Translate.vc / Portuguese → Turkish / Herman
Herman translate Turkish
630 parallel translation
" Herman Schwimpf?
"Herman Schwimpf mi?"
" Herman Schwimpf?
" Herman Schwimpf mi?
O patriotismo de Herman Schwimpf era à prova de picada.
Herman Schwimpf'in vatanseverliği kurşun geçirmezdi.
Atrás dele está ninguém mais do que o Herman Gottlieb, diretor da Cia. de Ópera de Nova Iorque.
O spagettinin arkasında Herman Gottlieb'in ta kendisi var. New York Opera Kumpanyası'nın müdürü.
HERMAN GOTTLIEB
HERMAN GOTTLlEB
O meu bom amigo Herman Gottlieb vem me ver.
Sevgili arkadaşım Herman Gottlieb beni görmeye geliyor.
Bem, diga-Ihes que traremos mais carne assim que possível.
Herman, onlara biraz daha çok sığır etini mümkün olan en kısa sürede bulacağımızı söyle.
- Atiraram em si, Herman?
- Vuruldun mu, Herman? - Hayır.
Que aconteceu, Herman?
Sorun ne, Herman? Yangın başladığında çizmelerini parlatıyordu, ve pantolonu yoktu, çünkü temizliyordu. Küçük bir kaza mı?
- É um presente, não Herman?
- Bir çeşit hediye. Değil mi Herman?
Tony Scaponi, Herman Langerhanke.
Tony Scaponi, Herman Langerhanke.
- Que passa com este aí?
Neyi var onun? Herman mı?
- Herman? Está de beiço.
Suratını asıyor.
Ei, Herman!
Hey, Herman!
Herman, espere um momento.
Hey, Herman, bekle bir dakika.
- O Sr. Herman vai ligar.
- Bay Herman arayacak.
- Boa tarde, Herman.
- İyi günler, Herman.
D meu nome é Herman Schimmelplusser, mas todos me chamam Herman.
Adım Herman Schimmelplusser, ama herkes bana Herman der.
Já ouviste falar de Herman Schmidt?
Herman Schmidt adını duydun mu hiç?
Tenha calma, Estou aqui para ajudar.
Sakin ol, Herman. Sana yardıma geldim.
Então que receia, Herman?
O halde neden korkuyorsun, Herman?
Nós somos a sua única chance.
Tek şansın biziz, Herman.
Aquele não era o Herman Schmidt?
Az önce içeri giren Herman Schmidt değil miydi?
Tenho ordens para prender Herman Schmidt.
Bunu... Herman Schmidt için tutuklama emrimiz var.
Herman para cortar.
Kısaca Herman.
Quero que leve o Howie... para vistoriar a pradaria do sul.
Herman, Howie'yi yanında götür bugün... -... güneydeki otlağa giderken. - Nasıl istersen, patron.
Eu estava... olá, Sr. Herman.
Ben... Merhaba bay Herman.
- Não, Sr. Herman.
- Hayır Bay Herman.
- Odiava o Herman Zillman.
- Herman Zillman'dan nefret ediyordum.
Eu sou a senhora Herman.
Ben Bayan Herman.
Estou a ser bastante franca consigo, Sra Herman.
Size karşı çok dürüst olacağım, Bayan Herman.
Eu gosto do quarto, Sra Herman.
Odayı beğendim, Bayan Herman.
Decerto compreende, Sra. Herman. Fui habituada a ter consideração pelo homem da casa.
Eminim anlıyorsunuz, Bayan Herman, ben evin erkeğine saygı göstermeğe alışkınım.
O que é que deseja que eu faça, senhora Herman?
Benim ne yapmamı istiyorsun, Bayan Herman?
Um acidente muito infeliz lamento, Sra Herman.
Çok talihsiz bir kaza. Üzgünüm, Bayan Herman.
Aqui está mais uma prova, de que o crime não compensa, pois a lei apanhou a Sra Herman e a Sra Fenimore, assim que gastaram a herança.
İşte suç cezasız kalmazın bir başka kanıtı, çünkü mirası harcamalarının hemen ardından adalet Bayan Herman ile Bayan Fenimore'u yakaladı.
Herman.
Herman.
Leu-me a descriçäo de Herman Melville das Encantadas, as llhas Galàpagos.
Ardından bana Herman Melville'nin Galapagos Adaları'ndan Encantadas'ın tarifini okudu.
- Herman Scowby.
- Herman Scobie.
- Isto foi uma estupidez, Herman.
- Bu çok aptalca bir hareketti, Herman.
Sim, foi uma estupidez, Herman.
Evet, çok aptalca bir hareketti, Herman.
Não sejas nojento, Herman.
Şimdi açgözlülük yapma, Herman.
- Herman? - O que é?
- Herman?
Bem, Herman, vejo que teve uma aterragem feliz.
Herman, bakıyorum iyi bir iş başardın.
Bem, Herman. Tem algo a esconder?
Saklayacak bir şeyin mi var, Herman?
- Vamos chamar o Herman? - Para quê?
- Sence Herman'ı aramalı mıyız?
E isso também vale para o Herman.
Tabii bu Herman için de geçerli.
Ora, ora. É a mão de reserva do Herman.
Aman Tanrım!
Oh, pobre Herman.
Zavallı yaşlı Herman.
Foi estúpido, Herman.
- Çok aptalca bir hareket Herman, aptalca.
Não sei, Herman.
Bilmiyorum, Herman.