Translate.vc / Portuguese → Turkish / High
High translate Turkish
1,053 parallel translation
Ele foi professor de ciências na Universidade de Denton.
Denton High'da bir bilim öğretmeniydi.
Escola Secundária Ewen, convosco o vosso Rei e a vossa Rainha do Baile de Finalistas,
Ewen High... Sizlere balonun yeni taç giymiş olan Kral ve Kraliçe'sini sunuyorum...
O filme das 11 do Canal 8, com Richard Anthony em High Risk Devils.
Kanal 8'in saat 11 filmi, Yüksek Risk Şeytanları'nda Richard Anthony.
Este lugar é o High Harbour, ou Industria?
Burası Büyük Sığınak mı yoksa Endüstriya mı?
Não é High Harbour, ou é?
Büyük Sığınak değil, değil mi?
Mas não consegue chegar a High Harbour.
Ama Büyük Sığınak'a gidemez.
High Harbour?
Büyük Sığınak mı?
High Harbour é uma ilha que fica muito, muito longe desta.
Büyük Sığınak, buradan çok, çok uzakta bir ada.
Ela contou-me que há uma ilha que se chama High Harbour, e que há lá muitas crianças!
Çocuklarla dolu, Büyük Sığınak diye bir adadan bahsetmişti.
Vamos agora às boas notícias, e possivelmente, uma das coisas mais emocionantes de sempre.
Şimdi de iyi bir haberim var. Rydell High'da gerçekleşen en heyecanlı etkinliklerden biri.
Dentro de momentos, a nação irá ver o nosso liceu,
Birazdan, bütün ülke Rydell High'ı izleyecek, korkarım.
- Vou directo a Hamilton High
- Doğrudan Hamilton Lisesi'ne giderim ama.
- Directo a Hamilton High
- Doğrudan Hamilton Lisesi'ne.
Finalistas do Liceu de Midtown, não andem por aí.
Midtown High son sınıf öğrencileri. Sallanmayın.
Não sei o que se passa nesses colégios particulares, Osborn, Não sei o que se passa nesses colégios particulares, Osborn, mas no Midtown... Sigam.
O gösterişli özel okulların nasıl olduğunu bilmiyorum ama Midtown High'da...
Está em Lincoln High. Além de ensinar você veio também para fazer outras coisas.
Lincoln Lisesi'nde öğretmenlik her şeye rağmen yaptığınız bir şeydir.
Tem medo de terminar... com a reputação do Lincoln High, porque bebe durante o trabalho?
Görev başında içki içerek Lincoln Lisesi'nin itibarına leke sürmemden mi korkuyorsun?
Acenem a bandeira por Hudson High, rapazes
* Hudson Highborn için bayrağını salla, * göster onlara nasıl durduğumuzu!
Um incêndio destruiu uma estância de madeiras, um armazém de lacticínios e um stand de automóveis em MacDonald...
Bugünkü haberler, bir yangın sonucu High View Kerestecilik, bir süt ürünleri satış merkezi ve bir Mc Donald ortaklığı olan American Motors büyük hasar gördü.
Prancy Blue toma a dianteira. Depois Out For the Run e Completely Fine. Sequidos por Cover the Bet, Heavy Reigns e High Compression.
Çılgın Lou liderliği aldı, Amiral'ın Postası ikinci, Komple Güzel üçüncü peşlerinde Kapalı Bahis, Yoğun Yağış ve Yüksek Basınç.
Prancy Blue está a ganhar por um pescoço. Completely Fine em 2º e Admiral's Runner, 3º. 4º Heavy Reigns e High Compression logo atrás.
Çılgın Lou boyun farkıyla önde Komple Güzel ikinci, peşlerinde Amiral'in Postası üçüncü... sonra Yoğun Yağış ve arkasında atağa kalkan Yüksek Basınç...
High Compression está a ganhar terreno.
Yüksek Basınç liderliği alıyor ve arayı açıyor.
High Compression corta a meta.
Yarışı'Yüksek Basınç'kazanıyor.
Uma reviravolta completa e High Compression é o vencedor.
Müthiş bir sonuç. Kazanan, Yüksek Basınç.
Peço em nome dos alunos do último ano de Bomont High... que a Iei que proíbe dançar em público seja abolida.
Bomont Lisesi son sınıf öğrencilerinin çoğunun adına kasaba sınırları içindeki dans yasağının kaldırılmasını talep ediyorum.
A carrinha de transporte de valores da Securicor, na Peckham High Road.
Peckham High yolundaki güvenlik minibüsü...
Ficar quieto e deixar morrer aquela rapariga, para que tu possas viver bem?
Standing by and letting that girl get blown away... so that you can live high on the hill?
Os adeptos de Fairvale High. Grande jogo contra o Central.
Mezuniyet balosu var, sonra Central'e karşı büyük maç...
Condit High, Crosby, El Roble.
Condit High, Crosby, El Roble.
" ao lado de uma lareira aconchegante
While the breeze on high
Muito bem, mas é P-O-L-K. Liceu Polk.
Çok iyi, fakat, P-O-L-K, Polk High.
High and Dry é uma comédia sem pés nem cabeça um típico filme do verão, com o objectivo de atrair os jovens.
Keş ve Kuru, gençliğe yönelik aptal komedi tarzında tipik yaz filmlerinden biri.
Onde está a Miller High Life?
Miller High Life nerede? Miller High Life nerede? Artık ondan yok.
Como não tem mais?
Nasıl High Life olmaz?
Arrume Miller High Life aqui e agora!
Buraya High Life getirin! Başka bira al.
Miller High Life.
Miller High Life.
Este pedido é para Crystal Lake, dedicado aos finalistas de Lakeview High.
Bu istek şarkı Crystal Lake'den Lakeview Lisesi son sınıfına.
Eis "High School Confidential".
İşte bu "High School Confidential".
Ele nunca foi bom nesta posição.
He's never been good on the high outside pitch.
E como adultos, temos de nos preparar para uma nova vida... fora desta maravilha chamada Springwood High.
Ve erişkinler, artık... Yeni bir hayata hazırlanmamız gerekiyor. Springwood High'ın dışında mükemmel bir hayat var.
- Andaste no liceu de Beverly!
- Beverly High'dansın!
O relato do meu último jogo em Polk High.
Polk Lisesi'nde oynadığım son maçı anlatacağım.
Mora na outra ponta da High Street.
High Sokağı'nın öteki ucunda.
Para mim, os problemas causados pelas personagens animadas não são nada comparadas com os problemas que um psiquiatra encontra.
Bana göre, çizgi roman karakterlerinin high jinks'i hergün karşılaştığım problemlere nazaran sönük kalıyor.
Em todo o caso, vao instalar-me a TV no domingo... e apresento o Mile High Mall, em Denver, na próxima semana.
Her neyse, dev ekranımı pazar günü kuracaklar ve bir dahaki hafta Denver'da Mile High Alışveriş Merkezi tanıtımım var.
# My love's reachin'so high
# Aşkım büyüyor
Vives em High Tower, na antiga casa Carl Kay, a do elevador.
High Tower'da oturuyorsun, asansörlü eski Carl Kay binası?
"Moça, não podíamos estar mais high".
Söz "Kızım, daha yükseğe çıkamayız" diye.
Felizmente, poucas escolas são como a Lincoln High... ainda.
Geçen yıl liselerimizde öğrencilerin okul arkadaşlarına ve öğretmenlerine uyguladığı şiddet vakası 280,000'di.
Isto é "high quality" que dizer muito bom.
"Yüksek kaliteli"...
Não tem mais High Life?
High Life yok mu?