Translate.vc / Portuguese → Turkish / Jete
Jete translate Turkish
110 parallel translation
O helicóptero aterra no telhado leva-nos ao jacto e piramo-nos do país.
Helikopter isteyelim, çatıya indirsinler ve helikopterle jete gidelim. Ve bu ülkeden defolalım.
O helicóptero dá-lhe direito a um, o jacto a outro e a mina mulher a outro.
Helikoptere karşı bir rehine. Jete karşı bir rehine. Karımı getir, ben de sana bir rehine daha vereyim.
Um "tour jeté"?
"Tour Jete" mi?
Este homem o levará até uma avião privativo especial.
Bu genç adam size özel bir jete kadar eşlik edecek.
Lancem-se no jeté!
Geril ve jete!
Quando tivermos o jacto no chão, quero que comeces a reabastecer, até nós entrarmos a bordo.
Ben o jete girip konuşana kadar, yakıt ikmali ile onları oyalayacaksın.
Apanhem um jacto para Tóquio e perguntem ao presidente.
Bir jete atlayıp Tokyo'ya gidin ve şirketin sahibine sorun.
Jer, tenho o jacto a postos na pista de Seattle.
Jer, jete yakıt ikmali yaptım ve şu anda Seattle'daki pistte duruyor.
Já estão a atestar o jacto.
Biz konuşurken, jete yakıt ikmali yapıyorlar.
10 : 00, um quarto para as três, tour jete, twist. Sou um pequeno bule E deixa-a voar.
Saat iki, üçe çeyrek var, ve uçur onu!
Manda pôr combustível no jacto.
Jete yakıt koy.
Os Pais da Chloe... têm um jacto privado. Eu nem sequer ainda entrei num jacto.
Chloe'nin ailesi kendi jetlerine sahip ve ben daha bir jete binmedim.
Por pouco, espetava-me num jacto.
- Ne haber? Neredeyse yukarıda bir jete bindiriyordum.
Sam, contacta os pais. Danny, tu vens comigo.
Eğer bir sonraki jete binersek onu geçebiliriz.
Sabes dos agentes que assaltaram o meu jacto?
Jete baskın yapıldı, biliyor musun?
Estava tão empolgado por ir a Cuba e voar no jacto.
- Sağ ol Abby. - Küba'ya gideceğin ve jete bineceğin için çok heyecanlıydın.
Às 17 : 00 horas, o Ivan Curtis entrou num avião privado.
Saat 17 : 00'de Ivan Curtis özel bir jete bindi.
Isto vai levar-nos ao jacto.
Bu bizi jete götürecek.
Preciso dum jacto esta noite, de Miami para Nova Iorque.
Merhaba. Miami'den New York'a gidecek bir jete ihtiyacım var.
O Roca está a sair. Chefe, o jacto que foi reservado reabasteceu e já está à disposição.
Patron, özel jete yakıt kondu, hazır bekliyor.
É aquele que prefere o avião ao comboio, o vodka ao uísque e gosta de saber as notícias pelo rádio e não pelo jornal.
Tren yerine jete biner. Viski yerine votka içer haberleri gazete yerine radyodan öğrenir.
Precisamos que alguèm desvie alguns Fl6 ou algo do gènero para aí, ajudem-nos por favor. "
bize yardım etmesi için birkaç F-16 ya da benzeri jete ihtiyacımız var. "
Tudo, desde um grande até um jatinho, certo?
Hepsini, minik bir Cesna'dan en büyük jete kadar, tamam mı?
Felizmente o pai não precisava do G5.
Şansıma babamın özel jete ihtiyacı yoktu.
Minha jovem, quando fretei este jacto, foi-me prometida uma viagem discreta.
Bayan, bu jete bindiğinde gizli bir yolculuk olacağı konusunda anlaşmıştım.
Eu tenho uma política firme sobre dizer-que-sim-a-jactos, qual é o problema?
Katı bir "jete evet de" politikam vardır. Yani sorun ne?
Ele disse isso, mas... o Scott que eu conhecia teria sido o primeiro a chegar ao jacto.
Söyledi ama jete ilk binenin Scott olacağını düşünüyorum.
Ele disse isso, mas... o Scott que eu conheci seria o primeiro a estar no jacto.
Söyledi ama jete ilk binenin Scott olacağını düşünüyorum.
À esquerda em Saint Claude, à direita em Montmartre, atravessamos a ponte, apanhamos o avião e nunca mais veremos a Polícia de Nova Orleães, prometo.
Köprüyü geçip, jete bineceğiz. Bir daha da New Orleans Polisi'yle karşılaşmayacağız. Söz veriyorum.
Acho que já não preciso do meu jacto.
Sanırım jete ihtiyacım yok.
Preciso um avião emprestado.
Bir jete ihtiyacım var.
Não podemos revelar até estarem no jacto.
- Siz jete binene kadar açıklayamayız.
Agora que estamos no jacto, pode dizer-nos para onde vamos?
Jete de bindiğimize göre nereye gittiğimizi söyler misiniz?
É minha primeira vez num jato particular.
İlk kez özel jete biniyorum.
Mesmo que a metêssemos hoje num avião, nunca passaria a alfândega a tempo da gala.
Bugün jete versek bile galaya zamanında yetişmez.
Será que a mochila se transforma num jacto?
Sırt çantan bir jete mi dönüştü?
Directo para o aeroporto, papelada alfandegária, e um jato particular, tudo em nome do Alexander.
Doğrudan havaalanına, direk geçeceğiz, ardından özel bir jete bineceğiz, hepsi Alexander'ın adına.
Parece mais um jacto do que um vaivém espacial.
Uzay mekiğinden çok, kişiye özel bir jete benziyor.
Chegaram a viajar no avião?
Hey, siz jete mi bindiniz?
Adoro este jacto.
Jete bayıldım.
Jetés.
Şu adamın yaptığı hareketler. Onlara ne deniyordu? - Jete.
É aqui que nós nos reunimos.
Jer, jete yakıt ikmali yaptım ve şu anda Seattle'daki pistte duruyor.
Tens de estar solto... relaxado, com os teus pés afastados e... 10 : 00, 2 : 00... um quarto para as três, tour jete... twist, por cima, pas de deux.
Gevşek durmalısın. Gevşe. Ayakların ayrık dursun.
- Levo-te ao jacto.
- Seni jete götüreceğim.
Contacte o jacto.
Jete haber verin.
Estou a recuperar do grand jeté que fizeste aí.
Az önceki bale hareketinin şokundan kurtulacağım.
Glissade, jeté, glissade, jeté, tombé, coupé, pas de bourrée, brisé.
Glissade, jeté, glissade, jeté, tombé, coupé, pas de bourrée, brisé.
Glissade, jeté...
Glissade, jeté...
Viram meu "Grand jeté"?
Yaptığım Grand Jeté'yi gördünüz mü?
- Mais ou menos.
Jete asla yaklaştırmayacaklarını biliyorsun.
Esqueceste-te de alguma coisa?
Jete yakıt ikmali yaptır, gidelim.