hadi gidiyoruz.
Acabou, Helen.
Bitti, Helen.
Olá, Helen.
Merhaba, Helen.
Encontra a Helen Crowley.
Helen Crowley'yi bul.
Helen?
Helen?
Deixa-me ajudar-te.
Helen izin ver yardım edeyim. Lütfen.