Translate.vc / Portuguese → Turkish / Islam
Islam translate Turkish
566 parallel translation
Para me casar com o Emir tive de me converter ao Islamismo.
Çünkü Emir ile evlendikten sonra İslam dinine geçtim.
Se Khartum for sacrificada, todo o Islão tremerá e se inclinará, e seguirei em paz para todas as mesquitas onde irei rezar.
Eğer Hartum kurban edilirse, bütün islam titreyecek ve boyun eğecek ve barışın hüküm sürdüğü her yerde ki camilerde dua edeceğim. Ve milyonlarca hayat kurtulmuş olacak.
Planeamos purificar o Islamismo.
İslam'ı saflaştırmayı amaçlıyoruz.
Reino do Islam ;
Kingdom Islam ;
Mas a chave para Islam é submissão.
Ama İslam'ın anahtarı itaattir.
A fruta de Islam são homens disciplinados.
Onlar disiplinli Müslümanlar.
Você quer é um muçulmano, junte-se a Nação de Islam.
Ve Müslüman olmak, Nation of Islam'a katılmak istiyorsun.
Islam é a única religião..... aqueles endereços as necessidades e os problemas..... da denominada Negra na América,...
İslam, Amerika'daki, Zenci diye çağırılanların sorunlarına ve ihtiyaçlarına hitap eden tek dindir.
Islam é o único modo fora de drogas, e crime, e..... desemprego, prostituição, álcool,..... jogando e... adultério, fornicação.
İslam, suç ve uyuşturucudan tek çıkıştır,... ve işsizlik, fahişelik, alkol,... kumar... zina, ahlaksızlık.
O Elijah Muhammad Ilustre ensine nós..... isto uma vez que nós entramos no conhecimento de Islam, o conhecimento de nós mesmos,..... nós substituímos nosso escravo nomear com um X,..... X em matemática representando o desconhecido.
Hz. Elijah Muhammed bize İslam'ın bilgisine özümüzün bilgisine ulaştığımızda köle adımızı, "X" le değiştirmemizi öğretiyor. ... matematikte "X" bilinmeyeni temsil eder.
Eles pensam que ele pensa ele é a Nação de Islam.
Bence, Nation of Islam'ı kendisi zannediyor.
Você vai e diz aos irmãos isto o que o Ministro de Irmão está fazendo,..... fez,..... tenha sido de grande benefício para a Nação.
Sen git ve kardeşlere Vaiz kardeşin yaptığı,... yaptıkları, Nation of Islam'a büyük fayda getirdi.
Não são eles talkin'sobre como nós somos... rica fora de do gettin a Nação de Islam (? )
Nation of Islam üzerinden, nasıl zengin olduğumuzu mu söylüyorlar?
Olhe, Betty, a Nação de Islam proverá se qualquer coisa acontecer para mim.
Bak, Betty, bana bir şey olursa, Nation of Islam hepinize bakar.
Não ofthe IoyaIty que eu dei para a Nação ofIsIam e MrMuhammad. Durante os 12 anos prévios, tido ele cometeu um crime punishabIe pela morte,..... Eu would disse e tentou provar que eu fiz isto, salvar ele,..... e gIadIy idos ao electric cadeira em place do MrMuhammad.
Nation of Islam ve Bay Muhammed'e gösterdiğim sadakat nedeniyle,... şu son 12 içinde, Bay Muhammed, idamına neden olacak bir suç işlese,... onu kurtarmak için, suçu üzerime almaya, uğraşırdım.
Internal diferenças dentro da Nação de Islam me forçou fora disto.
İç ayrılıklar, beni Nation of Islam'dan ayrılmaya zorladı.
É em realidade uma visão do paraíso, senhor do Islão.
Gerçekten de cennetten çıkma bir görüntü, İslam'ın komutanı.
Se é assim, deveriam me pagar para o esquecer porque não o recordo.
Eğer geldiysem de, unutmam için para almış olabilirim, İslam'ın ışığı. Çünkü hafızam pek kuvvetli değildir.
Já não fica honra no Islão?
İslam'da hiç borca saygı kalmadı mı?
Salve, sublime protetor e rei dos crentes.
Yüce efendimizi selamlıyorum! İnananların koruyucusu, İslam'ın savunucusu,
- A reclamar recompensa da pérola.
Fatima'nın incisini bulma karşılığında verilecek ödül için, ey İslam'ın ışığı.
Não encontrará rancor nos vossos olhos para este humilde servidor?
O zaman gözünüzden düşmedim değil mi, İslam'ın en güzeli? - Hayır.
Apostaria a minha vida, estrela do Islão, a que o que roubou a tesouraria e a pérola é o mesmo.
Hayatım üstüne bahse girerim ki hazineyi soyanla inciyi çalan aynı kişi, İslam'ın yıldızı!
A mão da vossa filha.
Kızınızla evlenmek istiyor, İslam'ın efendisi! Allah kerim!
Dou a minha palavra, como rei de Tánger, que a quem devolva pérola certa à princesa Yasmin conceder-se-lhe-á a sua mão segundo a lei muçulmana.
Tanca'nın yemin etmiş hükümdarı olarak sözümdür : Çalınan inci kızım Prenses Yasemin'e geri getirilirse, getiren kişi kanuna uygun İslam evliliği ile ona koca olacak,
- Sim, estrela do Islão.
Elbette, İslam'ın yıldızı.
- Se voltam a Tánger, matem-nos. - Os vossos desejos cumprir-se-ão.
Sözün emirdir, İslam'ın kardeşi.
Com a mais valente e formosa princesa de todo o Islão.
İslam alemindeki en cesur ve en güzel prensesle.
Conhece a psicologia da política egípcia?
- Mısır politikası ve İslam diplomasisini biliyor musun?
- O Islã tolera poucos acidentes.
Ama İslam dini az sayıda kazaya izin verir.
Urnas de ouro das terras do Islão.
İslam topraklarından altın kupalar.
Serás a mulher mais invejada do Islão.
İslam dünyasının en imrenilen kadını sen olacaksın.
E que ninguém em todo o Islão, nesta hora vitoriosa, duvide que eu sou o Desejado.
ve tüm İslam dan hiç kimse bu muzaffer anlarda benim beklenen biri olduğuma inansın.
Ordenou-me que travasse uma guerra santa até todo o Islão reconhecer a pureza do seu chamamento e todo o mundo tremer diante de mim.
O bana kutsal savaş yapmamı emretti onun buyruklarının doğruluğunu tüm İslam kabul edinceğe kadar ve tüm dünya adımla titreyene kadar.
Mas todo o Islão tem de saber quem sou e acreditar em mim.
Fakat bütün İslam kim olduğumu bilmeli ve bana inanmalı.
Mas esbanjam-no, desperdiçando-o e o Islão está a assimilar as gotas que caem do vosso balde.
Ama savurganca döküyorsunuz İslam ise kovanızdan dökülen damlaları topluyor.
- Lembro-me que, na pasta dizia que o Coronel Selim Mohammed se converteu ao Islão há alguns anos.
- Kısaca özetleyeyim. Albay Selim Mohammed birkaç yıl önce İslamı seçti.
A corrida mais louca irá render-se à forca do Islão!
Gülle Yarışı İslam gücüne yenik çıkacak!
seja a nossa Gita, o Alcorão, a sua Bíblia!
Bizde Gita, İslam'da Kuran, sizde İncil.
Morte a Israel e à América e a todos os inimigos do lslão.
Kahrolsun İsrail ve Amerika, tüm İslam düşmanlarına ölüm!
O verdadeiro Islão não prega o terrorismo.
Gerçek İslam terorizme çağrı yapmaz.
O verdadeiro Islão é uma das religiões mais tolerantes do mundo, que aceita cristãos e judeus como povo do mesmo Deus.
Gerçek İslam dünyadaki en hoşgörülü dindir, Hristiyanlar ve Yahudiler gibi aynı Tanrının insanları olarak kabul görürler.
O verdadeiro Islão prega também a igualdade e justiça.
Gerçek İslam ayrıca eşitlik ve adalete çağrı yapar.
Muitos voltaram depois da Revolução, sentindo-se culpados por estarem fora, por terem voltado as costas ao Irão e ao Islão.
Devrim'den sonra pek çoğu burada olamadıkları için suçluluk duyarak geri döndüler. İran'a ve İslam'a sırtlarını dönmekten suçluluk duydular.
Escreveu livros sobre o Islão.
İslam üzerine kitaplar yazmıştır.
O Islão tem tanta beleza...
İslamın içinde bu güzellik var.
O Islão é o maior presente que posso dar à minha filha.
İslam, benim çocuğuma verebileceğim en büyük armağandır.
( Baías ) DearBrotherMaIcoIm,..... Eu volto no seio ofIsIam.
Kardeş Malcolm, Yine İslam'ın sinesindeyim.
Em meu desejo para fully entende o religion ofIsIam,..... Eu pretendo faz um pilgrimage, orhoIy, uh, journey para Mecca.
Benim İslam anlayışım dünya üzerindeki 750 milyon Müslümanla tamamıyla aynıdır. Hacca gitmeyi istiyorum. Mekke'ye kutsal bir seyahat.
Mas eu believe a prática verdadeiro ofIsIam pode remover o câncer ofracism..... dos corações e o souls ofaIIAmericans.
Ama İslam'ın gerçek uygulamasının, tüm Amerikalıların kalplerindeki ve ruhlarındaki, ırkçılığı söndürebileceğine inanıyorum.
Quando l estava em Mecca, fazendo a peregrinação,..... a fraternidade que existiu lá..... no meio de aIIpeopIe, aII corridas, aII levels ofpeopIe..... que aceitou o religion ofIsIam,...
Hac sırasında. Orada İslam'ı kabul etmiş tüm insanların,... her ırktan ve her sınıftan insanların arasındaki kardeşlik.