Translate.vc / Portuguese → Turkish / Honest
Honest translate Turkish
40 parallel translation
# # De verdade, Truly
# # Honest, Truly
# # Honestamente, Truly, amamos-te
# # Honest, Truly, we do
# # Honestamente, de verdade, os amo
# # Honest, truly, I do
REELEJAM O XERIFE John "Honest" COPPERUD
YENİDEN ŞERİF ADAYI John "Dürüst" COPPERUD
Honest John, foi tudo tal como relataram o Sargento e o Sr. Cole?
Dürüst John... tüm bunlar çavuşum ve Bay Cole'un anlattığı gibi mi oldu?
Talvez tenha sido um erro, uma distração dele. Não.
Maybe it was an honest mistake, a slip of the tongue.
Já sei o que vou fazer, vou telefonar ao meu bom amigo Honest Carl Roebuck e aceitar o trabalho que ele me ofereceu.
Beni Sheetrocking işine almasını söyleyeceğim. Belki kumarda kaybettiğim paranın bir kısmını kazanabilirim. "
"who would sooner chew off her own foot than do an honest day's work."
Şımarık, cırtlak, çalışmaktansa kendi ayağını yemeği tercih eden para avcısı bir sosyetik.
A sério, para ser honest...
Gerçekten, dürüstçe...
A sério.
Honest.
Ainda assim, gostei que tenhas sido honesta.
If anything, I appreciate your being honest.
O Honest Abe?
"Dürüst Abe".
Lincoln não é o Honest Abe.
Lincoln, "Dürüst Abe" değildi.
Força, pronta para quando precisarmos. HONEST JOHN - EXÉRCITO DOS EUA
Babam Başkan olduğunda, o zaman üçüncü nükleer çağ yaşanıyordu.
- "Honest Abe!"
- Dürüst Abe.
Honest Abe.
- Dürüst Abe, tabii.
"CHICAGO" - An Honest Woman -... Queens Of The Lab... - S02E05
Çeviri :
E sendo sincera e honesta...
And if I'm being truthful and honest...
Vamos falar um pouco sobre o honesto John Baconian.
Hadi birazda Honest John Baconian'dan bahsedelim.
"Honesto" John Baconian?
Honest John Baconian?
O honesto John Baconian, já houve algum homem com um nome tão malicioso?
Honest John Baconian, Bu kadar samimiyetsiz başka bir isim varmı?
É por isso que eles me chamam de John Honesto, certo?
Bu yüzden bana Honest John diyorlar değil mi?
E como o John Honesto estava ligado à ela?
Ve Honest John ona nasıl ulaşmıştı?
Preciso de encontrar esse John Honesto.
Honest John'a bulmak zorundaydım.
Há muito tempo na folha de pagamento do John Honesto.
Uzun zamandır Honest John'un adamı.
Eles fizeram vários furtos grandes para o John Honesto, em East Bay.
Doğu rıhtımında Honest John için, Çok ağır işler yaptılar.
Miami disse que o Joe era o principal traficando do John Honesto.
Miami'de Honest Joe'nun ana uyuşturucu dağıtıcısının Joe olduğu söyleniyordu.
Ele estava encarregado da cobrança dos empréstimos de curto prazo que o John Honesto fazia, com taxas de juros altíssimas.
Kısa vadeli kredilerin, Tahsilatından sorumluydu, Honest John'un yüksek faizle verdiği paraları topluyordu.
Foi com o pessoal do John Honesto.
Honest John'un adamlarından aldım.
Não é que o John Honesto fosse um tipo difícil de se encontrar.
Honest John bulunması zor bir adam değildi.
O John Honesto não queria nenhuma gravação de quem o vinha ver ou com quem ele conversava.
Honest John kimin onu görmeye geldiğinin, Yada kiminle konuştuğunun, Kaydedilmesini istemiyordu.
Eu escondi o Sr. John Honesto na garagem, dei um jeito nos corpos, e depois eu tinha algumas perguntas para ele.
Bay Honest John'u bodrumda hapsettim, Cesetleri temizledim, Ve sonra da ona sorularımı sordum.
Eu tive uma longa conversa com o John Honesto.
Honest John ile uzun uzun konuştum.
Ele era um dos guarda-costas do John Honesto.
O Honest John'un korumalarından biriydi.
Assim é que é!
İşte bu Honest Thomas.
- Para ser sincero, Bonnie, eu já não sei o que pensar.
To be honest, Bonnie, I... I don't know what to think anymore.
Pelo menos está a ser honesto acerca disso.
* At least you're being honest about it.
Eu sei que é sempre difícil para si ser honesto.
* I know you've always found it hard to be honest.
A mulher com barba à Lincoln.
Bizim Honest Abe.
Eu conduzi experiências para aumentar o conhecimento humano, em áreas temerosas de se actuar.
Pekala, polise verdiğiniz ilk ifadeye göre, geçmişte bu Honest John denen adam size fakir ve, evsiz insanlar getirmiş, kendi iradeleri dışında, ve sizde bu insanların üzerinde anormal deneyler yapmışsınız. İnsan hakkında daha fazla bilgi edinmek için deneyler yaptım, herkesin cesaret edemeyeceği alanlarda.