Translate.vc / Portuguese → Turkish / Itém
Itém translate Turkish
692 parallel translation
" Só um item na lista me atrai :
Listenizdekilerden sadece biri beni ilgilendiriyor :
Morteiros, área do alvo 48O7.item.
- Savunabilir misiniz?
" Item 7 : telegramapro prefeito de Veneza.
Madde 7 : Venedik belediye başkanına telgraf çekip şöyle deyin :
Item 1 :
En güzel anılarım... 1 numara :
Item 2 : um rapaz adorável que agora é missionário na África.
Şu anda Fransız Ekvator Afrika'sında..... misyoner olan tatlı bir genç.
" Item 17 : um escultor iugoslavo.
17 numara : Yugoslav heykeltıraş.
Item 18 : um vice-cônsul italiano.
18 numara : İtalyan meclis üyesi.
Item 19 : um alcoólatraholandês.
19 numara : Alman bir alkolik.
Item 10 : o duque.
10 numara : Bir dük.
Item 11 : o guia alpino.
11 numara : Alpli rehber.
Item 12 :
12 numara :
Item 13 : o chofer do banqueiro de Bruxelas.
13 numara : Brükselli bankacının şoförü.
Item 14 : exportação / importação.
14 numara : İthalat-ihracatçı.
Item 15 :
15 numara :
Item 17 :
17 numara :
Item 18 :
18 numara :
Item 19 :
19 numara :
" Item 1 :
1 numara :
Item 15 : o toureiro.
15 numara : Boğa güreşçisi.
O segundo item da agenda é um drama intitulado "Vestidinho Branco".
Gündemdeki ikinci madde bir dram, adı "Küçük Beyaz Frak".
Quanto ao primeiro item, ele diz...
İlk maddeye gelince, diyor ki...
Um item simples.
Aslına bakarsanız, küçük bir şey.
E este pequeno item que quer em troca... Como podemos chamá-lo?
Peki karşılığında istediğiniz şu küçük şeye gelince o nedir acaba?
O item foi embalado ao vácuo.
İçindeki vakumlu pakette.
Tem em atenção o tamanho e cor de cada item e envia o máximo possível.
Lütfen her parçanın rengine ve boyuna dikkat et, gönderebildiğin kadar çok gönder.
- Só um item.
- Bir adet.
A Nancy e o Crater insistiram num item de que precisavam.
Nancy ve Crater,... tek bir ihtiyaçlarına ısrarla değindiler.
- Pelo Protocolo Wildfire, item 7-12, uma explosão nuclear limitada é uma contingência.
- Salgın protokolü, 7-12 yönergesine göre sınırlanmış nükleer uygulama yapılabilir. - Bill'le aynı görüşteyim.
Está certo, está manchado Um item perecível.
Doğru, benekli. Çabuk bozulan bir ürün.
A Nancy e o Crater insistiram num item de que precisavam.
Nancy ve Crater,... tek bir ihtiyaçlarına ısrarla değindiler. Tuz tabletleri.
Ultimo item. Dois ferros de marcar com duplo "L" para o Lord Ligonier.
İki adet çift "L" şekilli damgalama demiri Lord Ligonier için.
E o segundo item : minha segurança e a minha volta para o meu país.
İkincisi : güvenliğim ve ülkeme geri dönüş biletim.
Quarto item : conseguir a supremacia do mundo nestes 5 anos.
Tamam! Şimdi dördüncü madde : Beş senede dünyaya hükmetmek.
- Oh, sim. ... arrastando-se para as bichas. E, se não estamos no nosso lugar na mesa... exactamente às sete, perdemos o nosso prato de sopa de creme de cogumelos Campbell, o primeiro item do menu da cozinha internacional.
Saat tam 7'de masanda değilsen uluslararası menüde ilk yemek olan Campbell's kremalı mantar çorbasını kaçırırsın.
Um item de colecionador.
Koleksiyon parçası.
Após o nome de cada item, coloca um preço muito baixo.
Her parça için adil bir fiyat ver.
KITT, é o único item mencionado no jornal.
KITT, gazeteler yalnızca bundan bahsediyor.
Item 6 em agenda : "O Sentido da Vida."
Toplantının altı numaralı gündem maddesi : "Hayatın Anlamı."
Sugestão continha item 6, muito ridículo, no limiar do crime do pensamento.
Öneri altı, duble gülünç düşünce suçuna yönelik maddeler içerdi.
Tenho um comprador em Singapura à espera deste pequeno item.
Singapur'da bu küçük şeyi bekleyen bir alıcım var.
Não te esqueças do último item da lista.
Ve listeyle ilgili son söylediğimi de unutma.
Primeiro item.
Birinci madde...
Item noventa e seis.
96. madde...
Eu preciso o item para amanhã.
Yarınki yazı gerekiyor.
Agora, assinem o manifesto de recepção do item...
Şimdi ürünü almak için şu kağıtları imzalarsanız eğer...
Item?
Ürün mü?
Quando ouvir as palavras, "Coronel Kadafi" no 3ë item.
Üçüncü haberde "Albay Gaddafi" ismini duyduğunda.
Diretriz 25, item 300.
Bir çeyrek güçle ileri. Doğrultumuz 25 derece, mark 300.
Deixe-me ler-lhe um item do relatório do Dr. Brown.
Belki size Dr. Brown'ın raporundan bir şey okumalıydım.
O primeiro item na agenda é um novo censo.
Yapılacak işlerin başında yeni nüfus sayımı geliyor.
Para nós, é um item mundano e funcional.
Bizler için ise, dünyevi ve fonksiyonel bir unsur.