English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Jasmine

Jasmine translate Turkish

703 parallel translation
Sim, é verdade Jasmine.
Bu doğru, Yasmin.
O espelho, Jasmine.
Ayna, Yasmin.
Ah linda Jasmine!
Küçük Yasmin!
Venha, Jasmine!
Gel, Yasmin.
Para isto fui treinada. Desde que tinha metade da idade de Jasmine.
Bunun için Yasmin'in yarı yaşından bu yana eğitim gördüm.
Jasmine...
Oh, Yasmin!
Jasmine disse-me que estava aqui.
Yasmin burada olduğunu söyledi.
Deve prometer-me, Jasmine.
Bana söz vermelisin, Yasmin, asla ağlama!
Jasmine, lembre-se que vai tornar-se numa sacerdotisa.
Oh, Yasmin, unutma, sen Başrahibe olmak için seçildin. Layık ol.
Jasmine.
Jasmine
Jasmine Glit.
Jasmine Glitz.
- Linda, estás a usar jasmim?
- Linda, Jasmine mi sürdün?
E, afinal de contas, como posso dizer não ao homem que salvou a Jasmine do talhante?
Jasmine'i kasaptan kurtaran adama ben nasıl hayır derim?
Sabe, a Jasmine, a minha porca, ainda está viva?
Domuzum Jasmine, hala yaşıyor mu?
Viva, Jasmine.
Selam Jasmine.
Jasmine...
Yasemin.
Jasmine! Jasmine!
Yasemin!
Jasmine, não é apenas a lei.
Yasemin mesele sadece yasa değil.
Mas, Jasmine, tu és princesa.
Ama, Yasemin, sen bir prensessin.
A Jasmine recusa-se a escolher um marido.
Yasemin bir koca seçmeyi reddediyor.
- Princesa Jasmine?
Prenses Yasemin.
Jasmine...
Yasemin?
Jasmine, Jafar, vamos esquecer toda esta confusão.
Yasemin... Cafer. Hadi artık bütün şu pis işleri ardımızda bırakalım.
Agora, Jasmine, vamos voltar ao caso do pretendente...
Şimdi, Yasemin, şu talip işine dönecek olursak...
Jasmine!
Yasemin? Yasemin!
Mas a Jasmine odiou todos os pretendentes!
Ama Yasemin bütün o taliplerden nefret etti.
Se tivermos sorte, afinal não terás de casar com a Jasmine.
Şansımız varsa, Yasemin'le evlenmek zorunda kalmazsın böylece.
A Jasmine vai gostar deste.
Yasemin bunu beğenecek.
E estou certo de que eu também vou gostar da Princesa Jasmine.
Kesinlikle eminim ki, ben de Prenses Yasemin'i beğeneceğim.
Tenho de interceder em nome da Princesa Jasmine.
Yasemin'in iyiliği için araya girmek zorundayım.
Dá tempo à Jasmine para se acalmar.
Yasemin'e sakinleşmesi için biraz zaman tanıyın.
Se a Jasmine descobrisse que eu não passava de um larápio, ria-se de mim.
- Olmaz. Yasemin, aslında bir lağım faresi olduğumu öğrenecek olursa hâlime güler.
Princesa Jasmine?
Prenses Yasemin?
Princesa Jasmine, tu és muito...
Eee, Prenses Yasemin? Siz çok...
- Jasmine...
Yasemin?
- E deves estar, Jasmine.
- Çok mutluyum. - Olmalısın da, Yasemin.
- Jasmine, tu estás bem?
- Yasemin, sen iyi misin?
E se a Jasmine descobre?
Ya Yasemin öğrenirse?
Tenho de contar a verdade à Jasmine.
Ben... ben... ben... ben, Yasemin'e gerçeği söyleyeceğim.
Jasmine, onde estás tu?
Yasemin? Neredesin?
- Jasmine?
- Yasemin.
Jasmine, ouve uma coisa...
Hayır. Ama, Yasemin, dinle beni Iütfen.
Custa-me muito ver-te reduzida a isto, Jasmine.
Bu hâllere düşmüş olduğunu görmek bana acı veriyor, Yasemin.
Desejo que a Princesa Jasmine se apaixone loucamente por mim.
Prenses Yasemin'in bana deli gibi âşık olmasını diliyorum.
Jasmine, eu amo-te, mas tenho de parar de fingir ser uma coisa que não sou.
Bakmıştım. Yasemin, ben de seni seviyorum ama olmadığım bir şey olmaya çalışmaktan vazgeçmeliyim.
A Jasmine.
Adı Jasmine.
- Isto é para a Jasmine.
Bu Yasemin için.
- Jasmine...
- Yasemin.
Jasmine, que se passa?
Neler oluyor?
A Jasmine nem sequer me deixa falar com ela.
Yasemin, onunla konuşmama bile izin vermez.
Jasmine, aguenta-te!
Yasemin, dayan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]