Translate.vc / Portuguese → Turkish / Hyundai
Hyundai translate Turkish
58 parallel translation
Um Hyundai ou algo do género.
Hyundai veya onun gibi bir şey.
Pára com isso.
Hyundai.
Porque vieste de Hyundai, esta noite, eu vim num BMW de 80 mil dólares.
Çünkü sen buraya gelirken bir Hyundai kullandın bense $ 80,000'lık bir BMW.
Madeleine, espera no Hyundai!
Madeleine, git Hyundai'de bekle!
Ao dono do Hyundai amarelo : o seu carro está a ser rebocado.
Sarı Hyundai'nin sahibi, arabanız çekiliyor.
Uma, Rodney King devia ter levado uma tareia... por conduzir bebado e ter batido num Hyundai.
İlki, Rodney King alkollü araba kullanmaktan ve... bir Hyundai ile yakalanmaktan kıçına tekmeyi yemeli.
Tu preferias ter um Hyundai e um coração de ouro pendurado num fio.
Senin asıl arzuladığın küçük bir araba ve zincirin ucunda altından, gösterişsiz bir kalp.
Encontramo-nos lá. Tenho de abastecer o Hyundai. "
Arabaya benzin almalıyım. " diyeceksin.
- Pensei ter visto o Hyundai dele.
- Onun Hyundai'sini gördüm sandım.
Um Hyundai prateado.
Gümüş renkli Hyundai.
Um Hyundai Sonata?
Sonata mı?
Achas que te deixava andar de Hyundai?
Ne yani, sana Hyundai mı kullandıracaktım?
Atenção, proprietário de um Hyundai com a matrícula 2487!
Hyundai arabanın sahibini arıyoruz.
Vou lançar o fim-de-semana de promoção da Hyundai e Subaru na Wilkins.
"Touchdown of Savings Weekend" i tekmelemek için burdayım, Wilkins Hyundai and Subaru'yu da.
Passamos à competição e não tarda estará ao volante do seu novo Hyundai ou Subaru, sempre a marcar pontos.
Rekabeti ortadan kaldıracağız, Siz Hyundai veya Subarunuzu sürüyor olacaksınız.
Na Wilkins, Hyundai e Subaru
Wilkins Hyundai ve Subaru da
Temos Hyundais e Subarus
Hyundai ve Subaru'muz oldu.
- Hyundai? - Sim, Hyundai.
Hyundai mi?
Este é o meu segundo Hyundai Sonata.
Bu benim ikinci Hyundai Sonatam.
Win a Super Bowl and drive off in a Hyundai
* Final maçını kazanıp, Hundai arabada gittiğini *
O senhor podia colocar um motor Hyundai num Porsche, e ainda vai pensar que é um Porsche até ao momento em que tentar conduzi-lo.
Bir Porsche'un içine Hyundai motoru koyarsanız onun bir Porsche olduğunu sanırsınız. Ta ki onu sürmeyi denediğiniz ana kadar.
E um idiota num carro esqueceu-se de verificar o seu ponto cego.
Ve bir Hyundai'daki nemrutun teki, kör noktasına bakmayı unutuyor.
É um velho Hyundai camuflado.
Bu hurda bir Hyundai.
Accent na frente, sai do caminho!
Öndeki Hyundai Accent, hemen yoldan çekil! Hemen yoldan çekil!
Desde que saímos juntos na outra noite tem um Hyundai azul sempre atrás de mim.
Seninle takıldığımız geceden beri,... arkamdan ayrılmayan küçük, mavi bir Hyundai var.
- Num Hyundai azul.
Bir mavi Hyundai peşimde.
O Hyundai Pomegranate. Certo?
Hyundai Pomegranate. inanılır gibi değil?
Está lá uma mulher numa Hyundai que vai proteger-te.
Bir Hyundai'ın içinde ufak tefek bir kadın var. O seni koruyacak.
O Shane está a almoçar e vai directo ao Hyundai do Kingsley.
Öğle yemeğinden çıkıp doğruca Kingsley'in Hyundai'nin yanına gitti.
Sim, Hyundai.
Hyundai, evet.
Estou a falar de transportar qualquer coisa nesse Hyundai Sonata usado.
Söylediğim şu Sal, bu ikinci el Hyundai Sonata ile her şeyi taşıyabilirsin.
Bem na minha frente, há um Hyundai vermelho.
Tam önümde kırmızı bir Hyundai var.
Bem, ao mesmo tempo que o Hyundai dela vai ser retomado?
Tam da Hyundai arabasının haczedildiği zaman mı?
Vou comprar um Hyundai Elantra!
Kendime bir Hyundai Eleantra alacağım.
Da ultima vez, era um Hyundai.
En son da Hyundai oldu.
- E...? Diz aqui que alugou um Hyundai Sonata, do Rent-a-Car Glenview, no dia 30 de Outubro.
Burada, Glenview Rentals'dan 30 ağustosta Hyundai Sonata kiraladığınız görülüyor.
No mesmo dia que a Ellen saiu da estrada depois de ser distraída por um Hyundai.
Ellen'in bir Hyundai tarafından dikkati dağıtılıp, arabasıyla yoldan çıktığı gün.
É um Hyundai.
Hyundai bu.
Planeta Honda Planeta Hyundai, justo, rápido...
Planet Honda, Planet Hyundai!
Um Civic branco, um Hyundai cobre e um Subaru cinza.
Beyaz bir Civic, bir bakır rengi Hyundai ve bir de gri Subaru.
Hyundai cobre, Subaru cinza.
Bakır rengi Hyundai, gri Subaru.
O que quer dizer que procuramos um Hyundai ou um Kia.
Yani bir Hyundai ya da Kia arıyoruz.
Não quero trabalhar na mangueira de amónia ou ser um vendedor estúpido de Hyundais.
Amonyak hortumunun başında çalışmak ya da aptal bir Hyundai satıcısı olmak istemiyorum.
Deixa a Hyundai Corporation fora disto.
Sakin ol aslan parçası. Hyundai'ı bu işe karıştırma.
Nem sequer vendo Hyundais. Vendo Kias. Kias?
- Ayrıca Hyundai değil, Kia satıyorum.
Ganhas o Super Bowl e vais embora num Hyundai.
Amerikan futbolunu kazanır. Bir Hyundai sürersin.
Sabemos que o Simon deixou um Hyundai Sonata roubado na esquina das ruas 40ª e 8ª.
Simon de Merville'in 40. ve 8. caddenin köşesine Hyundai Sonata bıraktığını biliyoruz.
Um Hyundai Getz amarelo foi encontrado num lago na pedreira de Paavelim.
Sarı renkli Hyundai Getz marka bir araba Paavelim taş ocağındaki gölden çıkartıldı.
É um Fusca!
Bu şey bir Hyundai!
Um Hyundai Getz amarelo.
Sarı renkli Hyundai Getz, GA07, MJ 1011.
Temos provas de que ele veio cá num Hyundai Getz amarelo.
Biz onun Hyundai Getz marka araçla buraya geldiğini biliyoruz.