English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Hickory

Hickory translate Turkish

51 parallel translation
Vi-te a arranjar a carroça, Hickory.
O zımbırtıyla oyalandığını gördüm, Hickory.
O Hickory?
Hickory nerede?
Hickory!
Hickory!
E de mim o Hickory?
Ya beni Hickory'yi?
Um Camaro cinzento implicado no tiroteio nas Flamingo Towers foi avistado no parque de estacionamento do Hickory Motel.
Flamingo Towers'da bu sabahki Castranova çatışmasında kullanılan şüpheli gri Camaro... Desiree Moteli'nin otoparkında görülmüş.
Que personagem do século XIX ficou conhecido por "O velho Hickory"?
Lisa, lakabı "Yaşlı Ceviz" olan 19.yüzyıl kişisi kimdir?
Vivia em Singapura, mas ficou viúva e agora é governanta duma residência. Uma residência de estudantes, em Hickory Road.
Singapur'da yaşıyordu, ama kocası öldü, şimdi Hickory Sokağı'ndaki bir öğrenci yurdunu çekip çeviriyor.
Para começar, quero conhecer os estudantes do nº26, Hickory Road, mas de uma forma que não seja... Como direi? Que não levante suspeitas.
Başlangıçta Hickory Sokağı 26 Numaradaki öğrencilerle tanışmak istiyorum, ama farklı şekilde olacak, nasıl diyorsunuz, şüphe uyandıracak şekilde.
Há algo aqui, em Hickory Road, que não me agrada, que me causa algum receio.
Burada, Hickory Sokağı'nda hoşuma gitmeyen bir şeyler var... beni korkutan şeyler bunlar.
Celia Austin e Colin McNabb, de Hickory Road, desejam vê-lo.
Celia Austin ve Colin McNabb sizi görmek istiyor.
Sim, vim agora de Hickory Road.
Evet. Ben de tam Hickory Sokağı'ndan geliyordum.
Mas somos todos amigos em Hickory Road.
Ama Hickory Sokağı'nda hepimiz arkadaşız.
Há algo por trás das duas mortes em Hickory Road que nos escapa.
Burada, Hickory Sokağı'nda bir şeyler var, bu iki ölümün ardındaki göremediğimiz şeyler.
No dia em que a polícia veio a Hickory Road.
Hickory Sokağı'na polisin geldiği gün.
- Vai voltar a Hickory Road?
Hickory Sokağı'na mı dönüyorsunuz, Başmüfettiş?
Hickory Road.
Hickory Sokağı'na.
E foi por isso que se empregou na loja de mochilas, em Hickory Road.
Ve bu yüzden mi Hickory Sokağı'ndaki... sırt çantası dükkânında çalışıyordunuz?
Há algo de esquisito nas mochilas que chegam a Hickory Road.
Hickory Sokağı'ndaki çantalarda garip bir şeyler var.
Todos sabemos quem roubava os objectos do nº26 de Hickory Road e porquê.
Hickory Sokağı 26 Numaradaki eşyaların... çoğunu kimin çaldığı veya neden çaldığıyla, ilgili bir gizem yok.
Celia Austin confessou ter cometido apenas alguns dos furtos do nº26 de Hickory Road.
Hickory Sokağı 26 Numaradaki hırsızlıkların... sadece bir kısmının sorumluluğunu üstlendi.
Talvez o agente da Polícia tenha vindo a Hickory Road investigar, usando o homicídio no Soho como desculpa para fazer uma visita.
O gün Hickory Sokağı'na gelen polis Soho'da işlenmiş, cinayeti yurda girebilmek için kullanmıştı.
Para seu espanto, viu que o filho de Sir Arthur Stanley morava no nº26 de Hickory Road, com um nome falso.
Çünkü Sir Arthur Stanley'in Hickory Sokağı 26 Numarada... başka bir isimle kalan oğlunu görünce afallamıştı.
O venho Hictory está só a deixar-nos prontos para o combate.
Yaşlı Hickory bizi savaşa hazırlıyor.
O velho Hictory, o velho Jack, o velho Blue Light.
Yaşlı Hickory, yaşlı Jack, yaşlı mavi ışık.
Fomos ao Ikary, tomámos uns copos.
Hickory Stick'e gittik ve içmeye devam ettik.
O meu conjunto da Hickory Farms já chegou.
Oh, Hickory Farms paketim gelmiş.
Na festa nocturna em Hickory Dickory Dock.
Dans gecenin sonunda Hickory Dickory Dock un aşağısında
O pólen do saco de ovos é dos pinheiros de Hickory.
Yumurtalardan gelen polen Amerikan Ceviz Ağacı'ndan.
Certo, o pólen que encontrei no saco de ovos de aranha veio dos pinheiros de Hickory.
Tamam, dokumacı örümceğin yumurta kesesinde bulduğum polen Amerikan Ceviz Ağacı'ndan geliyordu.
Estou a falar-vos a partir da loja da Hickory Farms no Grover's Mall, em New Jersey, com a boca cheia de salsicha seca.
Sizlere Grover's Mall, New Jersey'deki ceviz tarlalarından taze sosisler eşliğinde sesleniyorum.
Não alfarroba, nogueira.
mesquite tütünü değil, hickory.
Alfarroba não, nogueira.
mesquite değil, hickory.
Peguei dois voos, esperei numa rodoviária em uma cidade que achei que se chamava Hickory Butt, mas deve ter sido o sotaque do motorista, então peguei carona com um caminhoneiro, que sabe tudo sobre embalagens e transporte de lagostas.
İki uçak değiştirdim, Hickory Butt adında bir şehirde otobüs durağında oturdum sonra da kerevit yakalama ve paketleme konusunda uzman bir kamyoncuyla buraya kadar geldim.
Então, o velho uísque Hickory é uma marca extinta.
Eski Hickory Bourbon damgası artık kullanılmıyor
E "Old Hickory" era o codinome do Andrew Jackson.
"Old Hickory" Andrew Jackson'ın takma adı.
Mas os rapazes brancos da Hickory Tech...
Hickory Teknik'ten olan beyaz çocuklar...
Tique e o taque.
Hickory Dickory tak.
A história do Tique e o taque.
Hickory Dickory tak.
E por fim, os macacos. Tique-taque.
Hickory Dickory tak.
Hickory, Maryville, Spartanburg, Dalton, Albertville e Williamsburg.
Hickory, Maryville, Spartanburg... Dalton, Albertville, ve Williamsburg.
As partículas que o Dr. Hodgins encontrou. Nogueiras americanas são encontradas ao longo da curso.
Dr. Hodgins'in bulduğu partiküllerin izleri : shagbark hickory ağacı bu bölgede sınır boyunca bulunuyor.
Digam-lhe que o filho do Hickory mandou cumprimentos.
Hickory'nin oğlunun selam yolladığını söyleyin.
- Hickory?
- Hickory kim?
- Disse para lhe dizer, "Cumprimentos do filho do Hickory".
- Hickory'nin oğlunun selam yolladığını söyledi.
Hickory Dickory Dockry.
"Hickory Dickory Dock" şarkısındaki gibi.
Como os fumeiros de hickory kielbasa.
Hickory smokehouse kielbasa gibi.
Acho que o Old Hickory irá ser um excelente Presidente.
Bence İhtiyar Hickory mükemmel bir başkan olacak.
Sr. Poirot?
Bay Poirot, Hickory Sokağı'ndan
Certo, vou já a caminho.
Hickory Sokağı'nda yardımınıza ihtiyacımız var, efendim. Tamam. Geliyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]