Translate.vc / Portuguese → Turkish / Interior
Interior translate Turkish
7,925 parallel translation
Não tenha medo de revelar o seu potencial e soltar a sua fera interior.
Tüm potansiyelinizi içinizde tutmayın, içinizdeki şeytanı çıkartın.
Bill Clinton e Hillary escapam aos Serviços Secretos e vão passear pelo interior do Arkansas.
Bill Clinton ve Hillary, gizli servisten kaçıp Arkansas'nın taşrasında gezintiye çıkmışlar.
Duvido que o Kilgrave o deixe vir buscar roupa interior lavada.
Kilgrave'in temiz iç çamaşırı için bile dönmesine izin verdiğini sanmam.
Ficou de oupa interior.
İç çamaşırıyla kaldı.
Porque o que minha vida interior me diz, é algo que carrego comigo.
Çünkü benim manevi yaşantımın söylediği şey benimle yaşaması gerektiği.
Você criou um fundo de bolsas para crianças promissoras dos bairros do interior.
Şehir içi mahallelerde yaşayan gelecek vaad eden çocuklar için bir burs veriyordunuz.
Como é o interior da nave?
Geminin içi neye benziyordu? Hadi ama bir şeyler anlatın.
Um parolo desmiolado macio do interior.
Bilmem neredeki eyaletten kot pantolonlu köylünün teki.
Vamos remover todo o interior e enchê-los com o jantar.
Yani onların içini boşaltıp akşam yemeğiyle dolduracağız.
Ela tinha uma grande firma em Chicago, que está apenas online por enquanto, e faz o design do interior da casa para a qual mudamos.
Şu an için online hizmet veren, Chichado'daki büyük bir firmayı yönetiyordu. Ayrıca şu an bizim taşındığımız gibi evlerin iç tasarımını yapıyor.
E o seu joelho direito estava partido porque ele foi enfiado no interior daquele porta-bagagens.
Ve sağ dizi kırılmıştı çünkü bagaja tıkılmıştı.
Não, não fui o último, porque não era o Jason no interior daquele carro.
Hayır. Son kişi ben değilim çünkü arabadaki Jason değildi.
A Sara pode ter chegado a Nova Iorque como uma rapariga do interior, mas, estava a mudar, não estava?
Sarah, New York'a kasaba kızı olarak gelmiş olabilir ama değişiyordu, değil mi?
O interior parece limpo, mas olha só isso.
İçi temiz duruyor ama şuna bir bakın.
Trinta e dois minutos para atear o fogo, aquecer o interior, pôr a cobra no forno e selar a porta.
Çalı çırpıyı yakmak, ocağın içini ısıtmak, yılanı içine koymak ve deliğini kapamak 32 dakikamı aldı.
Desculpa mas esqueci-me da tua roupa interior.
Kusura bakma, külotunu getirmeyi unuttum.
A terceira e última verdade... é que a paz interior é possível.
Üçüncü ve son gerçekse iç huzurun mümkün olduğudur.
Quando abriram a porta da carrinha, já estávamos no interior de uma garagem, então, não vi nada da paisagem em redor da central.
Onlar kamyonetin kapısını açtıklarında, çoktan bir garajın içerisindeydik bu yüzden tesisin çevresinde herhangi bir şey göremedim.
Ela já esteve no interior de uma, ou nunca poderia ter feito aquilo.
Eğer böyle bir santralin içinde bulunmuş olmasa soruları cevaplayamazdı.
Não vejo, mas coseram o teu nome no elástico da roupa interior.
Ama birilerinin iç çamaşırının lastiğinin üzerineismini diktiğini görebiliyorum.
O exterior, sim. Mas o interior são roldanas e caixilhos de madeira.
Kabuğu öyle ama içinin donanımı basit, ahşap kasa.
Agora devo usá-las para afastar-te o máximo possível do meu monstro interior.
Verdiğin gücü seni içimdeki canavardan olabildiğince uzak tutarak kullanmalıyım.
Especialmente se ela não tiver roupa interior!
Özellikle de iç çamaşırı yoksa.
Ela tem roupa interior?
İç çamaşırı var mıydı?
E não sei se ela tem roupa interior.
Yanında iç çamaşırı var mıydı bilmiyorum.
É importante ter roupa interior.
İç çamaşırı olması önemlidir.
Sei lá, querida, acho que é uma boa, vamos ver o interior.
Bilmiyorum bebeğim, bence uygun bir miktar. Hadi içini de kontrol edelim.
O proprietário já tinha começado a limpar no interior.
Zaten sahibi içinde temizlik başladı.
E o interior dos tubos é revestido com este pó de fósforo.
Ve tüplerin içine Bu fosfor tozu ile kaplanır.
... de onde a lava flui do interior do vulcão para o solo, formando um rio familiar conhecido como fluxo de lava.
... burada lav, yanardağın içinden toprağa dökülür bu lavlar, lav akışı denen erimiş bir nehri oluşturur.
Paz interior, meu amigo.
İç huzuru, dostum.
Caso contrário, vai ter de comprar roupa interior nova.
Aksi takdirde yeni iç çamaşırları alması gerekecek tamam mı?
Parece que era sêmen do George Melton na roupa interior da Hanna Dean.
Hanna Dean'in iç çamaşırındaki George Melton'un menisiymiş.
Qualquer ambicioso com alguma coragem e uma espingarda vai passar o interior a pente fino, com dólares nos olhos.
Biraz cesarete ve bir çifteye sahip bütün aşağılıklar gözlerinde dolar işareti, dere tepe her yeri didik didik arayacak.
Só digo que a última vez que tentámos fazer algo assim, acabámos com a roupa interior dele.
Geçen sefer böyle bir şey yapmaya çalıştığımızda, elimize donları geçmişti.
Lá fora, mesmo no interior... andam os Joopas.
Orada derinlerde bir yerlerde Joopa dolaşır.
É só roupa interior e uns pesos.
İç çamaşırı ve biraz ağırlık.
Caixa de ferramentas, compartimento interior.
Alt tarafta alet kutusunun içinde.
Sou só uma miúda estúpida do interior de Wilmington,
Ben sadece... Wilmington, Kuzey Carolina'dan aptal, önemsiz bir köy kızıyım.
Tommy, o teu problema é não ter furor de vendas no seu interior.
Tommy, senin sorunun yeterince azimli olmamak.
Quando tudo aconteceu, fomos para o interior.
Olay patlayınca karaya çekildik.
Achas que precisamos de nos movimentar mais para o interior?
Sence biraz daha denizden uzaklaşmalı mıyız?
Um cofre que não é utilizado nunca é aberto, dentro de numa sala com alarme, no interior de um edifício com segurança tipo aeroporto, na entrada.
Alarmlarla donatılmış bir odanın havalimanı gibi korunan bir binanın içindeki açılmamış ve kullanılmayan bir kasanın içine.
"Um Você Melhor, A Mudança Interior" em memória de Alice.
"Daha İyi Bir Sen, İçten Gelen Değişim" Alice'in anısına.
Eu abri a capa e estava escrito, tinha um carimbo no interior, dizia "Igreja da Cientologia".
Kapağı açtım ve yazıyordu ki sayfaya damgalanmıştı, "Scientology Kilisesi" yazıyordu.
Mas segundo muitas pessoas no interior, Hubbard foi ficando cada vez mais vingativo contra quem se atravessa no seu caminho.
Ama içeriden edindiğimiz bilgilere göre Hubbard, yolunda duranlara karşı gittikçe daha da kindar oluyordu.
Cheirava muito mal no interior e havia formigas.
Leş gibi kokuyordu ve karınca kaynıyordu.
Fica mesmo na parte interior do lábio inferior.
Dudaginin hemen altinda.
Nada, não há impressões digitais no táxi, no interior ou fora.
Hiçbir şey çıkmadı. Taksinin içinde ve dışında parmak izi yok.
O outro tu mudou depressa. Ele abraçou a imbecilidade interior.
Diğer sen hızlı değişti.
Vamos procurar o que precisamos no interior.
Evde lazım olanları buluruz.