Translate.vc / Portuguese → Turkish / Hubert
Hubert translate Turkish
460 parallel translation
Se o nosso bebé nascer antes de eu voltar, convence a Molly a não dar o nome de Hubert.
Bebeğimiz ben dönmeden önce doğarsa... Molly'yle konuş adını Hubert koysun, olur mu?
- Ela quer chamá-lo Hubert.
— Adını Hubert koymak istiyor.
Lembra-te, a partir deste momento, já não és o Hubert Hawkins, o humorista do parque de diversões.
Şu andan itibaren unutma, artık karnaval göstericisi Hubert Hawkins değilsin ;
Sim. Mas se o meu plano for bem sucedido, Eu garanto, que Hubert Hawkins não morreu em vão.
Ama planım başarılı olursa, sizi temin ederim, Hubert Hawkins boşuna ölmüş olmayacak!
Hubert e eu adquirimos todas estas coisas quando vivemos em África.
Hubert'la, bu şeyleri Afrika'da yaşarken toplamıştık.
Hubert era o meu marido.
Hubert benim kocamdı.
Por isso Hubert costumava chamá-lo de dentista feiticeiro.
Bu yüzden Hubert ona kabile dişçisi derdi.
- Hubert era tão espirituoso.
- Hubert çok komik bir adamdı.
Onde moras, Hubert?
Nerde yaşıyorsun Hubert?
- Sim. - O Dr. Hubert Van der Mal é meu pai.
Evet, babam Dr. Hubert Van der Mal.
Suas altezas, o Rei Humberto e o Príncipe Filipe!
Majesteleri Kral Hubert ve Prens Phillip!
Assim, anunciaram hoje que Filipe, filho e herdeiro de Humberto, seria prometido à filha de Estevão.
Bu amaçla, bugün Hubert'in oğlu ve veliahdı Phillip ile Stefan'ın çocuğunun sözlendiklerini ilan edeceklerdi.
Ainda não há sinal dela, Humberto.
Hala hiçbir iz yok, Hubert.
Desculpa, Humberto, mas 16 anos... de preocupação, sem saber...
Üzgünüm, Hubert, bilmeden, merakla geçen onaltı yıldan sonra- -
Certo, Humberto.
Haklısın, Hubert.
Mas, Humberto, eles ainda nem sequer casaram.
Ama Hubert, daha evlenmediler bile.
Espera aí, Humberto.
Düğüne! Dur bir dakika, Hubert.
- Então, sê realista, Humberto.
- Biraz makul ol, Hubert.
Nenhum, Humberto.
Hiçbir şey, Hubert.
Eu avisei-te, Humberto, isto é guerra.
Seni uyarıyorum, Hubert, bu savaş demektir.
Por... Por nada, Humberto.
Hayır--Hiçbir şey, Hubert.
Agora não, Humberto.
Şimdi olmaz, Hubert.
Perdoe-me, Humberto.
Kusura bakma, Hubert.
Recebe nas tuas mãos misericordiosas, Senhor, a alma deste teu servo, Hubert Carter.
Tanrım, kulun Hubert Carter'ın ruhunu... merhametli ellerine al.
Triste pelo recente falecimento do contra-almirante Sir Hubert Marple.
Tuğamiral Sör Hubert Marple'ın geçenlerde vefatı yüzünden üzücü.
Tira a grelha.
Hubert! Ocağı aşağı al.
- E o Hubert?
- Hubert nerede?
Dr. Hubert Marlow, que trabalhou aqui.
Dr. Hubeft Marlow. Burada çalışırdı.
Desculpe, eu procuro o túmulo do Dr. Marlow.
Afedersiniz. Dr. Marlow'un, Dr.Hubert Marlow'un mezarını arıyorum.
Hubert Marlow.
Hubeft Marlow.
- Dr. Hubert Marlow.
- Dr.Marlow.
Suposto ser o corpo de Hubert Smith. Morreu de falha cardíaca numa clínica de repouso.
Sanırım o, hastanede ölen Hubert Smith di.
O que está a fazer, caro Hubert?
Ne yapıyorsunuz, sevgili Hubert?
Permita-me que o trate por Hubert.
- İzin verirseniz size Hubert diyebilir miyim?
Sr. Secretário-geral, eu chamo-me Hubert Barrére de Tartas.
Sayın Genel Sekreter, benim adım, Hubert Barère de Tartas.
Então, Hubert, já faleceu há muito tempo.
Hubert, o öleli çok uzun zaman oldu.
- O que se passa consigo, Hubert?
- Hubert, ne oldu sana? - Dinliyorum!
Hubert, encontrei!
Hubert! Onu buldum!
- Senhor Professor! Hubert!
Bu mümkün değil!
Hubert! É ele!
Hubert, bu o.
Que pergunta, Hubert!
Ne biçim bir soru bu, Hubert?
Está a sonhar, Hubert.
Hayal mi görüyorsun, Hubert?
Hubert! Tenho as mãos húmidas, as pernas a tremerem.
Hubert, kendimi iyi hissetmiyorum.
Depressa Hubert!
- Acele et, Hubert. Uyanıyor.
Depressa, Hubert! Já está! Está a acordar.
- Acele et, Hubert, uyanıyor!
- Não! Hubert veja!
Hubert, bak!
- Hubert! Hubert! - Sim?
Ben, girişini hazırlayayım.
Ele acordou!
- Hubert, uyandı!
- Hubert! Hubert!
Hubert!
Ponha aí, Hubert.
Onları oraya koy, Hubert.
Esta é minha!
Hubert...