Translate.vc / Portuguese → Turkish / Jazeera
Jazeera translate Turkish
85 parallel translation
O canal via satélite Al Jazeera transmitirá a guerra... a quarenta milhões de telespectadores árabes.
El Cezire Uydu Kanalı savaşı yayınlayacak, kırk milyon Arap izleyiciye.
SEDE DA AL JAZEERA Doha, Qatar
El Cezire Merkez Bürosu. Doha, Katar.
A minha sensação pessoal é que a mensagem da Al Jazeera é primero, educativa, para educar as massas árabes sobre algo chamado democracia.
Benim kendi düşüncem şu : El-Cezire'nin mesajı, her şeyden önce eğitseldir. Arap kitleyi, demokrasi denilen bir konuda eğitmek amaçlı.
Despertem. " Esta é a mensagem da Al Jazeera.
"Uyan!" demek olmalıdır. Bu, El-Cezire'nin mesajı.
O canal via satélite da Al Jazeera foi lançado em 1996.
El Cezire Uydu Kanalı 1996'da kuruldu.
Não envolverei a Al Jazeera em nada. Não te preocupes.
Tamam, El Cezire'ye bulaşmam, merak etme.
A 32 km da Al Jazeera e a 1.120 km de Bagdade.
El Cezire'den 20 mil, Bağdat'tansa 700 mil uzakta.
- Al Jazeera.
- El Cezire.
Porque todos os da BBC eventualmente trabalham para a Al Jazeera.
Çünkü BBC'ye çalışan herkes er geç El Cezire için de çalışır.
Estive em directo na Al Jazeera e as suas perguntas foram... extremamente combativas.
- Evet. El-Cezire'ye gittim, ve soruları aşırı derecede saldırgandı.
A Al Jazeera deveria noticiá-lo como tal, em vez de protegê-lo, como faz, porque creio que estão em dívida ante o público deles.
El-Cezire onu bu şekilde sunmalıydı. Onu korumaktansa bu şekilde sunmalıydı,... çünkü bence onlar bu durumu seyircilerine borçlu.
Sabemos que a Al Jazeera tem um padrão a passar propaganda repetidas vezes.
Biliyoruz ki, El Cezire yine daha, daha, daha fazla bir propaganda eğiliminde.
Não entendo. AL JAZEERA TRANSMITE SEQUÊNCIAS DA TV IRAQUIANA
Anlamadım.
A decisão de Al Jazeera de transmitir esse material é deplorável, e pedimos-lhes para desistirem de futuras transmissões dessa natureza.
El Cezire'nin bu tür materyalleri yayınlama kararı içler acısı. Ve biz onları bu tür bir tutumdan vazgeçmeye davet ediyoruz.
Obviamente, há muita pressão sobre a Al Jazeera para que retire essas fotografias.
El Cezire üzerinde bu fotoğrafları yayınlamaması için açık bir biçimde büyük bir baskı var.
Surpreendeu-a a reacção a essas fotos? JOANNE TUCKER, Gerente CADEIA AL JAZEERA
Bu fotoğraflara gelen tepkilere şaşırdınız mı?
A Al Jazeera demonstrou-lhes que era poderosa, porque a América não mostra essas imagens.
El Cezire onları gösterdi... Bu tepki çok güçlüydü çünkü Amerika bu görüntüleri yayınlamıyor.
E depois o que me mais me chocou foi que, na noite anterior, tinha havido um género de bombardeamento em Bassorá, e a Al Jazeera tinha mostrado
Ve bana asıl dokunan, bir gece önce, Basra'da bir çeşit bombalama olayının olması, ve El Cezire'nin bu insanların görüntülerini yayınlamasıydı.
E recordo tê-lo visto nos escritórios de Al Jazeera e pensei :
Ve bunları El Cezire bürolarında gördüğümü hatırlıyorum ve kendi kendime şöyle düşünmüştüm :
Vi gente do outro lado, e aquelas... pessoas no escritório da Al Jazeera devem ter sentido o mesmo que eu nessa noite, e perturba-me profundamente que não me tenha incomodado tanto quanto na noite anterior.
Ben sadece diğer taraftaki insanları gördüm, Ve o El Cezi... El Cezire bürosundaki insanlar benim o gece hissettiklerimi hissetmeliydiler, ve bu beni, yani bir gece önceki kadar rahatsız etmemesi, derin bir üzüntü yarattı.
Aviso a Al Jazeera...
El Cezire'yi uyarıyorum.
A Al Jazeera tem sido fundamental, mas, ao mesmo tempo,
El Cezire kritik hale gelmişti, ama, aynı zamanda,
NABEEL KHOURE ENCONTRA-SE COM O DIRECTOR-GERAL DA AL JAZEERA
NABEEL KHOURY, EL CEZİRE GENEL MÜDÜRÜYLE GÖRÜŞÜYOR
Estamos agora a ver a Al Jazeera, e, bom, posso dizer... o que... o que estão a mostrar, e depois o que não estão a mostrar... por decisão própria.
Şu an El Cezire'yi izliyoruz, ve, ııı, şunu söyleyebilirim onların... onların gösterdikleri şeyler, ve ben daha sonra onların neleri göstermediklerini söyleyebilirim... bilinçli.
Beneficia a Al Jazeera pôr o nacionalismo árabe, porque é o seu público, tal como a Fox realça o patriotismo americano pelo mesmo motivo que o nacionalismo americano, porque é o seu público demográfico e é o que eles querem ver.
Bu, Arap milliyetçiliğine oynayan El Cezire'nin yararına, seyircilerinden dolayı. Tıpkı aynı nedenden Amerikan vatanseverliğine oynayan Fox gibi... Amerikan milliyetçiliği...
Al Jazeera, têm a melhor comida.
El Cezire, onlar en iyi besine sahipler.
Respeitava a Al Jazeera no sentido de que realmente faziam algo que não se tinha feito no mundo árabe. E chegavam a muito público e... e voavam muitas penas, o que é bom no jornalismo.
Kesinlikle Arap dünyasında daha önce asla yapılmamış bir şey yapıyor oldukları için El Cezire'ye saygı duydum, ve birçok gözlemciye ulaşıyorlardı ve birçoklarının rahatını bozuyorlardı.
Tarke Ayeuub para a Al Jazeera em Bagdade.
"Tarık Eyüp, El Cezire, Bağdat"
É propaganda de guerra porque segundo a BBC, não são da Al Jazeera, não há nenhuns tanques dentro de Bagdade.
Bu, propaganda savaşının bir parçası ve BBC'ye göre, - El Cezire demiyorum dikkat et -... şu an Bağdat'ta hiç tank yok.
Se tem a Al Jazeera dia após dia a bombardear o povo na região com coisas que não são verdade, que é o que fazem, não é fácil.
Eğer El Cezire olsaydınız, günden güne, günden güne... aslında kendi yaptıkları, haksız nedenlerle bölgedeki insanlar tutuklanırken... Bu kolay değil.
Os americanos radicalizam as pessoas cada vez mais. MUAFAK TAWFIK, Tradutor AL JAZEERA
Amerikalılar, onlar sadece insanları çok daha radikalleştiriyorlar.
Jim, como podes bem imaginar, com 200 jornalistas aqui e os militares no pódio, a pergunta do dia era sobre três incidentes... o ataque contra a Al Jazeera nas primeiras horas da manhã, seguido do ataque contra a televisão de Abu Dhabi, seguido do tiroteiro no Hotel Palestina.
Jim, 200 gazeteciyle bu odada ve ordu podyumda, günün sorusu üç olay hakkında... sabahın oldukça erken saatlerinde El Cezire'ye açılan ateş, ardından Abu Dhabi Televizyonu'na açılan ateş, ardından Filistin Otel'e açılan ateş.
Surpreende-me como essas duas casas e porque foram alvejadas... a Abu Dhabi e a Al Jazeera...
Benim merak ettiğim, nasıl ve neden o iki yapının hedef alındığı... Abu Dhabi ve El Cezire...
OMAR AL-ISSAWI, Correspondente AL JAZEERA Os americanos vão enviar um comunicado que diz :
Amerikalılar şöyle bir beyanat verdiler,
Infelizmente, um correspondente da Al Jazeera foi morto no ataque ".
"Maalesef bu sırada bir El Cezire muhabiri öldürüldü."
O primeiro objectivo ao lançar estes mísseis nos escritórios da Al Jazeera, é dizer à Al Jazeera :
Bu füzeleri El Cezire bürosuna göndermedeki temel amaç El Cezire çalışanlarına şunu söylemekti :
MOHAMMED BURINI, Correspondente de Mosul, AL JAZEERA
Daha sonra Musul'a gittim.
ESCRITÓRIO DA AL JAZEERA NA COMCENT
- CentCom'daki El Cezire Bürosu -
Depois de bombardear a Al Jazeera e parte da televisão de Abu Dhabi fizeram este espectáculo.
El Cezire televizyonunu ve Abu Dhabi Televizyonunun bir kısmını bombaladıktan sonra, bu gösteriyi yaptılar.
Se ficares refém de um vizinho e fores parar à Al Jazeera, pisca as coordenadas em código Morse, assim.
Eğer komşular tarafından rehin alınıp El-Cezire kanalında gözükürsen sadece koordinatlarını gözlerini mors alfabesinde kırparak bana ilet, işte böyle.
Este é apenas um canal local, mas agora está com cobertura global : CNN, Fox, MSNBC, Al Jazeera... Os que vos ocorrerem.
Bu sadece yerel kanal ama her yere yayıldı CNN, FOX, Msnbc, Al-Jazeera, gerisini siz getirin.
- Osama Bin Laden, numa declaração na Al Jazeera, após 11 de Setembro.
Şu anki devlet lideri, bana böylesi operasyonlar yapma izni vermemektedir. " * Usame bin Laden * * 11 Eylül saldırılarının arkasından El Cezire'ye verdiği bir demeçten. *
Estas imagens da Al Jazeera mostram, que o apoio aos Taliban continua forte, apesar dos bombardeamentos americanos.
Bu görüntüler Cezire televizyonundan aktarılıyor. Amerikan bombardımanına rağmen Taliban'a halk desteği çok güçlü bir şekilde hâlâ sürüyor.
A Al-Jazeera vai fazer sobressair o facto de o FBI estar presente.
El Cezire buradaki FBI varlığını abartacak.
A Al Jazeera está a passar gravações.
El-Cezire yayın yapıyor.
Al-Jazeera?
"El-Cezire"?
Eu era um extra em um filme na TV Al Jazeera.
Al Jazeera TV'de bir filmde figüranlık yapmıştım.
E não estou a falar da Al Jazeera. Estou a falar de sites que... pedem a minha cabeça num prato.
El Cezire'den bahsetmiyorum, Kellemi isteyen... web sitelerinden bahsediyorum.
SEDE DA AL JAZEERA Dora, Qatar
- El Cezire Merkez Bürosu. Doha, Katar. -
Melhor comida, Al Jazeera.
En iyi besin, El Cezire.
Parte do que a Al Jazeera se está a debater é como, quando não há uma longa tradição de ser independente e poder dizer o que se quer em nenhum destes âmbitos, como estabelecer isso agora?
Ki bu gazeteciliğin çok önemli bir unsurudur. El Cezirenin mücadelesini verdiği şeylerden biri : "Nasıl, ne zaman bağımsız olmak için köklü bir gelenek gerekmeyecek?"