Translate.vc / Portuguese → Turkish / Jocelyn
Jocelyn translate Turkish
288 parallel translation
- Jordan. Miss Jocelyn Jordan.
Bayan Jocelyn Jordan.
Gostaria bastante de lhe pedir autorização para me casar com a Jocelyn.
Jocelyn'le evlenmek için izninizi istiyorum efendim.
Tenho pensado bastante no problema e ocorreu-me que aquela filha do Tom Jordan, a Jocelyn...
Bu konuya yeterince kafa yordum ve Tom Jordan'ın kızı Jocelyn uygun göründü.
Aquela jovem amorosa que conhecemos antes de te alistares, a Jocelyn Jordan, filha do Senador Jordan?
Askere gitmeden önce tanıştığın sevimli kızı hatırlıyor musun, Jocelyn Jordan, Senatör Jordan'ın kızı?
- Eu posso tentar. Quase arrancaste o olho da Jocelyn a última vez que a escarafunchaste. Não!
- Deneyebilirim.
Jocelyn...
Jocelyn...
- Jocelyn Landis da Doubleday.
- Doubleday'den Jocelyn Landis. - Evet.
- A dar no duro como sempre, Jocelyn?
- Her zamanki gibi çok çalışıyorsun, Jocelyn.
Eu nunca caí do cavalo, Jocelyn.
Şahsen ben, Jocelyn, hiç düşürülmedim.
Ela também mandou dizer que o nome dela é Jocelyn.
Ayrıca size adını söylememi istedi. Jocelyn.
Oh, Jocelyn...
Ah, Jocelyn.
Jocelyn, estais...
Jocelyn, siz ise...
Primeiro, a Jocelyn, agora, o Adhemar.
Önce Jocelyn, şimdi de Adhemar.
"Querida Jocelyn." Não.
"Sevgili Jocelyn." Yok.
"Minha querida Jocelyn."
"Canım Jocelyn."
Jocelyn, como poderei provar o meu amor por vós?
Jocelyn, sana aşkımı nasıl kanıtlayabilirim?
A Jocelyn mandou-me perder para provar o meu amor.
Jocelyn, aşkını kanıtlamak için kaybet dedi.
E, por isso, rezarei o meu terço á Jocelyn e a mais ninguém.
Bu yüzden de, Jocelyn'den başkasına dua etmiyorum.
Jocelyn.
Jocelyn.
Mas Jocelyn, eu sou vosso.
Ama Jocelyn, ben seninim.
Jocelyn...
- Jocelyn.
Jocelyn, não posso fugir.
Jocelyn, kaçamam.
Jocelyn, falas do que não sabes.
Jocelyn, bilmediğin şeylerden bahsediyorsun!
- Eu. Jocelyn Davis, V.P. Da Publicidade.
- Jocelyn Davis, Halkla İlişkiler müdür yardımcısı.
- Jocelyn achou que precisarias de uma amiga enquanto fosses lançada aos tubarões.
Köpek balıklarına yem olmaman için yardım etmeye geldim.
Hà 21 anos que trabalho aqui, Jocelyn.
21 yıldır buradayım Jocelyn.
1121 01 : 37 : 13,834 - - 01 : 37 : 17,462 Dr. Staunton, pode revelar às antigas alunas os números que tem aí?
- Parlamalarını unutma Jocelyn.
Jocelyn...
Elbette.
Gosto em vê-la novamente.
Jocelyn, seni tekrar görmek güzel.
Nunca deixei de me perguntar como é que as coisas teriam sido entre nós... se a minha mãe não tivesse...
Jocelyn, annem karışmasaydı, aramızdaki şeyin ne boyuta varacağını merak etmekten hiçbir zaman - kendimi alıkoyamadım. - Raymond.
Deus sabe o que ela disse à Jocelyn para a fazer ir-se embora.
Jocelyn'i uzaklaştırmak için Tanrı bilir ne dedi.
Segundo a polícia, a filha, Jocelyn, de 35 anos, deve ter tentado socorrer o pai quando sucumbiu também ela às gélidas águas.
Polis, 35 yaşındaki kızı Jocelyn'in Jordan'ı kurtarmaya çalışırken buz gibi suya teslim olmuş olabileceğini söyledi.
A Jocelyn morreu.
Jocelyn öldü.
Jocelyn e Neil Finnegan.
Jocelyn ve Neil Finnegan.
O dia em que casei com a Jocelyn.
Jocelyn ile evlendiğim gün.
A minha mãe era Jocelyn Richelieu.
Annem Jocelyn Richelieu'ydu.
Estava lá sozinho, basicamente a passar o Verão ociosamente... quando a Jocelyn...
Orada tek başıma kalıyordum.
Quando a tua mãe apareceu.
Jocelyn, annen geldiğinde aylaklık yapıyordum.
Não podias parar com a Jocelyn, pois não?
Jocelyn'de duramadın, değil mi? !
Não persegui a Jocelyn, não me recordo de a convidar para o Cabo.
Jocelyn'in peşine düşmedim, Cabo'ya onu çağırdığımı da hatırlamıyorum.
Isto não é por causa da Sarah. E não é por causa da Jocelyn, pois não?
Bunun Sarah'la ve Jocelyn'le ilgisi yok değil mi?
Foi colega de liceu da Jocelyn.
Jocelyn'in okuldan bir arkadaşıydı.
Lembra à Jocelyn que tenho de ver algumas das bolsas que o Marc está a fazer do pónei.
Jocelyn'e hatırlat, Marc'ın yardımcı kitaplarını içine koyacağı okul çantalarından birkaç örnek göndersin.
Então, recebi um telefonema esta manhã de uma mulher chamada Jocelyn Kleinhoffer.
Bu sabah Jocelyn Kleinhoffer adlı bir kadın aradı.
- Pobre Jocelyn.
- Zavallı Jocelyn.
Comemoramos uma vida muito especial ao sepultarmos o estimado companheiro da Jocelyn, o Pridey Sahara Morgan.
Jocelyn'in sevgili yoldaşını, son yolculuğuna uğurlarken çok özel bir yaşamı anıyoruz.
Achas que, se a Jocelyn fosse casada e tivesse filhos, daria ao cão um funeral pomposo?
Sence eğer Jocelyn, evli ve çocuklu olsaydı köpeğine böyle bir cenaze töreni yapar mıydı?
Consegues essas coisas da mãe. A Jocelyn consegue-as dos cães dela.
Sen bu ihtiyaçlarını annemden, Jocelyn de köpeklerinden karşılıyor.
A Jocelyn não pode ficar em casa a cismar.
Jocelyn'in evde oturup, yas tutmasına izin veremeyiz.
Estava a pensar em algo que a Allegra disse em casa da Jocelyn no outro dia.
Sadece geçen gün Allegra'nın Jocelyn'lerde söylediği bir şeyi düşünüyordum.
Como está a Jocelyn?
Jocelyn nasıl?