Translate.vc / Portuguese → Turkish / Hillary
Hillary translate Turkish
631 parallel translation
Estarão lloyd e Rosa, hillary e Justine... Lisa e June, o Sr. Livingston e o tio Herbert.
Lloyd ve Rosa, Hillary ve Justine, Lisa ve June, Bay Livingston ile Herbert dayı geliyor.
Telefonei à Hilary depois de almoço para dizer que o Cazelet concordou...
Hillary'ye Cazelet'la anlaştığımızı söylemek...
Tal como o Sherpa Tensing e Sir Edmond Hillary, seja o número um no topo, quando é o Número Um no Topo.
Sherpa Tensing ve Sör Edmond Hillary gibi siz de Tepede Bir Numara iken, tepesi bir numara olun.
Fique responsável por Hillary.
- Hilly'e göz kulak olacaksın.
Hillary Brown, ABC News a bordo da frota de ataque do USS Hancock no Mar do Sul da China.
Hillary Brown, ABC haberleri. USS Hancock uçağı. Güney Çin Denizi.
- Hillary.
- Hillary.
Hillary. É um nome raro.
Sıradısı bir isim.
Então a menina deve ser a Hillary Flammond.
Demek siz Hillary Flammond'sunuz?
Oh, querida Hillary, se soubesse o quanto esperei por este dia.
Sevgilim, Hillary.
Oh, querida Hillary, se soubesse o quanto esperei por este dia.
Bugünün gelmesini ne kadar çok istediğimi bir bilsen.
Mas, Hillary, é fantástico que tenha voltado para mim,... precisamente quando mais preciso de você a meu lado, para lutar pela causa.
Bana dönmen ne kadar güzel oldu, tam da yanımda, dava için sana ihtiyacım varken...
Entretanto, a Hillary rouba este caminhão na linha do comboio... e nos apanha aqui.
Bu arada Hillary, demiryolu geçidindeki kamyonu çalacak ve bizi buradan alacak.
- A Hillary está a salvo.
Merak etmeyin.
- Onde está a Hillary? - Estou com fome.
- Hillary nerede?
- O que aconteceu? - O Nigel levou a Hillary no caminhão.
Nigel, Hillary'yi kamyonla götürdü.
- Mas, Hillary- -
- Ama Hillary!
Não, Hillary. A Alemanha é perigosa demais para você agora.
Almanya artık senin için cok tehlikeli.
Eles têm razão, Hillary.
Onlar haklı Hillary.
Hillary, quero que venha comigo.
Benimle olmanı istiyorum.
Chamo-me Gabriel, e a minha mulher, Hillary.
Adım Gabriel, eşiminkiyse Hilary.
A Hillary vai ser totalmente contra.
Hilary çok kızacak.
A Hillary e eu pensamos que o amargo que as pessoas sentem como adultos... pode tornar-se em amor se se renderem à boa vontade que os brinquedos dão.
Hilary ve ben, yetişkin insanların acılarının iyilik dolu oyuncaklar sayesinde, sevgiye dönüşeceğine inanıyoruz.
- Hilary.
Hillary.
Ouvi que Sir Edmund Hillary está a tentar chegar ao pólo Sul.
Sör Edmund Hillary'nin Güney Kutbu'nda birşeyler planladığını duydum.
Hillary, onde pus o convite?
Hillary, davetiyeyi nereye koymuştum?
Hillary! Lembre-se onde está, por favor.
Hilary, nerede olduğunu unutma, lütfen.
- A sua mulher, Hillary Rodham Hussein. - Santa Maria!
Karın Hillary Rodham Hüseyin.
Sir Edmund Hillary pode muito bem comprar roupa interior para a mulher.
Sör Edmund Hillary'nin eşi için iç çamaşırı almasında yanlış bir şey yok.
Devias contactar a Hillary Mitchell.
Hillary Mitchell'i aramalısın.
É a Hillary Mitchell, colega de escola da Maggie Muldovan?
Siz Maggie Muldovan ile aynı okula giden Hillary Mitchell misiniz?
Uma disse que ela foi para a UCLA, outra mandou-me falar com a Hillary Mitchell...
Biri onun üniversiteye gittiğini söyledi. Bir başkası Hillary Mitchell'ı bulmamı...
Hillary Mitchell?
Hillary Mitchell mı?
Ela disse que teve uma camioneta Ford preta.
Hillary, siyah bir Ford'unuz olduğunu söyledi.
É isso, Hillary Clinton, o 42o.
Hillary Clinton mı? İşte bu! Hillary Clinton.
Jennifer Flackett, Kathy Miller, Hillary Turk.
Jennifer Flasket, Kathy Miller, Hillary Turk.
Ou vais fazer tipo Hillary Clinton e ficar Isabel Fuentes-Whitman?
Ya da, Hilary gibi, Fuentes-Whitman mı?
Sabes que dia é hoje, Hillary?
Hangi gün biliyor musun, Hillary?
- Não, obrigada, Hillary.
- Hayır, sağol, Hillary.
Hillary.
Hillary.
Deixa-te de retórica barata, Hillary Rodham Clinton, porque isso não vai acontecer.
Süslü konuşmalarını kendine sakla Hillary Rodham Clinton! Çünkü öyle şeyler olmayacak.
Edmund Hillary e o meu pai, Tenzing Norgay.
Edmund Hillary ve babam, Tenzing Norgay.
Em 1953, Katmandu foi o ponto de partida para Hillary e o meu pai.
1953'te, Katmandu, babam ve Hillary için kalkış noktasıydı.
Esperamos seguir o mesmo caminho que Edmund Hillary e o meu pai percorreram até ao cume em 1953.
Babam ve Edmund Hillary'nin 1953'te zirveye giderken izledikleri aynı yolu izlemeyi umuyoruz.
Mesmo abaixo do cume, está a dificuldade maior de toda a escalada. Um muro de gelo e rocha chamado "Hillary Step".
Zirvenin hemen altında tüm tırmanışın en zorlu eğimi Hillary Step olarak bilinen kaya ve buz duvarı vardır.
Fazias com a Hillary?
Hillary ile sevişir miydin?
Muito bem, Hillary.
Aferin Hillary.
Hillary!
Hillary!
Luc, leve a Hillary daqui para fora.
Luc, Hillary'yi buradan çıkar.
Maggie, leva a Hillary para casa.
Maggie, Hillary'yi eve götür.
- Hillary!
- Hillary!
Está conosco.
Hillary bizimle.