Translate.vc / Portuguese → Turkish / Iôs
Iôs translate Turkish
587 parallel translation
" poderão vê-Ios lá dentro.
"... göreceksiniz onları içeride. "
Vai pô-Ios em alvoroço, é tão triste quanto isso.
Öyle berbat ki, gülmekten ölecekler.
Hans, tu tentaste impedi-Ios.
Ama Hans, sen onları durdurmaya çalıştın.
Estou a geri-Ios.
İşini yönetiyorum.
- É só levantá-Ios e deixá-Ios cair.
- Kaldırıp bir kenara koy.
Fá-Ios funcionar como um relógio.
Saat gibi çalıştırıyor onları.
- Mandou-me entregá-Ios em sua casa.
- Maggs benimle evinize gönderdi.
Posso chamá-Ios?
Gelsinler mi?
Pode açoitá-Ios, matá-Ios à fome mas recuperam com um violino.
Bu adamları kırbaçlasan da aç da bıraksan keman çalarlar.
Mandou-me tomá-Ios regularmente.
Düzenli almami siz söylediniz.
- Foi um prazer conhecê-Ios.
- Sizi tanimak güzeldi.
Foi um prazer vê-Ios.
Seni görmek güzeldi.
Näo é preciso chamá-Ios.
Çagirmak gerekmiyor.
É a minha pena, e vou cumpri-la, mas são os meus 100 mil, e vou buscá-Ios, no dia em que sair.
Ceza benim... ... ama 100 bin de benim. Çıktığımda alacağım.
- Tê-Ios-ei, no fim da semana.
- Hafta sonuna hazır olur.
É melhor escondê-Ios, rapazes.
Saklasan iyi olur.
Vamos derrotá-Ios!
Onları yeneceğiz!
Não podes censurá-Ios, pois não?
Bunun için onları suçlayamazsın.
Não consegue levá-Ios para o Céu consigo?
Seninle cennete gelmiyorlar mı?
Não posso sacrificá-Ios pelo Rocky.
Rocky için onları kurban edemem.
Não podia ficar a vê-Ios a matar-te, Rocky.
Seni vurmalarını seyredemezdim, Rocky.
Não vou desiludi-Ios.
Yüzlerini kara çıkarmam.
Não consigo contactá-Ios.
Ama oraya gidemem.
Escute, o Sr. Kane vai moldá-Ios a seu gosto em uma semana.
Dinleyin. Bay Kane bir haftaya kalmaz onları kendi istediği kalıba sokar.
Bem, para dizer a verdade, Irmä Bessie, comemo-Ios.
İşin doğrusu, Rahibe Bessie, onları yedik.
- Näo vai tê-Ios, por isso cale-se.
- Almayacaksın o yüzden sus.
Dava-Ios ao teu marido, näo davas?
Olsaydı kocana verirdin, değil mi?
- Estou sempre a ouvi-Ios.
Hep aynı şeyleri duyuyorum.
Não sei se gosto. Ficam a noite toda a falar dos velhos tempos se alguém não os chamar para a realidade. Vou apressá-Ios?
Hoşuma gitti mi, onu bilmiyorum.
É tão comovente ouvÍ-Ios dizer
Çok acıklı. Duydunuz.
OuvÍ-Ios dizer quer querem um convés para esfregar.
Hıçkırıklarını dinleyin Paspaslayacak güverte istiyor
Acha que podemos despistá-Ios?
Onları ekebilir miyiz?
deveríamos tê-Ios abraçado e dito :
Onları kucaklayıp şöyle demeliydik :
Sim, estou a ouvi-Ios.
Duyuyorum.
Primeiro vai ouvi-Ios falar.
Önce onları duyalım.
Vem cá buscá-Ios!
Gel de al!
Fá-Ios vibrar.
Bu onları heyecanlandırır.
- Quer vê-Ios?
- Görmek ister misiniz?
Trá-Ios cá.
Onları götür buradan.
- Não, não queria magoá-Ios.
- Hayır, onları üzmek istemedim.
Quando achas que devemos levá-Ios, Owen?
Sence ne zaman yola çikmaliyiz Owen?
La fazer-lhes a vontade e deixá-Ios divertirem-se, mas as probabilidades já nao lhes agradam.
Onlara güzel bir ders verecektim... ama bu hoºlarina pek gitmez sanirim.
E os miúdos não pudemos trazê-Ios ao colo.
Çocukların hepsini taşıyamadık.
Quer pô-Ios todos a chorar?
Hepsini ağlatmak mı istiyorsunuz?
A Polícia local tentou dispersá-Ios a patrulha envolveu-se, e desataram à pancada.
Hawaii polisi ayırmaya çalıştı daha sonra sahil devriyesi geldi, ve yumruklar savrulmaya başlandı.
Não conseguiu tirá-Ios?
Onları çıkartamadınız mı?
Os havaianos tentaram dispersá-Ios. Eles mostraram-se agressivos.
Hawaiililer, onları uzaklaştırmak isteyince, yaygara çıkardılar.
Compete-nos localizá-Ios.
Yerlerini saptamak bizim işimiz.
Quer ouvi-Ios?
Duymak ister misin?
Não vais deixá-Ios levar-te a julgamento, pois não?
Seni yargılamalarına izin mi vereceksin?
Ficamos por aqui, sim? A sério, nunca conheci um cientista. Queria conhecê-Ios.
Şaka yapmıyorum, daha önce hiç bilimsel biriyle tanışmamıştım.