Translate.vc / Portuguese → Turkish / Ias
Ias translate Turkish
13,083 parallel translation
- Ias dizer-me?
- Bana hiç söyleyecek miydin acaba?
Por exemplo... Tão feliz como pensavas que ias ser quando tinhas a minha idade?
şey gibi... benim yaşımdayken benim olduğum kadar mutlumuydun?
Disseste que ias tirar.
Gelmeden çıkaracağım demiştin.
Pensei que ias dizer um, dois, três.
Bence çekerken şöyle demelisin, "Bir, iki, üç..."
Pensava que ias estar presente.
- Gelirsin sanmıştım.
Ias mesmo reformar-te depois da venda?
Satıştan sonra emekli mi olacaktın gerçekten?
És judeu, ias fingir que eras italiano?
- Lanet Yahudi. Ne olarak gidecektin İtalyan mı?
Porque já nos ias matando umas cinco vezes.
Çünkü beş kere falan bizi neredeyse öldürüyordun.
Mentiroso, disseste que ias comprar um cavalo.
- Yalancı. At alıyorum demiştin.
O médico disse que tu ias ficar bem.
- Doktor iyi olacağını söyledi.
Parece-me que ias no meio das escoltas que foram atingidas com explosivos?
Sanırım sen el yapımı patlayıcıları imha eden konvoylardan birindeydin?
Não te ias embora sem nós, pois não?
Biz olmadan gitmiyordun, değil mi?
- Parecia que ias vomitar.
- Kusacakmış gibi gözüküyorsun.
Ele disse-me que ias fingir que não sabias.
Bana yerini bilmediğin gibi yazdın.
Pensas que não sei o que ias fazer?
Yapmak üzere olduğun şeyi bilmediğimi mi sanıyorsun?
Claro que não ias deixar provas para trás!
Arkanda delil bırakır mısın hiç?
Então, o que ias dizer ao meu atendedor de chamadas?
- Hmm. - Ee? Telesekreterime ne mesaj bırakacaktın?
Já sabia que ias gostar.
Hoşuna gider diye düşünmüştüm.
Tinha de encontrar uma forma de entrar no mundo deles, e acho que tu ias querer entrar nele comigo.
Onların dünyasına girmenin bir yolunu bulmalıyız. Ve benimle birlikte geleceğine inanıyorum.
Por isso, gostava de te dar a resposta que estás à procura, mas não me parece que ias querer ouvi-la.
O yüzden sana istediğin cevabı vereceğim. Lakin duymak isteyeceğinden emin değilim.
Não, achava que ias deixar.
Hayır, yapmayacağını tahmin ediyorum.
Sabia que ias acabar hoje o teu trabalho de Saúde Global e tens trabalhado tanto nele.
Şey, senin şu... Dünya Sağlığı Raporunu bitirdiğini biliyorum bunun için çok çalıştın.
Disse-te que ias conseguir um lugar à mesa.
Evet. Sana masada sandalye kapacağını söylemiştim, kardeşim.
Não ias lutar contra um leão?
- Sen aslanla dövüşmüyor muydun?
Percebo. Era o que ias dizer-me?
Bunu söyleyecektin değil mi?
O que é que ias fazer?
Ne yapacaktın?
Achei que ias dizer Missouri.
Missouri diyeceksin sanmıştım.
Acho que a Sra. Flanagan queria que ficasses com isso porque sabia que o ias abraçar quando to desse.
- Mmm. Bence Bayan Flanigan'ın kolyeyi almanı... istemesinin sebebi, onu sana verirken kocasına sarılacağını biliyor olmasıydı.
Precisámos de fazer um intervalo. Achei que também ias querer um café.
Ara verdik de sen de bir tane istersin diye düşündüm.
- Dava-te um golpe de karate na boca. - Ias ficar cansado só de tentar fechar o punho, menino-dos-doces.
Daha yumruğu kaldırmaya çalışırken nefessiz kalırdın 1.Dünya Savaşı gazisi seni.
Meu querido, pensava que nunca mais voltava a ver-te! Pensava que ias ficar no raio daquele país.
Bebeğim, seni ölmeden bir daha göremeyeceğimi sanmıştım!
Prometeste que ias.
Geleceğine söz verdin.
Se ele tivesse cobrado, ias queixar-te disso.
Peki benden para almış olsaydı o zaman da söylenirdin.
E tu disseste-me que ias fazer com que não acontecesse.
Sen de bunun asla olmamasını sağlayacağını söylemiştin.
Ias adorá-los.
Onlardan hoşlanırdın.
- Porquê? Achava que me ias bater.
- Hani beni dövecektin?
Disseste que este verão ias fazer de mim um homem.
Bu yaz beni adam edeceğini söylemiştin.
- Sim. - E foste tu que disseste que ias chegar a tempo a este estágio?
- Bu stajyerliğe vaktinde gideceğini söyleyen de sen değil miydin?
O tipo de homem que sabia que ias ser.
Böyle olacağını hep biliyordum.
O que me ias dizer?
Bana ne diyecektin?
Prometeste-me que esta tarde ias lutar contra o Dr. LeFreeze.
Öğleden sonra Dr. LeFreeze'i alt edeceğimize söz vermiştin.
Para que o ias usar?
Ne için kullanacaktın?
Pensei que lhe ias dar um nome a sério.
Gerçek bir isim olacak sanmıştım.
Não tive oportunidade de perguntar para onde ias.
Nereye gittiğini sorma şansım olmadı.
Pensei que me ias acordar.
Beni uyandırmayı düşündüm.
Eu sabia que não ias querer.
Hayır diyeceğini biliyordum.
A quem ias perguntar?
- Kime soracaktın?
Já sabia que ias gostar.
- Beğeneceğini tahmin etmiştim.
Ias gostar dela.
Ondan hoşlanacaksın.
- Ias-te surpreender.
- Bilsen şaşarsın.
Sabia que ias entrar no espírito da coisa.
Bu yere uyum sağlayacağını biliyordum.